Ulusal İstihbarat Akademisi ve Bölgesel Barış İçin Stratejik Vizyon

Güçlü bir güvenlik ekosisteminin oluşması için Türkiye’nin istihbarat ve akademi alanındaki atılımları, Milli İstihbarat Akademisi’nin (MİA) kurulumuyla yeni bir döneme işaret ediyor. Akademinin kısa sürede akademik camiada kendine has bir yer edinmesi, raporlar ve çalıştaylarla istihbarat disiplininin şekillenmesinde kilit rol oynuyor. İleride tarih yazıldığında, bugün yürütülen çalışmalar ve bu yeni disiplinin Türkiye’deki konumlanması önemli kilometre taşları olarak anılacak.

Küresel güvenlik açısından, soğuk savaş sonrası değişen dengeler Batı merkezli paradigmanın da sorgulanmasına yol açıyor. Bu bağlamda Ateşkesin uygulanması gerekliliği, Gazze’yle başlayan ve halkı etkileyen süreçte hem insanlık hem de bölgesel istikrar açısından kritik bir dönemeç olarak öne çıkıyor. Kalın, bu sürecin ihlallerin ve sabotajların da olabileceği kırılgan bir noktada ilerlediğini belirtiyor; ancak artık bir ateşkesin varlığı, barış için atılacak adımların önünü açıyor.

Gazze’deki gelişmelerin yalnızca bölgesel değil, küresel barış için de bir referans noktası olduğuna değinen Kalın, Filistin Devleti’nin kurulması ve iki devletli çözümün hayata geçmesi halinde gerçek bir ilerlemenin mümkün olacağını ifade ediyor. Bu perspektifte güven, niyet ve iradenin üç temel unsur olarak öne çıktığını vurguluyor ve güvence mekanizmalarının ateşkesin ana direkleri olduğunu sözlerine ekliyor.

Türkiye’nin dış politika yaklaşımında, çatışmaların çözümünü sadece taraflar arası diyalogla sınırlı tutmayan geniş bir uzlaşı vizyonu olduğunu belirten Kalın, Rusya-Ukrayna savaşı ve Suriye konularında da diyalog ve uluslararası iş birliğini ön planda tutan bir politika izlediklerini ifade ediyor. Özellikle Suriye meselesinde, toprak bütünlüğü, siyasi birlik ve ekonomik yeniden inşa hedeflerinin ortak çaba gerektirdiğine dikkat çekiyor. Birlikte hareket etmenin imkanları içinde, herkesten yardım ve destek bekleyen bir yaklaşımın gerekliliğine vurgu yapıyor.

Terörle mücadelede ise Türkiye’nin Somali’den Afrika’nın diğer bölgelerine kadar genişleyen bir etki alanı kurduğunu anlatan Kalın, savunma sanayinde SİHA’lar başta olmak üzere teknolojik kapasitenin artmasıyla güvenlik ve barış için daha köklü adımlar atılabileceğini belirtiyor. Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda Terörsüz Türkiye vizyonunun, hem iç güvenliği güçlendirmesi hem de bölgeyi kapsayan istikrar zincirini pekiştirmesi için kritik olduğuna vurgu yapıyor.