DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Fusion Projesi: Yeni Doğan Beyin Görüntülemede Üstün Taşınabilirlik ve Optik-Ultrason Entegrasyonu

Fusion Projesi: Yeni doğan beyin görüntülemede taşınabilirlik ve Optik-Ultrason entegrasyonu ile üst düzey çözünürlük ve kolay kullanılabilirlik

07.11.2025
A+
A-

İngiltere’nin Cambridge kentindeki Rosie Doğum Hastanesi’nde görüntüleme odasında, üç haftalık Theo sessizce derin uykuda. Henüz farkında değildir; bu bebek, hayatları değiştirebilecek bir teknolojinin test sürecinde yer almakta.

Dr. Flora Faure, Theo’nun başına dikkatle yerleştirdiği küçük siyah başlığı gösteriyor. Başlık, yüzücüler için bone ya da rugby oyuncularının koruyucu ekipmanı gibi görünüyor ve üzerinde altıgen çıkıntılar bulunuyor. Bu çıkıntıların içinde, Theo’nun beyin faaliyetlerini izleyen bir teknoloji saklı.

Fusion Projesi: Yeni Doğan Beyin Görüntülemede Üstün Taşınabilirlik ve Optik-Ultrason Entegrasyonu

“Yeni Doğanlarda Fonksiyonel Ultrason ile Optik Görüntülemenin Entegrasyonu” adlı Fusion çalışması kapsamında Faure, bu yaklaşımın ışık ve ultrasonu ilk kez bu biçimde bir araya getirdiğini belirtiyor. Böylece beynin daha kapsamlı bir görüntüsünü elde etmek mümkün oluyor.

Beyin gelişimi, doğum öncesi ve sonrası haftalarda sürekli değişim gösterir. Doğumdan kaynaklanan beyin hasarı, yaşam boyu süren engellilikler için ana nedenlerden biri olarak görülüyor. İngiltere Genel Sağlık Hizmeti (NHS) çatısı altında, doğum sırasında ortaya çıkan beyin hasarlarını engellemeyi hedefleyen bir program uygulanıyor. Bu hasar, beynin vücuttaki iletişimini bozduğu için epilepsi veya serebral palsi gibi durumlara yol açabilir; erken doğan bebeklerde risk daha yüksektir. Oksijen yetersizliği, beyin kanaması, enfeksiyon veya doğum travması gibi pek çok nedenden dolayı ortaya çıkabilir.

İngiltere’de her bin bebekten yaklaşık beşi beyin hasarı ile doğuyor. Ancak mevcut izleme yöntemleri, bebeğin ilerleyen yaşlarda ne ölçüde ve nasıl etkileneceğini öngörmede sınırlı kalıyor. Dünya genelinde Hipoksik-iskemik ensefalopati (HIE), doğum sırasında beyine yeterli oksijen ve/veya kan akışının sağlanamaması sebebiyle ölüm ve engellilik riskinin önde gelen nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. Her yıl yaklaşık 3 milyon bebek bu durumdan etkileniyor.

Hope for HIE adlı aile destek ağına göre doğum sırasında meydana gelen beyin hasarı, küresel yeni doğan ölümlerinin yaklaşık %23’ünü oluşturuyor. Yüksek gelirli ülkelerde bu oran, bin canlı doğumda 1 ila 3 vaka arasında değişirken, düşük ve orta gelirli ülkelerde 4 ila 30 arasında değişiyor. Sahra Altı Afrika’da bazı bölgeler, en yüksek oranların görüldüğü yerler arasında ve bu durum zengin ülkelere kıyasla on kat fazladır.

Faure, başlığın çalışma prensibini şu sözlerle anlatıyor: “Işık sensörleri, beynin yüzeyindeki oksijen değişimlerini izliyor; bu yönteme yüksek yoğunluklu yaygın optik tomografi denir. Fonksiyonel ultrason ise beynin derinlerindeki küçük damarları görüntüler.” Cihazın taşınabilir olması, bebeklerin kendi beşiklerinde, düzenli aralıklarla izlenebilmesini mümkün kılıyor.

Danışman beyin cerrahı Dr. Alexis Joannides, bu cihazın MRI veya kraniyal ultrason taramalarıyla karşılaştırıldığında çeşitli avantajlar sunduğunu düşünüyor. Joannides, MRI’nin yüksek maliyet ve uzun tarama süreleri nedeniyle sınırlı kalabildiğini belirterek, “İlk haftalarda beyin her gün değişiyor; bu yüzden düzenli testler yapmak büyük değer taşır” diye ekliyor. Ayrıca, MRI ve CUS taramaları beyin yapısı ile fonksiyon arasındaki karmaşık ilişki nedeniyle hasarın niteliğini öngörmede sınırlı kalabiliyor. Imperial College London’ın 2018’de yürüttüğü bir çalışma ise ek 15 dakikalık taramayla doğruluğun artırılabileceğini göstermişti.

Bu çalışmanın amacı, bebekler üzerinde düzenli taramalarla erken farkındalık ve hızlı tedavi olanakları sunmak. Serebral palsili çocuklara destek veren Action Cerebral Palsy derneği, bu tür teknolojilerin dönüştürücü olabileceğini ancak topluluk terapistlerinin kapasitesinin de güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Kurumun kurucusu Amanda Richardson, “Bu tür yenilikler fark yaratabilir; fakat yardım alma süreçlerinde mevcut uzun bekleme süreleri de büyük bir engel” diyor.

Cambridge Üniversitesi Hastaneleri’ne bağlı Evelyn Perinatal Görüntüleme Merkezi’nin direktörü ve yenidoğan uzmanı Prof. Topun Austin, Fusion araştırmasının iki uçtaki döneme; bebeklik ve yaşlılık dönemlerine odaklandığını ifade ediyor. Austin’e göre, yeni doğan bebeklerde beyin aktivitesini beşik başında değerlendirmek amacıyla geliştirilmekte olan bu sistemin kanıtlanması hedefleniyor. “Geçtiğimiz 12 ayda hem sağlıklı hem de prematüre bebeklerle testler yaptık. Şimdi, beyin hasarı riski yüksek bebeklere odaklanacağız.” diye konuşuyor. Bu yaklaşım, beyin aktivite örüntülerinin erken fark edilmesi ve hasara karşı müdahalenin hız kazanması açısından değerli.

Theo, deneye katılan sağlıklı ve zamanında doğan bebeklerden biri olarak anılıyor. Annesi Stani Georgieva, bu çalışmaya katkı sağlamanın değerli olduğunu düşünüyor: “Biz de bilim insanıyız. Theo büyüdüğünde, bu alanda geliştirilecek yeniliklerden faydalanacak. Onun bu sürecin bir parçası olmasını istedik.”

Cambridge merkezli NIHR Beyin Hasarı Sağlık Teknolojileri Araştırma Merkezi, bu çalışmanın eş başlatıcısı olan Dr. Joannides’in önderliğinde projekti destekliyor. Merkez, beyin hasarı açısından yaşam kalitesini artıracak yeni teknolojiler geliştirmek için fon sağladı ve başarı halinde NHS genelinde yaygınlaştırılmasına destek verecek. Joannides, “Önümüzde hâlâ engeller var, ancak üç ila beş yıl içinde daha geniş çapta değerlendirilebilecek bir ürüne sahip olmayı umut ediyoruz. Maliyet uygun olursa, bu cihaz yalnızca mevcut sorunları izlemekle kalmayıp, risk altındaki diğer bebekleri de belirlemeye yardımcı olacak bir tarama aracı haline gelebilir.”

Kaynak: Haberler.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.