DOLAR 32,5004
EURO 34,6901
ALTIN 2.496,45
BIST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 20°C
Pts 22°C
Sal 24°C
Çar 22°C

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay: Türkiye ekonomisi güçlü makro temellere sahip

07.12.2020
A+
A-
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) tarafından düzenlenen “Uluslararası Yatırım Zirvesi”ne video mesaj göndererek Türk ekonomisini yatırımcılar açısından değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, “Türkiye ekonomisi güçlü makro temellere sahiptir ve salgın bu sağlam zemini değiştiremez. Kapanma sürecini takiben, doğru tasarlanmış ve hedeflenmiş tedbirler sayesinde ekonomimiz toparlandı.” açıklamasında bulundu. Oktay, koronavirüs salgınının hızla yayıldığına dikkati çekerek, “Küresel ekonomiye ağır hasarlar veriyor. Bu dönemde çok fazla insanımız yaşamını yitirdi. Sağlık sistemlerinin zorlandığına tanık olduk. Ticarette ve doğrudan yabancı yatırımlarda keskin bir düşüş yaşandığını gördük. İnsanlar işlerini kaybederken şirketler kepenk indirmek durumunda kaldı. Maalesef henüz tünelin sonunu görmüş değiliz.” dedi. Salgının ekonomi ve sağlık sistemi üzerindeki etkilerini azaltmak için Türkiye’nin yaptıklarına değinen Oktay, Türkiye’nin salgınla baş etme bakımından güçlü bir konumda olduğunu vurguladı. Oktay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde son 18 yılda dayanıklı, dikkatle tasarlanmış ve iyi işleyen bir sosyal ve fiziksel altyapı inşa ettiklerini belirterek, ekonomi cephesinde Türkiye ekonomisinin geçmiş dönemlerde ortalamanın üzerinde büyüme, artan cari açık ve enflasyon şeklinde ortaya çıkan bir takım iç ve dış dengesizlikler gösterdiğini dile getiren Oktay, şunları kaydetti: “Ancak son yıllarda ekonomimizin kırılganlıklarını gidermek amacıyla önemli adımlar attık. Mali açıdan kayda değer bir hareket alanımız mevcuttu ancak daha da önemlisi, uygun politika araçlarını kullanma noktasında güçlü bir siyasi iradeye ve geniş bir politika çerçevesine sahiptik. Kovid-19 salgınının başlamasının ardından hanelere nakit yardımı sağladık, gelir vergisi ödemelerini erteledik, çalışanlara kısa çalışma ödeneği sağladık ve kamu bankaları aracılığıyla kredi sunduk.” Oktay, para politikası cephesinde Merkez Bankasının gerekli adımları atarak mali tedbirleri desteklediğini söyledi. Ekonomik faaliyetlerin güçlenmesiyle, bu mali önlemlere yönelik bir normalleşme süreci başlattıklarını belirten Oktay, söz konusu dönemde korumacı politikalar ve sermaye kontrollerinden kaçındıklarını, sürekli değişen tedarik zinciri trendlerini esas alarak, mümkün olan her noktada yeni fırsatları değerlendirdiklerini ifade etti. Oktay, ekonominin direncini artırmayı, mevcut istihdamı koruyup daha fazla istihdam fırsatı yaratmayı ve üretimi artırmayı hedeflediklerine dikkati çekerek, “Bu vakitli ve doğru hedeflenmiş önlemler sayesinde, Türkiye başarılı bir kriz yönetimi sergiledi ve en az etkilenen ülkelerden biri oldu.” şeklinde konuştu. Son dönemdeki makroekonomik gelişmeleri de paylaşan Oktay, “Türkiye ekonomisi güçlü makro temellere sahiptir ve salgın bu sağlam zemini değiştiremez. Kapanma sürecini takiben, doğru tasarlanmış ve hedeflenmiş tedbirler sayesinde ekonomimiz toparlandı.” dedi. Oktay, koronavirüsün bir dizi hedefli kapanma önlemini gerekli kıldığını, bu önlemlerin ikinci çeyrekte yüzde 10 civarında bir daralmaya yol açtığını ancak kapanma önlemlerinin hafifletilmesiyle gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) üçüncü çeyrekte yüzde 6,7 düzeyinde hızlı bir toparlanma sergilediğini belirterek, “Türkiye bu açıdan, tüm OECD ve G20 ülkelerinden, hatta Çin’den bile daha güçlü performans ortaya koydu.” ifadesini kullandı. Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), sanayi üretimi ve ihracat gibi öncü göstergelerin, toparlanmanın gelecek dönemde de süreceğine işaret ettiğini dile getiren Oktay, İmalat PMI verilerinin de son 4 aydır 50’nin üzerinde seyretmesinin sektördeki büyümeye işaret ettiğini söyledi. Oktay, Türkiye’nin sanayi üretiminin eylülde bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,1 artarak Avrupa’daki en yüksek üretim sıçramasını gerçekleştirdiğine dikkati çekerek, “2020 için düşük ama pozitif bir büyüme oranı öngörüyoruz. 2021 içinse büyümenin yüzde 5,5’in üzerine çıkmasını bekliyoruz. Elbette amacımız bu düzeyi de aşmaktır.” dedi. Kısmen enerji kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle cari açığın bulunduğunu kaydeden Oktay, bu zorluğun üstesinden gelmek için gerekli siyasi iradeye ve politika alanına sahip olduklarını ve şimdiye kadar bu konuda çok gayret sarf ettiklerini dile getirdi. Oktay, 2011 yılında ekonomik büyüme çift haneli rakamlarda iken 74 milyar dolar cari açık verdiklerini, 2018’de bu açığı üçte birin altına, 20 milyar 700 milyon dolara indirmeyi başardıklarını ve 2019’da ise cari açığın 8 milyar 600 milyon dolar olduğunu anlattı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, “Altın ve enerji kalemlerini dışarıda bırakırsak, 51 milyar dolar cari fazla verdik. Bunu başarmak için mali ve parasal tedbirlerin yanı sıra yapısal adımlar da attık.” dedi. Bu dönemde cari açığın finansman yapısının, portföy yatırımları ve kısa vadeli sermaye girişlerinden giderek doğrudan yabancı yatırım ve uzun vadeli sermaye girişlerine doğru dönüşüm sergilediğini belirten Oktay, “Daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekmek, son 18 yıldır Türkiye’nin ekonomi politikalarının ana unsurlarından biri olmuştur.” ifadesini kullandı. Oktay, Türkiye’nin değer teklifinin en önemli özelliğinin sürekli reform süreci olduğuna işaret ederek, Türkiye’nin yatırım ortamını iyileştirmek için önemli reformlar ve yasama faaliyetleri gerçekleştirdiğini vurguladı. Yatırımcıların ihtiyaçlarına yönelik teşvik programları oluşturulduğunu kaydeden Oktay, Türkiye’ye katma değeri yüksek yatırımlar çekmeyi ve ülkeyi küresel değer zincirine entegre etmeyi hedeflediklerini belirtti. Oktay, halihazırda yatırımcılara teknoloji yoğun yatırımlar, stratejik yatırımlar, öncelikli sektörler ve bölgesel yatırımlara dönük özel teşvik paketleri sağlandığının altını çizdi. Öte yandan stratejik sektörlerdeki mega projeler için proje bazlı bir teşvik programı başlattıklarını ifade eden Oktay, “Türkiye’nin reformları ve teşvikleri tek seferlik düzenlemeler değildir. Bunlar daha ziyade dinamik bir yapıya sahiptir. Daima değişen koşullar ve ihtiyaçlar doğrultusunda sürekli güncellenir. Türkiye Dünya Bankasının Küresel İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde 2006’dan 2020’ye kadar kademeli bir ilerleme kaydetti. 2006’da 84. sırada yer alırken, 2020’de 33. sıraya yükseldik.” dedi. Oktay, hayata geçirilen reform ve düzenlemelerin odak noktasının “özel sektörde yatırım yapmayı kolaylaştırmak” olduğuna dikkati çekerek, “Türkiye, sürdürülebilir, yenilikçi tasarıma ve üretim odaklı, ihracata dayalı büyüme stratejisini sürdürme konusunda kararlıdır.” ifadesini kullandı. Hükümetin, benimsediği “bırakınız yapsınlar” felsefesi çerçevesinde ekonomiyi asla engellemeden aktif olarak desteklemeyi esas aldığını kaydeden Oktay, aynı zamanda özel sektörün öncülük etmesine imkan tanıyarak ekonomik refahı da artırdıklarını belirtti. Oktay, yatırımcı dostu bir ortam oluşturmalarının, uluslararası yatırımcıların da dikkatinden kaçmadığını ifade ederek, “Söz konusu reformları ve teşvikleri takiben, 2003 yılından bu yana Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırım girişi 220 milyar doları aştı.” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Türkiye’nin küresel avantajları ve değer teklifinin “siyasi istikrar, yatırımcı dostu yasal çerçeve, fikri ve sınai hakların korunması, yüksek vasıflı iş gücü havuzu, geniş iç pazar, bölgedeki dış pazarlara yakınlık, ihracat kolaylığı altyapı yatırımları, rekabetçi maliyetler, güçlü ve çeşitlilik arz eden tedarik zinciri ve geniş Ar-Ge teşvikleri yelpazesi” içerdiğini söyledi. Oktay, stratejik konumu sayesinde Türkiye’nin 4 saatlik uçuş mesafesinde 1 milyar 700 milyon insana kolay erişim imkanı sağladığını belirterek, her biri 1 milyondan fazla nüfusa sahip 23’ten fazla kentin, Türkiye’nin canlı ve geniş iç pazarına güç verdiğini kaydetti. Türkiye’nin, yarısı 32,5 yaşın altında 83 milyon nüfusu bulunduğunu ve bu özellikle AB üyesi ülkeler arasında en geniş genç nüfusa sahip ülke olduğunu vurgulayan Oktay, “Yaklaşık 33 milyon kişilik toplam iş gücümüz ile Avrupa’nın 3. büyük iş gücüne sahibiz.” dedi. Oktay, Türkiye’nin yatırım mevzuatının yalın, uluslararası standartlarla uyum içinde olduğunu ve tüm yatırımcılara eşit bir yaklaşım sergilediğini belirterek, hükümetin Ar-Ge yatırımlarını genel bütçenin yüzde 2’si düzeyine taşıma hedefini benimsediğini kaydetti. Koronavirüsün ilk etkisinin küresel değer zincirlerinin kesintiye uğraması ve dünya genelinde ekonomik faaliyetlerin aniden duraksaması olduğunu dile getiren Oktay, şu değerlendirmelerde bulundu: “Çok uluslu şirketler gerek sıfırdan yatırımlar gerek birleşme ve satın alma projeleri olmak üzere yatırımlarını iptal etti veya erteledi. Bu durum şirketler ve yatırım teşvik ajansları için yeni fırsatlar yarattı. Çok uluslu şirketler, tedarik ağlarını çeşitlendirmek amacıyla coğrafi ve sektörel faaliyetlerini yeniden gözden geçiriyorlar. Bu da nihayetinde bazı yerlerden çıkmalarını ve bazı yerlerde büyümelerini beraberinde getirebilir. Türkiye, çeşitlilik arz eden güçlü bir imalat altyapısına sahiptir ve gerçekten de son yıllarda değer zincirinde yukarılara çıkmıştır. İmalata, özellikle katma değeri yüksek faaliyetlere, özelleşmiş teşvik ve politikalarla destek sunuyoruz.” Oktay, lojistik altyapının da Türkiye’nin küresel değer zincirlerine dahil olmasında kritik rol oynadığını belirterek, geçen 10 yılda ulaşım altyapısına önemli yatırımlar yaptıklarını, yurt içi ve uluslararası ulaşım bağlantıları kurduklarını hatırlattı. Tüm bu faktörlerin, tedarik zincirlerini çeşitlendirmeyi amaçlayan çok uluslu şirketler için Türkiye’yi ideal bir yer haline getirdiğini ifade eden Oktay, “Biz çeşitli faaliyetlerini yeniden konumlandırmayı planlayan yatırımcılara destek olmak için ilgili tüm paydaşlarla birlikte çalışıyoruz ve çalışmaya hazırız.” dedi.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.