Aralık ayında gidilecek en güzel 5 yer

Havalar iyice soğuyor ve kışa artık “merhaba” dedik. Biz de internet sitemizde yazan beş ‘Hürriyet Seyahat Gezgini’ne ‘Aralık ayında nereye gitmeli, neler yapmalı?’ diye sorduk. Beşinden de oldukça güzel, eğlenceli ve bütçeyi pek sarsmayacak yurt içi ve yurt dışı önerileri geldi. Aralık ayının gelmesiyle birlikte soğuyan havalarda tatil planı hazırlığındaysanız bu listemiz tam sizlik…

Fotoğraflar: Oğulcan Tatar, Ecem Hepçiçekli, Nadiye Çağlar, Seymen Bozaslan, Nurgül Büyükkalay, Alamy, Condé Nast Traveller

Kış yaklaştıkça tercih edilen tatil yerleri değişiyor. Peki kışın gezilecek en güzel yerler nereler? Gidince hayran kalacağınız belki de hiç dönmek istemeyeceğiniz beş yer bu listemizde…

Oğulcan TATAR / Instagram: @ogulcantatar
Doğuya giden en güzel yol: DOĞU EKSPRESİ İLE KARS
Bazı zıtlıklar vardır, bir araya geldiklerinde öyle güzel şeyler oluştururlar ki, gerçekten deneyimlemek gerekir. Mesela tren camının dışında buz gibi hava varken vagonda sıcacık bir çaydan yudum almak, uzun ve kara tünellerden geçtikten sonra bembeyaz karla örtülü bir coğrafyaya gözlerinizi açmak gibi…

İşte Doğu Ekspresi de aslında zıtlıkların masalı, keyfin ve huzurun seyahate dönüştüğü nacizhane rotalardan birisidir. Kış geldi ve nereye gitmeliyim diyorsanız durmayın, Aralık için en doğru adreslerden biri Kars…

Bazı zıtlıklar vardır, bir araya geldiklerinde öyle güzel şeyler oluştururlar ki, gerçekten deneyimlemek gerekir. Mesela tren camının dışında buz gibi hava varken vagonda sıcacık bir çaydan yudum almak, uzun ve kara tünellerden geçtikten sonra bembeyaz karla örtülü bir coğrafyaya gözlerinizi açmak gibi…

Her gün Ankara’dan Kars’a günde bir kez karşılıklı seferi düzenlenen ve ‘Ana Hat Treni’ olarak anılan bir uzun yol trenidir Doğu Ekspresi… Bir tam seferini ortalama 24.5 saatte tamamlayarak varmanın değil yolda olmanın güzelliğini anlamamıza sebep olan efsane bir rotadır.

Trene hangi bileti almalı?
Pulman, kuşetli ve yataklı vagonları bulunan doğu ekspresinde eğer yolculuğu tam rota olarak yapıyorsanız düz koltuk tipi olan pulmanda gitmek zor olabilir. 4 kişilik olan kuşetli ve 2 kişilik olan yataklı vagonda rahatlıkla yolculuk yapabilirsiniz.

Aralık’ta Doğu Ekspresi’ne hazırlık
Biletlerinin 15 gün önceden satışa çıkıp yataklı ve kuşetli vagonların hızlıca rezervasyon edilmesinden ötürü seyahate çıkacağınız tarihe önceden karar verip biletleri kestirmekte fayda var. Bileti aldıktan sonra “Bu kara kışta trende çok üşümez miyim?” sorusuna ise trendeki ısıtma sisteminin çok iyi çalıştığını sizlere söyleyebilirim.

Yanınıza çikolata almayı unutmayın!
Geleneklerle yaşamak ve yaşatmak ne güzeldir değil mi? Bir de küçük çocukları sevindirerek bunu yapıyorsak hele! Doğu Ekspresi’nin en güzel anlarından biri de tren özellikle Erzurum’daki duraklarından kalkarken yaşanır. Trenin etrafında camların ardında bembeyaz karla örtülü alanlar üzerinde masum gülücükleri koşuşturan çocuklar yolculardan çikolata şeker gibi küçük şeyler beklerler.

Güne erken uyanın
Mezopotamya’nın içinden gelip benzersiz rotasında ilerleyen Doğu Ekspresi’nde aslında hiç uyumasanız bile güzel olur. Ancak olur da uyursanız alarmlarınızı sabah saat 07:00’ye kurmayı unutmayın, Fırat’ı besleyen kolları karla kaplıyken görmenin, görürken de bir taraftan sıcak çayınızı yudumlamanın keyfini sonuna kadar yaşayın!

Ecem HEPÇİÇEKLİ / Instagram: @ecemhep
Mevsimi olmayan Avrupa şehri: AMSTERDAM
Soğuk bir aralık gününde, kolaylıkla keşfedilebilecek en güzel Avrupa şehirlerinden biri Amsterdam…

Şehir merkezinde yürüyerek ya da bisikletle ulaşım imkanı, her mevsimde insanı etkisi altına alan kanalları ve kozmopolit bir eğlence merkezi olması, Amsterdam’ı kış aylarında da cazibe merkezi olmasını sağlıyor.

Hatta kışın puslu havası, Amsterdam’ı apayrı güzellikte bir şehre dönüştürüyor.

Şehrin en sık ziyaret edilen noktaları, Van Gogh Müzesi. Vincent Van Gogh’a ait çizim ve tablo olmak üzere 500’den fazla eser, bu müzede sergileniyor ve haliyle ülkenin en sık ziyaret edilen müzesi de burası oluyor.

Amsterdam’ın en sevilen diğer müzeleri ise Rijkmuseum Devlet Müzesi ve Madame Tussauds Müzesi.

Şehrin ikinci popüler noktası: Heineken Experience.

Şehir merkezinde bulunan bu bira fabrikası, dünyaca ünlü Heineken markasının uzunca bir süre ana üretim merkezi olarak kullanılmış, fakat şu anda bu fabrika turistik bir aktivite amacıyla kullanıldığı için dünyanın dört bir yanından turistlerin akınına uğruyor.

Her Avrupa şehrinde olduğu gibi, Amsterdam’ın da popüler bir parkı var: Vondelpark.

Amsterdam’da iyi bir doğa gezisi yapmak, piknik ya da bisiklet gibi aktiviteleri doyasıya yaşamak için gitmeniz gereken ilk adres burası…

Amsterdam’ın gece hayatı ve Kırmızı Fener Sokağı’ndan bahsetmeden olmaz…

Red Light District ismiyle tanınan bu bölgede legal olarak işletilen genelevlerden seks işçileri müzesine ve ‘coffee shop’lara kadar pek çok sıra dışı ve turistik açıdan cazibe merkezine dönüşen nokta var.

Sanılanın aksine, ailece gezilebilecek son derece güvenli ve eğlenceli bir bölge.

Amsterdam’a gelip de tadına bakmanız ve hatta paket paket alıp valizinize atmanız gereken yiyecek ise, elbette ki Edam ve Gouda gibi enfes Hollanda peynirleri!

Nadiye ÇAĞLAR / Instagram: @nilyesiliyollar
Bir Norveç rüyası: FLAM
Her mevsim muhteşem manzaralar sunan fiyortları, büyüleyici kuzey ışıkları, donanımlı kayak merkezleri, ünlü gemi turları ile seyahat tutkunlarının vazgeçilmez duraklarındandır Norveç.

Akıllara durgunluk veren doğa manzaralarına sahip pek çok turistik köşe bulunur. Bunlar içindeki en sempatik duraklardan biri şüphesiz ki fiyortların göz bebeği minik kasaba Flåm.

Flåm, fiyortlara giriş kapısı sayılan Bergen şehrine iki saat uzaklıktaki cennet olarak tanımlanabilir. Sunduğu muhteşem doğa ile ziyaretçilerini masal sayfalarında hissettiren kasaba yakınlarında, UNESCO mirası fiyortlardan Naeroyfjord turunu tamamlayabilir ya da dünyanın en güzel tren rotalarından seçilen Flåmsbana ile yolculuğa çıkabilirsiniz.

Kasabada yapmanız gereken beş temel etkinlik bulunuyor. Bunlardan en popüler olanı fiyort turu. Flåm’daki Aurlandsfjord’dan başlayıp Gudvangen kasabasındaki Naeroyfjord biten iki saatlik tur hayatınızın en iyi deneyimlerinden biri olacak

Gemi dağları aşarak ilerlerken dağ eteklerine kurulmuş köy manzaralarına hem hayran kalacak hem de sunduğu dinginliğe hayret edeceksiniz.

Bu turu tamamladıktan sonra limanın hemen yanına kurulu tren istasyonundan Flåmsbana tren yolculuğunu yapabilirsiniz. Bu rota 2014 yılında National Geographic Traveller Magazine tarafından dünyanın en iyi tren yolculuklarından biri seçildi.

Flåm’da başlayıp Myrdal tren istasyonunda biten turda ünlü Kjosfossen Şelalesi’nde kısa bir mola verip doğayı iliklerinize kadar hissetmeniz de mümkün. Bu rotanın araba ile de yapılıp yapılamayacağına yönelik yaptığım araştırmalarda net bilgiye maalesef ulaşamamıştım.

Kafa karışıklığını gidermek adına kendim bu yolu seçtiğim için söyleyebilirim ki rotanın tamamına yakınını araba ile de tamamlayabilirsiniz. Dar ve virajlı bir yolu takip etmeniz gerekecek ama manzaralar buna kesinlikle değer.

Araba ile gitmenin tek dezavantajı Kjosfossen’i göremiyor olmak ama o noktaya kadar dağlardan gürül gürül akan bir çok şelaleye denk geleceksiniz. Eğer araba ile seyahat ediyorsanız bu ihtimalde aklınızda mutlaka bulunsun.

Bu turları organize etmekle uğraşmak istemezseniz de işinizi kolaylaştıracak bir sistem var. “Norway in a Nutshell” yani fındık kabuğunda Norveç turunu internetten satın aldığınızda Oslo’dan Flåm kadar ulaşımınızı, fiyort ve tren organizasyonlarınızı yapmış oluyorsunuz. Tabi ben bunun yerine en sevdiğim yöntem olan kiralık araç ile her köşenin tadını çıkararak gezmeyi tercih ettim ama daha az uğraşmak isteyenler için çok iyi bir tercih.

Genellikle yaz aylarında tercih edilen fiyortların bence en keyifli zamanı kasım ve aralık ayları. Yaz aylarının adım başı karşılaşılan turist kalabalığının aksine her yere dingin bir hava sinmiş, İskandinavya halkı kendi halinde yaşamlarına dönmüş olur. Hemen aklınıza ilk gelen “İskandinav soğuğu ile nasıl başa çıkılır?” sorusu olmuştur muhtemelen. Bir Norveç atasözü der ki “Kötü hava yoktur, kötü kıyafet vardır!”.

Ben de bundan cesaretle karlı İskandinavya’nın izini sürdüm ve hayatımın en güzel manzaralarına sahip yolculuğunu yaptım. İyi bir kar montu, kar pantolonu ve mutlaka su geçirmez botlar ile gittiğinizde hiç sıkıntı yaşamadan karlı dağların keyfini sürmek mümkün.

Nurgül Büyükkalay / Instagram:@nurgulbuyukkalay
Rusya’nın Avrupa’ya bakan yüzü: ST. PETERSBURG
Yılın ilk karı çoğu yere Aralık ayında düşer, bu ayda buz gibi bir havanın hakim olduğu, lapa lapa karların yağdığı, bembeyaz manzaralar izleyebileceğim sıcacık kafeleriyle içimi ısıtan sakin ve telaşsız şehirleri daha çok seviyorum.

Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak anılan Rusya’nın ikinci büyük şehri St. Petersburg’a geldiğimde bunun için doğru adreste olduğumu görüyorum.

St. Petersburg öyle güzel öyle görkemli bir şehir ki, her sokağında sanat sunuyor, edebiyat sunuyor, tarih sunuyor. Puşkin ve Dostoyevski’nin memleketinden başka bir şey beklenemezdi. St. Petersburg’u hep beyaz geceleriyle hayal etmiştim ancak Aralık ayında yeni yılın yaklaşmasıyla süslenmiş sokaklarıyla ışıl ışıl capcanlı bir şehir karşıladı beni.

İstanbul’dan üç saatlik direkt bir uçuşla St. Petersburg’a varılıyor. Ortalama 1200 TL’ye gidiş-dönüş uçak bileti bulmak mümkün.

Sovyetler Birliği döneminde Leningrad olarak adlandırılan St. Petersburg, Neva Nehri ve 42 ada üzerinde konumlanmış, 55 kanalı ve 500’e yakın köprüsü ile Kuzey’in Venedik’i olarak anılıyor. Rusların Büyük Pedro bizimse Deli Pedro dediğimiz Çar I.Pedro St. Petersburg’un Avrupa şehirlerine benzemesi için çok uğraş vermiş.

Şehrin en meşhur caddesi Nevski caddesinde kafeler, restoranlar, mağazalar, rengarenk matruşkaların olduğu göz alıcı hediyelik eşya dükkanları var. Cadde boyunca sokak ressamları ve müzisyenlerini görüyorsunuz. Beş km uzunluğundaki Nevski caddesinde yürürken yolun sonunun hiç gelmeyeceği hissine kapılıyorsunuz.

Aralık ayında neden mi St. Petersburg? Havanın soğuk olması sıcacık mekanlar keşfetmenizi ve müzelerin tadını çıkararak gezmenizi sağlıyor. St. Petersburg bunu ziyaretçilerine fazlasıyla sunuyor. Dünyanın en büyük beş müzesinden biri olarak kabul edilen Ermitaj Müzesi tek kelimeyle muhteşem. Onaltı sevgilisi olması ile ünlü Çariçe Katerina’nın kışlık sarayı olarak Neva Nehri’nin kıyısında yapılmış Ermitaj. Müzede sergilenen üç milyona yakın eserin görülebilmesinin 11 yıl aldığı söyleniyor.

Görülmesi gereken bir diğer müze, dünyaca ünlü Rus yazar Dostoyevski’nin son üç yılını geçirdiği ve Karamazov Kardeşler romanını yazdığı daire. Gezilecek bir diğer önemli yapı, Kremlin Sarayı’na benzeyen görkemli mimarisiyle Voskresenia Khristova Kilisesi. Çar 2. Alexander’ın devrimci bir grup tarafından öldürüldüğü noktada yapıldığı için kanlı kilise olarak da anılıyor. Kilisenin soğan kubbeleri ve renkleri masalsı bir görünüm veriyor. Nevski caddesi üzerinde dikkat çeken bir diğer yapı ise St.Petersburg’u işgal eden Napolyon’a karşı zafer kazanan Feldmareşal Mihail Kutuzov’un mezarının bulunduğu Kazan Katedrali.

Ve yeni yıl kutlamalarının yapıldığı Saray Meydanı. Meydan 1905’te gerçekleşen Kanlı Pazar Olayı’na ve 1917’de yaşanan Ekim Devrimi’nin bir kısmına şahitlik yapmış. Burada yeni yıl öncesi noel pazarları kuruluyor. Kanallar şehri St. Petersburg’ta hava durumuna bağlı olarak yapılacak en güzel şeylerden bir diğeri ise şehri farklı açılardan görebileceğiniz nehir turu.

Seymen BOZASLAN / Instagram: @seymen.b.
Aralık ayının en yakın yurt dışı adresi: ATİNA
Nasıl olsa yanı başımızda bir gün giderim elbet diye ötelediğimiz Atina’ya aralık ayında gitmeye ne dersiniz?

Atina’ya gitmeden önce araştırırken birkaç yerde ‘Eski İstanbul’ yorumu görmüştüm. Atina’dan dönünce anladım ki, gerçekten öyle. Hep anlatılan İstanbul’u farklı bir bayrak, farklı bir dil konuşan insanların içinde hissettim adeta.

Yunanistan’ın nüfusu 12 milyon civarı. Atina ise 4 milyon nüfus ile en büyük şehri ve başkenti. İstanbul ile kıyasladığın zaman bir yakanın yarısı kadar diye düşünebiliriz. Bu yüzden görmek isteyeceğimiz şeyler de kısıtlı ama bir o kadar da kıymetli.

Atina’dan ilginç bilgiler
Atina’da hangi mekana gidersen gidin, siz sipariş vermeden önce masana bir sürahi soğuk su geliyor. Adet böyle. Atina’da rezidans inşaatı yasak. Akropolis’ten daha yüksek veya silületi tehlikeye sokacak bir yapıya izin verilmiyor. Zamanında İstanbul’da açık hava sinemaları varmış.

Bu alışkanlık bizde bitse de, Atina’da hâlâ devam ediyor. Yaz aylarında Atinalılar açık hava sinemalarında film izliyorlar. Dilerseniz yaz akşamları seanslardan birine katılabilirsiniz. Filmler genellikle İngilizce alt yazılı.

Plaka, Monastiraki ve Syntagma üçgeni şehrin merkezi. Bir çok turistik mekan ve tarihi alanı burada görebilirsiniz. Çok fazla restoran var. Restoranlar, genellikle canlı müzik çalıyorlar. Türkçe ezgilere benzeteceğiniz Yunan müzikleri ile eğlenebilirsiniz. Yunanistan’da aynı bizim gibi bir futbol seven bir ülke. Türk olduğunuzu anladıklarında ilk sorulan soru genelde futbol takımı isimleri. Türkiye’de hangi takımı tuttuğunuzu merak ediyorlar.

Atina’da gezilecek ve fotoğraflanacak yerler
Akropolis, Akropolis Müzesi, Plateia Syntagmatos (Syntagma Meydanı), Monastiraki, Panathinaiko Stadyumu, Lycabettus Tepesi, Ermou Caddesi ve , Lycabettus Tepesi yamacında kurulu ve biraz daha yüksek gelirli nüfusun ikamet ettiği Kolonaki bölgesi…