Aboulhak Abina’nın Gazze’de Direniş ve Sanatla Sokağa Çıkışı
Aboulhak Abina’nın Gazze’de direniş ve sanatla sokaklara çıkışını anlatan etkileyici ve bilgilendirici içerik. Direnişin ve sanatın gücüyle ilgili detaylar burada.
Gazze’de soykırım durmalı: Aboulhak Abina’nın sanata yansıyan direnişi
Filistinli sanatçı ve ressam Aboulhak Abina, 5 Temmuz’da Paris’te gerçekleştirilen ve “Gazze’de soykırım durmalı” temasıyla düzenlenen gösteriye katıldı. Bu etkinlikte, sanatını bir direniş ve farkındalık aracı olarak kullanarak, İsrail’in Gazze’ye yönelik devam eden saldırılarına dikkat çekti. Gösteri sırasında elinde iki önemli tabloyla yer aldı; bu eserlerde, 29 Ocak 2024’te İsrail ordusunun saldırıları sonucu hayatını kaybeden küçük Filistinli Hind Rajab’ın yüzü resmediliyordu.
Abina’nın yaklaşık 65 saatlik bir yoğun çalışma sonucu hazırladığı bu iki tablo, yalnızca birer resim değil; yaşamını kaybeden çocukların insani ve duygusal hikâyelerini anlatan güçlü anlatımlar. Sanatçı, bu eserlerle “Yalnızca istatistik değil, yüzler ve hikâyeler var” diyerek, Gazze’deki çocukların hatırlanması ve unutulmaması gerektiğine vurgu yapıyor. O, 13 yaşından beri Filistin halkının mücadelesine sanatıyla destek veriyor ve bu mücadelede önemli bir ses oluyor.
Medyanın çarpık anlatısına karşı sanatın direnişi
Abina, medyanın İsrail’i “modern ve medeni”, Filistinliyi ise “barbar” olarak gösterdiği çarpık anlatıya karşı duruyor. Bu duruşunu, fırçasını kullanarak ve sanatıyla haykırarak gösteriyor. “Filistin vardır. Ve onları ister istemez var olmaya devam edecekler” diyerek, sanatın hem bir tanıklık hem de bir direniş biçimi olduğunu vurguluyor.
Açık bir soykırım olarak Gazze saldırıları
Abina, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve birçok Batılı lider ile medya kuruluşlarının Gazze’deki yıkımın sorumluluğunu üstlendiğine dikkat çekiyor. “Orada bir halk yok ediliyor. Bu, açık bir soykırım. En acısı ise, bu suçun pek çok devletin bilgisi ve sessizliğiyle işleniyor olması” ifadeleriyle, uluslararası sessizliğe ve sorumsuzluğa isyan ediyor.
Sanatla yaşanan kayıpların ve acıların portreleri
Sanatçı, farklı disiplinlerdeki meslektaşlarıyla birlikte, Gazze’de yaşanan trajedileri anlatmak üzere bir sergi hazırlıyor. Bu sergide, saldırılarda hayatını kaybeden kadın ve erkeklerin portreleri yer alacak. Amaç, yok edilen yaşamların ardında kalan izleri ve hikâyeleri gelecek nesillere aktarmak. Hind Rajab’ın portresini çizerken, yaşadığı duygusal sarsıntıyı da anlatıyor ve “Soykırımcı katiller bu masum çocuğu göz göre göre katletti” diyerek, onun ismini ve yüzünü her zaman hatırlanmasını istiyor.
Filistin ile Yahudi soykırımı arasındaki fark
Abina, Avrupa’nın Yahudi Soykırımı’na yüklediği tarihi yükün, Filistin halkına yansıtılmaması gerektiğini belirtiyor. “Filistinlilerin, Avrupa’da yaşanmış bu acılarla hiçbir ilgisi yok. Bu yükü onların omuzlarına yüklemek adil değil” diyerek, adaletsizliğe dikkat çekiyor. Sanat, sinema ve edebiyat gibi yaratıcı alanların, Gazze’de yaşananları dünyaya anlatmak için kullanılmasını gerektiğini vurguluyor. “Bu soykırıma sessiz kalamayız. Sanat, vicdanın haykırışıdır”.
Umut ve direnişin simgeleri
Abina’nın tablolarında sadece acı değil, aynı zamanda umut da bulunuyor. Bir eserinde, Gazze’deki bir doktor, bir gazeteci ve çocuğunu taşıyan bir annenin portresi yer alıyor. Bu resimde, Hanzala karakteri, “geri dönüş anahtarı”, barışın simgesi olan zeytin dalı ve yitirilen çocukluk hayallerini temsil eden bir okul defteri gibi detaylar dikkat çekiyor. Bu öğeler, direniş ve yeniden doğuş arzusunu simgeliyor.