Deprem Felaketinde Ailelerini Kaybeden Süreyya Yıldız’ın Hikayesi
Deprem felaketinde ailesini kaybeden Süreyya Yıldız’ın yaşam mücadelesi ve umut dolu hikayesi. Güç ve dayanıklılık örneği bu ilham verici anlatımı keşfedin.
Depremin Yıkıcı İzleri ve Ailesinin Acısı
6 Şubat tarihinde gerçekleşen büyük depremin ardından Osmaniye’de yaşanan trajedinin en acı detaylarından biri, Süreyya Yıldız ve ailesinin yaşadığı kayıplar oldu. Enkazdan 32 saat sonra sağ çıkarılan Süreyya Yıldız, enkaz altında iki kolunu ve en çok sevdiği üç evladını kaybetti. Bu büyük yıkım, onun ve ailesinin hayatını derinden sarstı.
Yıkılan Binanın Enkazından Kurtarılma Anları
Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde bulunan 4 katlı aile apartmanının yıkılmasıyla, 11 kişi hayatını kaybetmiş, 2 kişi ise ağır yaralanmıştı. Süreyya Yıldız ve eşi Nihat Yıldız, enkaz altında kalan diğer aile fertleriyle birlikte büyük bir dram yaşadı. Süreyya Yıldız, enkazda 10 saat boyunca mahsur kaldıktan sonra kurtarılırken, 32 saat sonra eşi Nihat Yıldız da sağ salim çıkarıldı.
Kaybedilen Sevdiklerin Anısı ve Derin Acılar
Süreyya Yıldız, kayıplarını anlatırken, “Biz onlara bu dünyada cennet vaat edemedik ama onlar bize cennet kapılarını açacaklar” diyerek duygularını dile getirdi. Enkazda, üç çocuğu Bilge Kağan (24), Meryem Alanur (17) ve Münire Seranur Yıldız’ı kaybetti. Her biri hayatın anlamını yitirmiş gibi, acı ve özlemle anılıyor.
Depremin Anı ve O Anki Duygular
Deprem anında yaşananları anlatan anne Süreyya Yıldız, “Deprem sabahı büyük bir sarsıntıyla uyandık. O an odada bulunan küçük kızım ve büyük kızımın yanına koştum. Küçük kızımı almaya çalışırken, büyük kızım bana sarılıp ‘Bitti’ dedi. O sırada oğlum da yanımıza geldi ve üzerimize kapandı, bizi korumaya çalıştı” diye anlattı. Enkazın yıkılmasıyla birlikte yaşadıkları dehşet ve korku tarif edilemez.
Hayatın Anlamı ve Sonsuz Sevgi
Süreyya Yıldız, “Oğlum doğum günümde sürpriz yapmak için geldi, ama maalesef depreme yakalandık. 32 saat boyunca enkazda kaldım ve o sürede yaşadıklarım, insana güç ve dayanma gücü veriyor” dedi. Ayrıca, “Oğlum İstanbul’da Mekatronik Mühendisliği okuyordu, kendi alanında oldukça zeki ve çalışkan bir öğrenciydi. Kızlarım ise 17 yaşında ve maalesef down sendromu olan küçük kızım Sarenur, cennet meleklerimizden biri. Onlar bizim için sadece yaşam değil, aynı zamanda cennet kapılarını açan melekler” şeklinde duygularını paylaştı.
Son Olarak
Anne ve baba için evlatlarını kaybetmek, dünyanın en büyük acısıdır. Süreyya ve Nihat Yıldız, bu acıya rağmen ayakta durmayı, çocuklarının hayallerini ve anılarını yaşatmayı sürdürüyor. Bu hikaye, sevginin ve umudun en büyük gücü olduğunu bir kez daha gösteriyor.