DOLAR 32,5813
EURO 34,7803
ALTIN 2.507,96
BIST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Yağmurlu
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 22°C

Yemek sonrası şişkinlik, karın ağrısı ve mide bulantısıyla ortaya çıkıyor: Gastroparezis

İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Ali Osman Buğdaycı halk arasında mide tembelliği olarak da bilinen gastroparezise ilişkin uyarılarda bulundu. Buğdaycı toplumun yüzde 4’ünü etkileyen hastalığın yemek sonrası ortaya çıktığını ifade etti.

26.03.2022
A+
A-

Medipol Üniversitesi Vatan Kliniği İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Ali Osman Buğdaycı, halk arasında mide tembelliği olarak da bilinen gastroparezise ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Uzm. Dr. Buğdaycı, gıdaların mideden bağırsağa geçmesinde gecikme olarak tanımlanan gastroparezisin toplumun yüzde 4’ünü etkilediğini belirterek, “Gastroparezis, hastalarda yemekle ortaya çıkan bulantı, kusma, karın ağrısı ve göğüste sıkışma hissine neden olur. Bunların sonucunda hastalarda beslenme yetersizliğine bağlı kilo kaybı ve yaşam kalitesinde düşme ortaya çıkar. Yenilen gıdaların mideden bağırsağa geçişinde gecikme nedeniyle, başlangıçta hastalarda yalnızca yemek sonrası midede şişkinlik görülür” dedi.

Uzun boylular dikkat! Bağırsak kanseri riski çok fazla

YEMEK SONRASI BULANTI, KUSMA VE KARIN AĞRISINA DİKKAT

Buğdaycı, “Gastroparezis 5 ila 10 yıl içinde hastalarda bulantı, kusma, şiddetli karın ağrıları, göğüste sıkışmayla beraber yaşam kalitesinde düşmeye, ileri derecede beslenme yetersizliği ile kilo kaybına neden olan önemli bir sağlık sorunudur. Midede şişkinlik, yemek sonrası bulantı, kusma, yemek sonrası şiddetli karın ağrısı olan her hastada gastroparezis mutlaka akla gelmelidir” dedi.  
 
MİDEDE BÜYÜME VE SARKMA GELİŞİYOR

Yıllar içinde midede büyüme ve sarkma geliştiğine dikkati çeken Uzm. Dr. Buğdaycı, “Bu aşamadan sonra hastada daha rahatsız edici şikâyetler ortaya çıkar. Yediklerini çıkarmadan rahatlayamaz hale gelirler ve her yemek sonrası şiddetli kramp tarzında karın ağrıları ve büyümüş midenin diyafragmaya basısı sonucu göğüste sıkışmalar ortaya çıkar. Hastalar bu belirtiler nedeniyle yemek yemekten korkar hale gelirler. Hem kusma, ağrı, göğüste sıkışma korkusu hem de yediklerinin önemli kısmını geri çıkarmaları, hastalarda zamanla ciddi kilo kayıplarına ve yaşam kalitelerinin düşmesine neden olur. Hastalığın tüm belirtilerinin ortaya çıkması ortalama 4 ila 5 yılda olur. İlk yıllardaki şişkinlikten kilo kaybına geçen süre ortalama 5 yıldır. Gastroparezisde ortalama tanı süreleri genelde 6 yıldan daha fazladır” şeklinde konuştu.

KONTROLSÜZ DİYABET RİSKİ ARTTIRIYOR 

Uzm. Dr. Buğdaycı, hastaların neredeyse tamamına bir veya birkaç kez gastroskopi yapıldığına değinerek, şu bilgileri verdi: “Tespit edilen bulgularla gastrit, mide yemek borusu reflüsü veya ülser tanılarıyla yıllarca tedavi edilirler ve hastaların teşhisi gecikir. Gastroparezis tanısında en önemli adım, gastroparezisin akla getirilmesidir. Sonraki adımlar mide büyümesinin, mide sarkmasının, mide boşalım gecikmesinin, basit baryumlu grafilerle (mide duodenum grafisi) tespit edilmesidir. Devamında mide çalışmasını inceleyen diğer testlerle tanı doğrulaması yapılır. Gastroparezisin tanısının konulmasından sonraki adım nedeninin tespitine yönelik tetkiklerdir. Tedavisi tamamen nedene yöneliktir. Bazı gastroparezis nedenleri basit ilaçlarla kolayca tedavi edilirken, bazılarında mideyi bypass eden cerrahi yöntemler veya beslenme değişiklikleri gerekebilir. Bugünkü bilgilerle bile gastroparezis hastalarının yüzde 40’a yakınında neden tespit edilememektedir (idiopatik gastroparezis). Gastroparezis hastalarının yüzde 30’unda gastroparezisin nedeni kontrolsüz şeker hastalığıdır. Bunlar dışında nadir görülen iltihaplı hastalıklar ve bazı romatizmal hastalıklarda gastroprezise neden olabilir. Bu hastalıklardan mide, on iki parmak bağırsağı ve jejunumda uzun süreli iltihaplara ve bunun sonucu mide kasında hasara, bağırsaklarda darlığa neden olan kronik iltihaplı hastalıklarda gastroparezis, basit antiinflamatuar ilaçlarla 1 ay kadar kısa sürede tedavi edilmektedir.” 
 
YEMEK SONRASI BU BELİRTİLERE DİKKAT 

Ancak vakaların yüzde 70’ine yakınının şeker hastalığı gibi kesin tedavisi olmayan kronik hastalıklar ya da nedeni bilinmeyen gastroparezis vakalarından oluştuğunu ifade eden Uzm. Dr. Buğdaycı, “Bu vakalarda etkin bir ilaç tedavisi yoktur. Erken dönemde ilaç kullanılırken, son dönem belirtileri gelişen hastalarda çoğunlukla mideyi bypass eden cerrahi ya da endoskopik tedavi yöntemleri gerekir. Bu nedenle gastroparezis vakalarının erken tanısı büyük önem taşır. Yemek sonrası şişkinlik ve reflü yakınması olan her hastaya öncelikle gastroskopi yapılmalıdır. Mide çıkış darlığı, yemek borusu alt ucunda darlık ya da büyük bir mide fıtığı tespit edilemeyen her vakaya mide hacminde büyüme, mide sarkması ve mide boşalımında gecikme açısından incelemek için ilaçlı mide ve on iki parmak bağırsağı filmi ile uzun (jejenuma kadar uzanan) endoskopi yapılmalıdır. Bu filmle gastroparezis lehine bulgu tespit edildiğinde, erken dönem vakalarda, mide hızlandırıcı ilaçlar ve diyet hastaların şikâyetlerini azaltmada etkili olabilir. Gastroparezis, toplumun yüzde 4’ünü etkileyen 5 ila 10 yıl içinde hastalarda bulantı, kusma, şiddetli karın ağrıları, göğüste sıkışmayla beraber yaşam kalitesinde düşmeye, ileri derecede beslenme yetersizliği ile kilo kaybına neden olan önemli bir sağlık sorunudur. Midede şişkinlik, yemek sonrası bulantı, kusma, yemek sonrası şiddetli karın ağrısı olan her hastada gastroparezis mutlaka akla gelmelidir, ona yönelik tanısal girişimler yapılmalıdır. Bu sayede erken tanı ile hastaların şikâyetleri ilaçlarla azaltılabilir, tedavi edilebilecek vakalar tespit edilebilir” diye konuştu.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.