DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Yeni Dünya ve Eski Dünya: Tarihsel Sömürü ve Kapitalizm

Yeni Dünya ve Eski Dünya arasındaki tarihsel sömürü ve kapitalizmin dinamiklerini keşfedin. Bu içerik, ekonomik güç dengelerinin nasıl şekillendiğini ve bu sürecin toplumsal etkilerini derinlemesine ele alıyor.

23.03.2025
A+
A-

Yeni Dünya, Eski Dünyayı Kaçta Kaç Mağlup Eder?

Yeni dünya terimi duyulduğunda, akla hemen kuzeyi ve güneyiyle Amerika kıtası gelmektedir. Ancak coğrafya kitaplarında Büyük Keşifler olarak anılan olaylar sonrasında, medeni Avrupa’nın yeni keşfettiği tüm yerleri düşününce, Okyanusya da yani büyük Avustralya adası ve Yeni Zelanda, yeni dünyanın bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Çek besteci Antonin Dvořák’ın dokuzuncu senfonisi de “Yeni Dünya Senfonisi” olarak bilinir ve bu eserinde bestecinin kastettiği yerin Amerika, özellikle de ABD olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir Britanya dominyonunun bağımsızlık kazanması, dünyayı yeni bir düzenle tanıştırdı. Bu yeni düzende, yönetici zümrelerin aristokratik yüzü ve bu yüzün temsil ettiği müzik türleri, yani “oda müziği” yoktu. Fransız İhtilali (1789), ABD’nin bağımsızlığını (1783) hızla takip etti. Fransa’da ihtilal öncesi döneme “ancien régime” denirken, ABD ve Kanada dışındaki dünya “eski dünya” terimiyle anılmayı hak etti.

Sermaye Erkekleri İstismar ile Yetinmedi

Konunun derinliğine inildiğinde, görünenin ardında daha karmaşık bir gerçeklik yatmaktadır. İlk bakışta mesele gibi görünse de, aslında bu durum, kapitalizmin geçirdiği farklı aşamaların bir yansımasıdır. Öncelikle, müstemlekeciliğin dünya hâkimiyetindeki etkisini hatırlamakta fayda var. Lenin’in emperyalizmi kapitalizmin son aşaması olarak tanımlaması, gerçekte doğru bir tanım değildir. Sermayenin, ücretli emeği kullanarak maddi bir güç haline gelmesi, meselenin özüdür. Sermaye erkekleri, sadece istismar etmekle yetinmeyip, kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere daha geniş bir kitleyi hedef almışlardır. Bu durum, Avrupalı toplumların refahını artırmamış, aksine metropoldeki işçi sınıfının yaşam standartlarını düşürmüştür. Emeğini istismar ettikleri kitlelerin daha da aç bırakılmasını sağlayarak, kendi çıkarlarını gözetmişlerdir. ABD, bir Britanya kolonisi olarak müstemlekesi olmayan bir ülke olmasına rağmen, modern kültürün hâkimiyet sahasında beyaz ırkın üstünlüğü fikrinin merkez üssü olmuştur. Müstemlekeciliğe karşı çıkma iddiaları altında, serbest ticaret adı altında tüm dünyayı sömürmeye başlamışlardır. ABD, kısa sürede sermayenin birikimi ve yoğunlaşması açısından Avrupa’yı geride bırakmayı başarmıştır.

Birinci Cihan Harbi

Modern kültürün bizi nereye sürüklediğini anlamak için sermaye sahiplerinin zorunluluklarına dikkat etmemiz gerekmektedir. 1914 ile 1918 yılları arasında yaşanan I. Cihan Harbi’nin hedefi, imparatorlukları ortadan kaldırmaktı. Bu hedefin arkasında, güneşin batmadığı Büyük Britanya İmparatorluğu bulunuyordu. Dört yıl süren bu büyük savaş, Britanya dahil tüm devletleri zayıflattı. Rus Çarı’nın devrilip öldüğü yıl, ABD de savaşa dâhil oldu. Çarsız Rusya ve dünyanın en büyük sermayesini elinde tutan ABD, 1919 yılında günümüz siyasi koşullarını belirleme aşamasına geldi.

İkinci Cihan Harbi ve ABD

1918’de I. Cihan Harbi sona erdikten sadece yirmi bir yıl sonra, II. Cihan Harbi patlak verdi. Peki, neden? Amaç, gücünü yönetenle yönetilen arasındaki dayanışma ile şekillenen siyasi düzenin, İtalya, Almanya ve Japonya gibi ülkelerdeki toplumların gözlerini bağlamasını engellemekti. Bu konuda başarılı oldular; günümüzde insanların “faşist” kavramıyla aşağılanması, bu başarının bir tezahürü olarak değerlendirilebilir. Sonuç olarak, Trump’ın politikalarının yeni bir boyutu yoktur. Trump’ın faaliyetleri ABD’ye zarar verecek olsa bile, onu desteklemeye devam eden Cumhuriyetçiler ve yumuşak muhalefet gösteren Demokratlar, sahnede yer almaktadır. Grönland ve Kanada, ABD’ye katılacak mı? Bunu bekleyip göreceğiz. ABD’nin tarihsel işlevine dikkat etmeyenler, Yeni Dünya’nın Eski Dünya’yı 1945 yılından itibaren sömürdüğü fikrine uzak kalmaktadırlar. Kapitalizmin acımasızlığı altında geçen yıllar, insanlığın eğlenmek yerine zor bir gerçeklikle yüzleşmek zorunda kaldığı dönemler oldu.

Trump’a Sonsuz Destek

Bilimsel disiplinler, II. Cihan Harbi’ne kadar ABD üniversitelerinde ikinci sınıf muamelesi gördü. Nazi Almanyası, entelektüel kadronun Yeni Dünya’ya taşınmasına vesile oldu. Sigmund Freud, bindiği geminin New York’a yaklaşırken, yanındaki kimseye “Buraya veba getiriyoruz” demiştir. Gerçekten de ABD, kurulduğu günden itibaren sadece kapitalizmin gerekliliklerini yerine getirmiştir. Thomas Jefferson, aklı çalışan Amerikalılara Eski Dünya’dan Yeni Dünya’ya yalnızca pratik fayda sağlayacak şeylerin aktarılmasını tavsiye etmiştir. Kapitalizmin başarısı, dünyayı Pax Americana olarak tanımlamıştır. Amerikan Barışı’nın getirdiği gevşeklikten rahatsız olan Trump, o güzel günlere dönme vaadinde bulunmaktadır. Bu nedenle, birçok Cumhuriyetçi ona asla son bulmayacak, sarsılmaz bir destek sunmaktadır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.