Yenidoğan Çetesi: Sağlık Hizmetlerinde Suistimal ve Bebek Ölümleri
Yenidoğan Çetesi, sağlık hizmetlerinde suistimal ve bebek ölümleri konusunu derinlemesine inceliyor. Bu önemli makalede, yetersiz sağlık hizmetleri ve bunun bebek sağlığı üzerindeki etkileri ele alınıyor.
Yenidoğan Çetesi İşleyiş Sistemi: Ne, Nasıl Organize Oldular?
Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlamak amacıyla hastanelere sevk edilmesi gereken durumlarda, şüphelilerin kendi çıkarları doğrultusunda seçtikleri hastanelere yönlendirme yaptığı iddia edilmektedir. İddianamede, bu aşamada esas amacın bebeklerin sağlık durumunu iyileştirmek değil, maddi kazanç sağlamak olduğu vurgulanmaktadır.
Bebeklerin Enfeksiyon Kapıp Ölümüne Neden Oldular
Özel Hastaneler Yönetmeliğine aykırı bir biçimde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti sunulduğu, şüpheli Fırat Sarı’nın liderliğindeki “yenidoğan suç örgütü”nün birden fazla hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalıştığı belirtilmektedir. Sağlık hizmetinin doğrudan hemşireler ve hemşire yardımcıları tarafından sağlandığı, bu nedenle bebek ölüm oranlarının arttığı ifade edilmektedir.
İddianamede, tıbbi uygulamalardan uzak, standart bir şekilde, bebeklerin mevcut sağlık durumlarıyla çelişen uygulamaların gerçekleştirildiği ve hemşirelerin kendilerini doktor olarak tanıttığı aktarılmaktadır. Ayrıca, bazı şüphelilerin yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üstünde doldurduğu, hemşirelerin usule aykırı epikriz raporları hazırladığı belirtilmektedir. İncelenen dijital materyallerde “kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri” gibi şablonların bulunduğu ifade edilmiştir. Şüphelilerin çoğu zaman hastaların kan değerleri ve enfeksiyon durumu gibi konularda gerçek bir tetkik yapılmaksızın, kendi gözlemlerine dayanarak bebekleri iyi veya kötü olarak kategorize ettikleri, raporların şablon olarak tek elden hastane dışındaki merkezden yazıldığı kaydedilmiştir.
İddianamede Telefon Kayıtları Değerlendirildi
İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon görüşmelerine de yer verilmiştir. Örgüt lideri şüpheli doktor Fırat Sarı ile özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni Hakan Doğukan Taşçı arasında yapılan bir görüşmede, Taşçı’nın Sarı’ya “Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakımda birçok eksiklik ve usulsüz işlemin bulunduğunu” aktardığı belirtilmiştir.
Reyap Hastanesi’ndeki bebek hastaların takibini yapan şüpheli hemşire Mehtap Sayar’ın, şüpheli Hasan Basri Gök ile yaptığı telefon konuşmasında, bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda yapıldığını dile getirdiği, Gök’ün “Mehtap, çocuğu öldür, elli satürasyonlu çocuk mu olur?” dediği ve Sayar’ın da “Öldüreceğim de, öldürsem de bir dert biliyorsun” şeklinde yanıt verdiği aktarılmaktadır. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil, örgüt faaliyetine hizmet eder şekilde yapıldığı değerlendirilmiştir.
Uygun Yöntemlerle Tedavi Olamayan Bebeklerin Ölümüne Sebebiyet Verildi
İddianamede, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi şüpheli Fırat Sarı’nın ve şirket çalışanı şüpheli İlker Gönen’in, Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin “Binanın hastane olarak kullanılan kısmında hiçbir suretle başka amaca yönelik iş yeri bulunamaz ve hastane içinde bir bölüm başka bir amaçla faaliyet göstermek üzere üçüncü kişilere kiralanamaz veya herhangi bir şekilde devredilemez.” maddesine muhalefet ettiği belirtilmiştir.
Şüpheli Sarı’nın, İstanbul’da birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işletmek amacıyla söz konusu hastanelere bağlı sağlık çalışanlarını yerleştirdiği, örgüt elebaşısı şüphelilerin, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Özdemir, hasta sevklerini yapan şüpheli Fehmi Alperen, il dışı hasta sevklerini yapan şüpheli Serdar Yüksel ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetleri’nde çalışan şüpheli Renas Kılıç aracılığıyla devlet hastanelerinde veya farklı özel hastanelerde doğan bebekleri, kurmuş oldukları suç örgütü ile istedikleri şekilde yönlendirdikleri iddia edilmektedir.
Şüphelilerin, anlaşmalı oldukları hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın bebekleri kabul ettikleri, hastaların olağan akışa aykırı bir şekilde hastanede uzun süre kalmalarını sağladıkları, bu nedenle kamu kurumunu zarara uğrattıkları ve uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri kaydedilmektedir.
Doktorlar Yerine Hemşireler Sağlık Hizmeti Sundular
Şüpheli Fırat Sarı’nın liderliğindeki suç örgütünün, Akabe Sağlık Tesisleri AŞ’ye ait özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ’ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi, Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi gibi birçok hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kiralayarak işletmesini devraldığı, bu hastanelerde doktorlar yerine hemşirelerin sağlık hizmeti sunduğu aktarılmaktadır.
21 Şüpheli Bebek Ölümlerinden Sorumlu Tutuldu
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılması talep edilmiştir. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise aynı suçlardan 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istemi bulunmaktadır. Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerinin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edilmiştir.
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması ve hastanelerin kapatılarak mal varlıklarına el konulması talep edilmiştir.
6 Aylık Bebek Doktoru Olmayan Yenidoğan Yoğun Bakıma Sevk Edildi
Raporda, hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı, bebek M.N.O’nun ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtilmektedir. 6 aylık bir bebeğin, çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği ve burada hemşirenin doktorun haberi olmadan müdahalede bulunduğu ifade edilmektedir. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapılırken Dr. D.E’nin orada bulunmadığı ve Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saatinin değiştirilerek epikriz yazdırıldığı aktarılmaktadır.
Ameliyat Edilebileceği Merkeze Sevk Edilmeyen Bebek Hayatını Kaybetti
Raporda, bebek Ö.H.’ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G’nin hemşirelere “adrenalini kapat” talimatı vererek yanlış yönlendirme yaptığı vurgulanmaktadır. Ayrıca, bebek M.S’nin yenidoğan bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan “prostavazin” isimli ilaç tedavisinin kesilmesi nedeniyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedilmektedir. Diğer bebeklerin ölümünde de hastaneler, doktorlar ve hemşirelerin sorumluluğu olduğu belirtilmektedir.
Raporun genel değerlendirme kısmında, 2011’de Resmi Gazete’de yayınlanan yoğun bakım tesislerinde yoğun bakım hizmetlerinin uygulama usul ve esaslarına ilişkin tebliğde, ikinci ve üçüncü seviye yenidoğan yoğun bakım servislerinde neonatoloji uzmanı tabip bulunmaması durumunda, tercihen yenidoğan yoğun bakım konusunda deneyimli çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanının görevlendirilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Dördüncü seviye yenidoğan yoğun bakım servislerinde ise neonatoloji uzmanı tabibin görevlendirilmesinin zorunlu olduğu aktarılmaktadır.
Bebeklerin takip edildiği hastanelerde, bu kararın kağıt üzerinde doğru olarak uygulandığı, ancak pratikte tüm vakaların, yenidoğan hekiminin fiziki yokluğu nedeniyle kaybedildiği belirtilmektedir. “Üçüncü düzey yenidoğan yoğun bakım takibi, yenidoğan hekimi konsültasyonu ve/veya çocuk doktoru ile yapılmış gözükmektedir. Ancak tüm vakalar, yenidoğan hekiminin fiziki yokluğu (konsültan olduğu için aynı anda 3 yerde olamaz), çocuk hekiminin sorumluluğu almaması ve hekimin yerini hemşirenin alarak tüm tanı ve tedaviyi yönetmesi ile kaybedilmiştir. Bu bebeklerde her dakika yeni bir komplikasyon yaşanabilir. Tüm bunları izlemek, değerlendirmek ve gereken tedaviyi vermek için fiziken orada var olması gereken bir yenidoğan hekimine ihtiyaç vardır. Yenidoğan yoğun bakım bebeklerinin yüzde 90’ında üçüncü düzey tedavi gerekirken, yüzde 10’unda dördüncü düzey gerekmektedir. Tebliğ kararınca teorik olarak çocuk hekiminin, pratikte hemşirenin izlemine bırakılan yenidoğan bebeğin yüzde 90’ının hayat hakları ellerinden alınmıştır.” denilmektedir.
Soruşturma
Cumhuriyet savcısı Y.E’nin, yürüttüğü soruşturma sırasında bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailelerine zarar verileceği yönünde tehditler aldığı belirtilmektedir. Bu bağlamda yürütülen ayrı soruşturmada 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmış; 4 zanlı serbest bırakılmış, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5’i tutuklanmış, 3’ü hakkında ise adli kontrol kararı verilmiştir.