İstanbul’daki Yenidoğan Çetesi Davası: Hastane Müdürü İlk Kez İfade Verdi
İstanbul’daki yenidoğan çetesi davasında hastane müdürü ilk kez ifade verdi. Olayın detayları, mahkeme süreci ve müdürün açıklamalarıyla ilgili son gelişmeleri keşfedin.
İstanbul’daki Yenidoğan Çetesi Davası Devam Ediyor
İstanbul’da, bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmalkar davranışları nedeniyle bebeklerin ölmesine neden olan Yenidoğan Çetesi davasının duruşması 9. günde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda gerçekleştirilen duruşmaya, organize suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen Fırat Sarı’nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı.
Hastane Müdürü İlk Kez İfade Verdi
Duruşmada, Özel Şafak Hastanesi müdürü Mustafa Kazan ilk kez dinlendi. Savunmasında “Örgüte bilerek yardım etmek ve kamu kurumlarını dolandırmak suçlarından yargılanıyorum” diyen Kazan, “Böyle bir örgütün varlığını kabul etmiyorum, sadece gözaltına alındığımda bu durumdan haberdar oldum. Kimseyle telefon görüşmem yoktur, telefonlarım dahi yok. Bahsi geçen örgütle ne para alışverişim ne de para verişim olmuştur. Buradaki isimlerle bir araya hiç gelmedim. Ne para aldım ne de para verdim. Sadece iki kez Gıyasettin Mert Özdemir ile konuştum” ifadelerini kullandı.
Hastane Yönetimi Tarafından Gelen Talep
Kazan, savunmasına devam ederken, 10 bin liraya bebek sevk etmesini hastane yönetiminin talep ettiğini belirtti. “En son Bağcılar Şafak Hastanesi’nde çalıştım, kendi isteğimle ayrıldım. Kimya bölümü mezunuyum. 10 bin lira karşılığında Mert Özdemir’e bebek sevki istememi hastane yönetimi talep etti. Çapraz sorgu sırasında Mahkeme başkanının ‘Tapelerde, ‘Bebek başı ücretler, bebek başı bin lira. 30 bebek getirdin 30 bin’ diyorsun’ şeklindeki cümleleri üzerine Kazan, “Hastane yönetiminin Özdemir için dediğini aktardım. Mert de bunu kabul etmedi zaten. Şafak Hastanesi’nde işe girdikten sonra Başhekim olarak Semiha Yavuz göreve başladı. Maaşımı sabit hastaneden alıyordum” dedi.
Doktorlara Olan Güveni
Savcının “Bu bebek ölürse sorumluluğun olur diye düşünmedin mi?” sorusuna Kazan, “Benim de bir çocuğum var. Doktorlara güvendim, içim rahattı” şeklinde yanıt verdi.
Yanlış Anlaşılmalar ve Savunmalar
Mahkemede savunma yapan bir diğer sanık, tutuksuz sanık Renginar Molla, tapelerde Türkçesinin kötü olduğu için yanlış anlaşıldığını ifade etti. Mahkeme Başkanı’nın “Neden yenidoğan yoğun bakımını doldurma peşindesiniz ve sürekli hasta alıyorsunuz?” sorusuna yanıt veren Molla, “Konuşmalarda yanlış anlaşılma var, Türkçem iyi olmadığı için bazı durumlar yanlış anlaşılmış olabilir” dedi. Mahkeme başkanı, “Hepimiz Türkçe biliyoruz, konuşuyoruz. Senin Türkçen zayıf olabilir ama anlamadığın şeylere neden onay verdin? Neden Hasan Basri’ye, ‘Sen asistansın, neden doktorun yapması gereken şeyleri yapıyorsun?’ demedin?” diye sordu. Cevap veren sanık Molla ise, “Ben elimden geleni yaptım. Yıllardır çalışıyorum, hiçbir şekilde bu şekilde çalışmadım. Ben kafamı kaldırıp kimlerle çalıştım hiç bakmamışım etrafa” şeklinde ifade etti.
İddianame Detayları
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı’nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı belirtiliyor. İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devraldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini devre dışı bırakmak ve doluluğunu sağlamak olduğu kaydediliyor. Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı ifade ediliyor. Bu şekilde SGK’den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.
Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine, şüphelilerin seçtiği ve örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı bildirilen iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor. Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu vurgulanıyor.