Uzun Yıllar Kasaplık Yapan Ali Eriş’in Hayat Hikayesi ve Güncel Durumu
Uzun yıllar kasaplık yapan Ali Eriş’in hayat hikayesi, deneyimleri ve güncel durumu hakkında detaylı bilgi. Kendine özgü yaşam öyküsüyle tanıyın.
Uzun Yıllar Kasaplık Mesleğiyle Geçinen Ali Eriş’in Zorlu Mücadelesi
53 yaşındaki Ali Eriş, yıllarca kasaplık yapmış, ardından sağlık sorunları nedeniyle mesleğine veda etmek zorunda kalmış bir vatandaş. Akciğer rahatsızlığı nedeniyle yaklaşık 9 yıl önce işi bırakmak zorunda kalan Eriş, hayatını sürdürebilmek için farklı yollar deniyor. Günümüzde ise ayakkabı boyacılığı yaparak geçimini sağlamaya çalışıyor.
Geçtiğimiz günlerde, küçük motosikletine eşyalarını ve civcivlerini yerleştirerek Aydın’dan Eskişehir’e doğru yola çıkan Eriş’in hikayesi, dikkat çekici ve umut dolu bir yaşam mücadelesinin örneği olmaya devam ediyor.
KALACAK YERİ OLMADIĞI İÇİN SOKAKLARDA YAŞIYOR
Yolculuk sırasında sık sık yolda kalan ve zor günler geçiren Ali Eriş, yaklaşık 20 gün süren zorlu bir yolculuğun ardından Eskişehir’e ulaştı. Ancak, kalacak bir yeri olmadığından dolayı sokaklarda yatıp kalkmak zorunda kalıyor. Gün boyunca eşyalarını toparlayıp, civcivleriyle birlikte kent merkezinde dolaşan Eriş’in hayatı, görenlerin dikkatini çekiyor.
”DAMLARDA VE BESİHANELERDE BÜYÜDÜM”
Ali Eriş, kendisini tanıtırken ailesinin yaşadığı yerleri ve geçmişini anlattı: “Aşağı yukarı 1 hafta Afyonkarahisar’da kaldım. Oradan güzel şehre, Eskişehir’e geldik. Buraya 50 CC’lik motosikletle ulaştım. Yatak, yorgan, çadır ve hayvanlarım ile birlikte seyahat ettik. 20 günden beri yollardayız. Yaz aylarında buraya ziyaret amaçlı geliyorum.”
Gelecek planlarından bahsederken, ailesinin ve geçim kaynaklarının geçmişteki durumundan söz etti: “Denizli’de ayakkabı boyacılığı yapıyordum ama asıl mesleğim kasaptı ve yıllarca hayvan kesmedim. Hayvanlara karşı büyük saygım var ve onları kıyamam. O yüzden hep et sıyırdım. Damlarda ve besihanelerde büyüdüm. Çocuklara hayvan sevgisini aşılamak istiyorum, onların hayvanlara karşı sevgiyle yaklaşmasını sağlamak en büyük arzum.”
”EN GÜZEL ŞEY HAYVAN SEVGİSİYLE ÇOCUKLARI SEVİNDİRMEK”
Gelecekteki hayallerini anlatan Eriş, “Kuzu, keçi, ördek veya tavşan fark etmez. Burada, örneğin tekin ördekleri, civcivleri ve makine civcivleri var. Yakında Afyonkarahisar’dan tavşanlar gelecek. Amacım, kendi hayvanlarım için bir çiftlik kurmak ve çocuklara hayvan sevgisini aşılayacak güzel bir ortam hazırlamak. Hayvanları bölümlere ayırarak, ‘Ali Babanın Çiftliği’ni oluşturmak istiyorum. Orada, çocuklar müzik eşliğinde hayvanları sevip seveceği, onlarla vakit geçireceği bir yer hayal ediyorum. Çünkü bana göre, en güzel şey, hayvan sevgisiyle çocukları mutlu etmek ve onları sevindirmek.”
”ONLAR BENİM HAYAT ARKADAŞIM GİBİ OLDU”
Hayvanlara olan bağlılığını anlatırken, satma düşüncesinin olmadığını belirtiyor: “Satılık değiller, satmıyoruz. Satıcılar var, onları oraya yönlendiriyoruz. Bu hayvanlar, okşamalık ve sevgiyle yaklaşılan canlılar. Onları satarsam, tekrar yeni hayvanlar almak zorunda kalırım. Ayrıca, bu hayvanlar bana alıştı, kaçmazlar. Beraber uyur, yemler ve su içeriz. Porsuklar gibi suya sokar, yem veririm. Onlar benim hayat arkadaşlarım gibi oldular. Çok seviyorum onları, hayvan sevgisi biraz fazla diyebilirim. İnsanları da seviyorum ama hayvan sevgisi bana göre daha ön planda.”
Tarihi Ürünlerle Karnını Doyuruyor ve Güncel Yaşam Mücadelesi
Ali Eriş, yaklaşık 25 yıldır evsiz olarak hayatını sürdürüyor. Şeker ve hipertansiyon hastası olan Eriş, son zamanlarda Ömür Camii yakınlarındaki çadırında yaşamını idame ettiriyor. Marketlerin çöpe attığı tarihi geçmiş ürünleri toplayıp, bunlarla karnını doyurmaya çalışıyor. Zorlu yaşam koşulları ve sağlık sorunlarıyla mücadele eden Eriş, bu durumların üstesinden gelmeye kararlı.
”GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ BU ÇADIR EVİMİZ”
Çadırda yaşadığı yaşam koşullarını anlatan Eriş, “Evimiz yok, gördüğünüz gibi bu çadır bizim evimiz. İnşallah bir gün kendi evimize kavuşuruz. Zor bir hayat yaşıyoruz. Marketler, tarihi geçen ürünleri çöpe atıyorlar, biz de sağlam olanlarını alıp yiyoruz. Hayvanlarımızı da bu şekilde besliyoruz.”
Hayata olan bağlılığını ve memleket sevgisini dile getiren Eriş, “Ben bu şehri seviyorum, beğeniyorum. Her yıl olduğu gibi rahatsızlıklarım nedeniyle buraya geldim. Şeker ve tansiyon hastasıyım. Burada kendimi daha iyi hissediyorum. Eskişehir, serin ve güzel bir şehir. Yıllarca Aydın’da yaşadım. Mirase kalan evi sattık, ailem ve kardeşlerim hissesini aldı.”
”KİMSEYE KENDİMİ ACINDIRMAK İSTEMİYORUM”
Sağlık sorunlarını ve yaşam mücadelesini anlatan Eriş, “Hanımdan ayrıldıktan sonra yaklaşık 2000 yılından beri sokaklardayım. Vücut zaman zaman ateş yapıyor, bu da zor oluyor. Şeker ve hipertansiyon hastasıyım, tedavi olamıyorum. Kimseye kendimi acındırmak istemiyorum ama durumum bu. İnsanlar biraz daha duyarlı olmalı. Bu hayatta herkesin başına gelebilir. Çok zor zamanlar geçiriyorum. Mayasız yoğurt tutmuyor derler, ben de tutturamadım. Direniyorum ama zorlanıyorum, olmuyor.”