Ege Denizi’ndeki Depremler Tsunami Tehditi Oluşturuyor
Ege Denizi’ndeki depremler tsunami riskini artırıyor. Detaylar ve güvenlik önlemleri için haberimizi inceleyin.
Gelecekteki Deprem Riski ve Ege Denizi’nde Son Durum
Deprem uzmanı ve yer bilimleri alanında çalışan Maden Teknolojisi ve Yer Bilimleri Uzmanı Serkan İçelli, Maraş’taki büyük depremin gerçekleşmesinden yaklaşık 10 gün önce yaptığı uyarılarla dikkatleri üzerine çekmişti. Kendisi, özellikle Ege denizinde yaşanan yoğun sismik aktivitelerin, bölgedeki olası afetleri önceden işaret ettiğine inanıyor. Bu nedenle, Ege kıyılarında yaşanabilecek olası depremler ve oluşabilecek tsunamilerin, bölge halkı ve yetkililer tarafından ciddi şekilde dikkate alınması gerektiği konusunda çağrı yapıyor.
28 Ocak itibarıyla Ege Denizi’nde 2000’den fazla sismik hareketlilik kaydedildi. Bu hareketlilik, bölgedeki sismik aktivitenin yüksek seviyede olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, bu durumun yeni ve büyük bir depremin habercisi olabileceği endişesini taşıyor. Serkan İçelli, yaptığı değerlendirmede, özellikle kıyıya yakın bölgelerde meydana gelebilecek depremlerin özellikle tsunami olasılığı nedeniyle yıkıcı sonuçlara yol açabileceğine dikkat çekti.
İçelli, “7.5 büyüklüğündeki depremler burada sürpriz olmayacaktır. Bu depremler, ülkemizde pek çok açıdan ciddi hasarlara yol açabilir, özellikle tsunami şeklinde Muğla kıyılarını vurabilir. Tsunami dalgalarının yüksekliği 1 ila 3 metre arasında olabilir ve vuruş gücüyle 4 veya 5 metreye kadar ulaşabilir. Ayrıca, bu dalgalar sahil şehirlerini 1 veya 2 kilometre içeriye kadar taşıyabilir” ifadelerini kullandı.
Sismik Aktivite ve Geçmişteki Olaylar
Depremleri detaylı şekilde değerlendiren Serkan İçelli, bölgedeki sismik aktivitenin uzun zamandır sürdüğüne vurgu yapıyor. “Ege Denizi’nde 2011 yılında benzer sismik silsileleri yaşamıştık. Bu süreçler, herhangi bir volkanik patlama olmadan sona ermişti. Ayrıca, 1956 yılında Amorgos ve Santorini Adası’nda 7.2 ve 7.8 büyüklüğünde iki büyük deprem meydana geldi. Bu bölge, tarih boyunca birçok önemli depreme ve volkanik patlamaya sahne olmuştur” diyerek bölgenin ne kadar sismik ve volkanik açıdan aktif olduğunu belirtiyor.
Bölgedeki fay hatlarının uzunluğu ve hareketleri hakkında da bilgi veren İçelli, “Amorgos ve Santorini Adası’nı kuzey ve güneyden kesen iki ana fay hattı bulunuyor. Bunlardan biri yaklaşık 50 km, diğeri ise 80 km uzunluğunda. Bu fay hatları, Santorini’ye doğru devam ediyor ve zaman zaman bölgedeki yerleşim alanlarında kaldera yer şekillerinde değişikliklere neden oluyor. Bu kırıklar üzerinde gerçekleşen depremler, yerleşimlerin zamanla şekillenmesine ve yeni sismik dalgaların oluşmasına yol açabiliyor. Bu bölge, tarih boyunca yoğun sismik aktiviteye sahip olmuş ve bu durum devam ediyor” açıklamasında bulundu.
Depremler ve Tsunami Tehlikesi
İçelli, bölgedeki sismik hareketlerin tsunami olasılığını artırdığına dikkat çekerek, “Ege Denizi’nde yaşanan bu sismik hareketler, deniz tabanında lav akıntılarına neden olabilir. Bu durum, volkanik patlamadan farklı olmakla birlikte, deniz tabanında lav akıntılarının oluşmasına zemin hazırlayabilir. Uydular ve çeşitli sensörler aracılığıyla deniz suyunun sıcaklığı ve hareketleri takip ediliyor. Özellikle 7.5 büyüklüğündeki depremler, Muğla ve çevresinde ciddi hasar ve yıkıma neden olabilir” dedi.
Depremler ne kadar kıyıya yakın olursa, olası hasarın o kadar büyük olabileceğini vurgulayan İçelli, “Şu anda en yakın bölgemiz Muğla kıyılarından yaklaşık 160 km, İzmir ise yaklaşık 220 km uzaklıkta. Bu mesafelerde gerçekleşen depremler, büyük yıkıma yol açmayabilir; ancak tsunami olasılığı ve kıyılarda oluşabilecek hasar göz ardı edilmemeli” şeklinde ekledi.
Öneriler ve Uyarılar
Son olarak, bölgedeki vatandaşların ve yetkililerin alabilecekleri önlemler konusunda da bilgi veren İçelli, “Kıyı bölgelerinde yaşayanlar, deprem ve tsunami risklerine karşı dikkatli olmalı ve resmi uyarıları yakından takip etmelidir. Denizde oluşabilecek lav akıntılarına karşı uyarı sensörleri ve uydu takibi önemli rol oynuyor. Deprem silsileleri ve sismik hareketler, deniz altında lav ve gaz çıkışlarına neden olabilir. Bu nedenle, deprem ve tsunami riskine karşı her zaman hazırlıklı olmak büyük önem taşıyor” diyerek sözlerini tamamladı.