Uluslararası Aile Sempozyumu ve Güncel Aile Konuları
Uluslararası Aile Sempozyumu ve Güncel Aile Konuları hakkında en güncel bilgiler, tartışmalar ve çözümlerle aile hayatını güçlendirmeye yönelik önemli içerikler.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile İstanbul Aile Vakfı’nın Ortak Çabalarıyla Düzenlenen “21. Yüzyılda Aile Olmak” Temalı Uluslararası Sempozyum Devam Ediyor
İstanbul’un Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda gerçekleştirilen ve Anadolu Ajansı’nın küresel iletişim ortağı olduğu “3. Uluslararası Aile Sempozyumu”, çeşitli oturumlar ve seminerlerle aile kavramını farklı boyutlarıyla ele almaya devam ediyor. Bu etkinlik, aile kurumunun günümüzdeki dinamiklerini ve değişen yapısını derinlemesine inceleme fırsatı sunuyor.
“Göç ve Aile” Oturumunda Almanya’daki Türk Aileleri Üzerine Çalışmalar Tartışıldı
Otummda, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Zehra Işık, başkanlığını yaptığı panelde, Almanya’daki Türk diasporası özelinde yürüttüğü araştırmalarını paylaştı. Işık, dördüncü kuşağın aile yapısındaki karakteristik farklılıklarına dikkat çekerek, konuyla ilgili şu önemli gözlemlerini dile getirdi:
- Çocukların ana dilleri Türkçe yerine Almanca olmaya başlamış durumda, bu da dil ve kültür bağlarını zayıflatıyor.
- Kadınların toplum içindeki rollerinde değişiklikler gözlemleniyor; geleneksel değerlerin aktarımında azalma yaşanıyor.
- Aile yapısında doğum oranlarında düşüş, yalnız yaşama oranlarında artış ve boşanma oranlarında yükselmeler kaydediliyor.
Kültürel Çokkültürlülük ve Genç Kuşakların Davranışları
Işık, özellikle genç kuşaklar arasındaki farklılıkları şu şekilde özetledi: Dördüncü kuşak gençler, çok kültürlü yapıya uyum sağlarken, Türk dizileri ve geleneksel medya yerine Alman televizyonlarını tercih ediyorlar. Ayrıca, ikinci ve üçüncü kuşaklar geleneksel Türk değerlerini koruma eğilimindeyken, dördüncü kuşak daha çok Alman toplumuna entegre olmuş ve sosyalleşmiş durumda. Bu kuşak, toplumsal cinsiyet ve yaşam tarzı konularında daha toleranslı bir tutum sergiliyor; “Kendi yaşam biçimime karışma hakkım yok” şeklinde görüşler ifade ediyorlar.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu ve Aile Bağlarının Önemi
“Aile Psikolojisi” oturumunda, Uzman Klinik Psikolog Zeynep Türkkan, dissosiyatif kimlik bozukluğunun aile dinamikleriyle ilişkisini detaylandırdı. Türkkan, bu bozukluğun sadece kimlik sorunuyla sınırlı kalmadığını; kişinin bilinç, zaman ve mekan algısında ciddi karışıklıklara yol açabildiğini belirtti. Ayrıca, travmanın etkilerini hafifletmede ve iyileşme sürecinde ailenin korunma ve sevgi ortamının kritik öneme sahip olduğunu vurguladı:
“Aile, koruyucu ve destekleyici bir ortam sağlayarak, travmanın etkilerini azaltmada en önemli unsurdur.”
Bu etkinlikler, aile kurumunun modern toplumdaki yerine ve karşılaştığı zorluklara ışık tutarken, aile içi iletişimi güçlendirmeye ve kültürel çeşitlilik içinde birlik ve beraberliği teşvik etmeye devam ediyor.