COVID-19 Hastalarının Yoğun Bakıma İhtiyaç Duyup Duymayacağını Öngören Kan Testi Geliştirildi

Dünya genelinde 67 milyondan fazla insana bulaşan ve 1,5 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan COVID-19 için yeni bir test geliştirildi. Geliştirilen bu kan testi, COVID-19 hastasının yoğun bakıma ihtiyaç duyup duymayacağını öngörebiliyor.

Bu test, hastanelerde kullanılmaya başlanabilirse doktorların en çok ihtiyaç duyan hastaya odaklanabileceği ve hastaların hayatta kalma şansını arttırabileceği ifade ediliyor. Ayrıca yoğun bakım ünitelerinin kapasitelerinin çok daha verimli bir şekilde kullanılabilmesinin önünü açılmış olacak.

COVID-19 hastasının hayatta kalma şansını öngören kan testi

Francis Crick Enstitüsü Biyokimya Profesörü Markus Ralser ve ekip arkadaşları, bu sene başında COVID-19 hastalarının kanında 27 protein tespit etmişti. Proteinlerin seviyeleri, hastaların belirtilerinin şiddetine göre değişiklik gösteriyordu. Daha sonra 160 hastanın daha kan testleri takip edildi. Amaç, protein seviyelerinden hastalığın ilerleyişinin tespit edilip edilemeyeceğiydi.

The Guardian’da yer alan habere göre hastaların kanlarındaki proteinler, kütle spektrometresi adı verilen bir cihazla ölçüldü. Bu cihaz, kütleleri baz alarak yüzlerce, binlerce proteinin varlığını ve ne kadar çok olduğunu tespit edebiliyor. British Heart Foundation Kardiyovasküler Proteomik Profesörü Manuel Mayr, neden bazı COVID-19 hastalarının daha iyi ya da daha kötü hastalık seyrine sahip olabileceğine dair bir öngörü sunabileceğini dile getirdi.

Söz konusu test, şu ana kadar 24 ağır hastada denendi. Test, hayatta kalan 19 hastadan 18’inin, hayatını kaybeden 5 hastanın ise 5’inin sonucunu doğru bir şekilde tahmin etmeyi başardı. Ralser, “Hangi hastanın oksijen ve solunum cihazı desteğine ihtiyacı olacağını doğru bir şekilde tahmin edebiliyoruz. Ayrıca ilk başlarda ağır hasta olmayan ancak daha kötü olma riski taşıyan hastalar için de belirtilerimiz var” ifadelerini kullandı.

Bu kan testiyle ilgili sıradaki adım ise Birleşik Krallık, ABD ve Almanya’daki hastanelerde değerlendirilmesi. Bu çalışmaların da önümüzdeki haftalarda başlaması bekleniyor. Ayrıca buralardan toplanan verilerin, test daha geniş kullanıma açılmadan önce sağlık düzenleyicilerine sunulacağı dile getiriliyor.