Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Türkiye’nin İlk Deri ve Doku Bankası Kuruldu
Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Türkiye’nin ilk deri ve doku bankası kuruldu. Yeniliklerle sağlıkta devrim!
Gelişmiş Bir Sağlık Altyapısı: Deri Bankası ve Doku Laboratuvarı
Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, sağlık sektöründe önemli bir adım atarak, Türkiye’nin ilk deri bankası ve doku laboratuvarı hizmetlerini devreye aldı. Bu gelişme, özellikle ağır yanıklar ve büyük doku kayıpları yaşayan hastalar için büyük bir umut kaynağı oluyor.
Stratejik ve Hayat Kurtaran Bir Merkez
Sağlık Bakanlığı öncülüğünde kurulan bu merkez, dünyada sınırlı sayıda gelişmiş ülkede bulunan ve devletler için kritik öneme sahip stratejik bir tesis. Burada, bağış yoluyla alınan insan derileri, özel işlemlerden geçirilerek 2 ila 5 yıl boyunca güvenle saklanabiliyor. Bu sayede, acil durumlarda kullanılmak üzere hazır stoklar oluşturuluyor.
Hastaların Yaşamını Uzatan Bir Hizmet
Özellikle ağır yanık vakalarında, derinin büyük kısmını kaybeden hastalara, deriden elde edilen nakil malzemeleri hayat kurtarıcı oluyor. Nakledilen deri, hastalarda 1-2 ay süreyle kullanılabiliyor. Bu zaman diliminde, laboratuvar ortamında hastanın kendi hücreleri kullanılarak yeni deri üretimi gerçekleştiriliyor. Böylece, hastanın yaşam şansı önemli ölçüde artıyor.
Uzmanlardan Güçlü Vurgular
Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Koray Daş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, laboratuvarda insan kaynaklı deri ve diğer doku ürünlerinin üretildiğine dikkat çekti. Daş, ayrıca; “Deri bankası ve doku laboratuvarlarımız, ABD, Çin, Singapur ve İsrail gibi gelişmiş ülkelerde bulunan merkezlerle kıyaslanabilir seviyededir. Bu merkezlerin açılmasına öncülük eden Sağlık Bakanlığı, hastanemiz ve İl Sağlık Müdürlüğü’ne teşekkür ederiz.” diyerek, bu hizmetin Türkiye’de ilk kez hayata geçirildiğini vurguladı.
Hayat Kurtaran Bir Stratejik Kaynak
Daş, hizmetin özellikle ağır yanıklar ve büyük çaplı travmalarda yaşam şansını artırdığına değinerek, “Yüzde 80-90 yanıklar dahil olmak üzere, bu deriler, hayatta kalmayı sağlayacak önemli bir imkan sunuyor. Acil durumlarda, stoktaki deriler doğrudan uygulanabiliyor ve böylece hastalara yaşam şansı tanınıyor.” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Derilerin Saklanması ve Kullanımı
Merkezde, insan kaynaklı doku ve hücrelerin yeni ürünler haline getirilebildiğine işaret eden Daş, “Deri, iki ana kaynaktan temin ediliyor: estetik amaçlı operasyonlarda atılan deriler ve organ bağışı sırasında bağışlanan deriler. Bu deriler, uygun koşullarda işlenip, dünya standartlarına uygun hale getiriliyor ve güvenli bir şekilde saklanıyor.” diye ekledi.
Bağışın Önemi ve Deri Saklama Süresi
Vefat eden bir kişinin derisinin, kısa sürede alınarak, 2 ila 5 yıl boyunca saklanabildiğine dikkat çeken Daş, “Bu süre zarfında, savaş, terör, büyük felaketler veya toplu yaralanma gibi acil durumlarda, hızlı müdahale edilerek, çok sayıda hastanın hayatı kurtarılabiliyor.” açıklamasını yaptı. Ayrıca, deri bağışlarının, ülkenin stratejik sağlık altyapısı açısından büyük önem taşıdığına vurgu yaptı.
Bilimsel Araştırmalar ve Gelecek Perspektifi
Merkezde, bağışlanan derilerle yeni dokuların üretilebildiğine ve çeşitli bilimsel araştırmaların gerçekleştirilebildiğine değinen Daş, “İnsan derisinden alınan materyaller, sadece tedavi amaçlı değil, aynı zamanda yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve araştırmalar için de kullanılabilir.” diyerek, bu altyapının bilimsel ilerlemeye de katkı sağlayacağını ifade etti.
Sonuç olarak, bu yeni merkez, Türkiye’de sağlık alanında önemli bir dönüm noktası olup, hastaların yaşam kalitesini artırmanın yanı sıra, ülkemizin stratejik sağlık planlamasında kritik bir rol oynuyor.