Van Gölü Havzasında Son Yıllarda Artan Kuraklık ve Kuş Türleri Üzerindeki Etkileri
Van Gölü Havzasındaki artan kuraklık ve iklim değişikliği, kuş türleri ve ekosistemler üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Detaylar için okuyun.
Son on yılda iklim değişikliğinin etkileri, özellikle Van Gölü ve çevresinde gözle görülür şekilde artış göstermektedir. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden (YYÜ) Prof. Dr. Atilla Durmuş’un yaptığı araştırmalar, bölgedeki kuş ekosisteminin ciddi anlamda olumsuz yönde etkilendiğine işaret etmektedir. Erçek Gölü, bölgenin en önemli kuş cennetlerinden biri olmasına rağmen, son yıllarda yaşanan kuraklık ve su seviyesinin düşmesi nedeniyle kuşların yaşam alanları daralmış ve popülasyonları azalmıştır.
Prof. Dr. Durmuş, yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullanmaktadır: “Erçek Gölü, Türkiye’de kuş çeşitliliğinin yoğun olduğu önemli bir sulak alan olup, özellikle flamingoların göç ve beslenme alanı olarak büyük öneme sahiptir. Ancak, son zamanlarda yaşanan iklim değişiklikleri ve kuraklık nedeniyle burada yaşayan flamingo sayısı ciddi ölçüde azalmıştır. Geçmişte on binlerle ifade edilen flamingo nüfusu, günümüzde binler seviyesinde kalmıştır.” Bu durum, bölgedeki ekosistemin ve kuşların yaşam döngülerinin ciddi şekilde zarar gördüğüne işaret etmektedir.
Kuraklık ve Su Seviyelerinin Düşüşü
Son yıllarda bölgenin yağış rejiminde önemli bir azalma yaşanması ve artan buharlaşma oranları, Van Gölü başta olmak üzere birçok göl ve akarsuyun kurumasına sebep olmaktadır. Bu kuraklık, özellikle Van Gölü’nün kıyılarına yakın bölgelerde yaşayan kuşların beslenme alanlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Aynı zamanda, yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki ve yüzölçümü 95 km² olan Erçek Gölü de, sodalı ve tuzlu yapısıyla bölgedeki önemli kuş habitatlarından biridir. Ancak, su seviyesinin azalmasıyla burada da kuşların yaşam alanları daralmış ve beslenme imkanları kısıtlanmıştır.
Popülasyonda Yaşanan Azalma ve Gelecek Tahminleri
Prof. Dr. Durmuş, mevcut durumu şöyle özetlemektedir: “Şu an yaşadığımız kuraklık ve su seviyesinin azalması, kuşların özellikle beslenme ve üreme alanlarını olumsuz etkiliyor. Flamingolar gibi su kuşlarının sayısında ciddi bir azalma söz konusu. Gelecek aylarda, su kaynaklarının daha da kuruyacağı öngörülüyor ve bu durumda flamingo popülasyonunun daha da küçüleceği tahmin ediliyor. Tatlı su kaynaklarının mevcut seviyeleri, kuşların beslenme ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kalmaya başlamıştır.” Özellikle, göl alanlarına ulaşan tatlı suyun azalması ve besinlerin yetersizliği, flamingoların göç yollarını ve yaşam alanlarını sınırlamaktadır. Bu durum, kuşların hayatta kalma şansını azaltmakta ve göç eden kuşların başka bölgelere yönelmesine neden olmaktadır.
Su Çekilmelerinin Kuş Türlerine Kısa Vadeli ve Uzun Vadeli Etkileri
Durmuş, suyun azalmasının kuş türleri üzerinde farklı etkiler doğurduğunu belirtmektedir: “Kıyı ve bataklık alanlarında beslenen bazı kuşlar için su çekilmesi, kısa vadede yeni beslenme alanları oluşturarak avantaj sağlayabilir. Ancak, bu alanlar üreme ve yavrulama alanı olarak kullanılmaya devam ettiği için, su seviyesinin düşmesi üreme süreçlerini olumsuz etkiliyor. Genel anlamda iklim değişikliğinin, uzun vadede ekosistemde büyük zararlar verdiği açıktır. Bazı kuş türleri ise, su seviyesinin azalmasıyla birlikte farklı alanlara göç ederek avantaj sağlayabilir; fakat bu durum, bölgedeki biyolojik çeşitliliği tehdit etmektedir.”
İklim Değişikliği ve Biyolojik Çeşitlilik Üzerindeki Sonuçlar
Prof. Dr. Durmuş, iklim değişikliğinin bölgedeki ekosistemler üzerindeki etkisini şu sözlerle açıklamaktadır: “Küresel ısınma ve iklim değişikliği, bölgedeki bazı kuş türlerinin yaşam alanlarını terk etmesine neden olmaktadır. Bu boşalan alanlara ise istilacı türler yerleşerek, yerli türler üzerinde baskı kurmaktadır. Bu durum, biyolojik çeşitlilik açısından istenmeyen sonuçlar doğurmakta ve ekosistemlerin dengesini bozabilmektedir.” Özellikle, baskın hale gelen türlerin, diğer türlerin yaşam alanlarını ve üreme alanlarını engellediği gözlemlenmektedir. Bu da, bölgedeki ekolojik dengelerin bozulmasına ve biyolojik zenginliğin azalmasına yol açmaktadır.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Sağlık Kaynak: Haberler.com