DOLAR 32,3374
EURO 34,8108
ALTIN 2.390,60
BIST 10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 16°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
16°C
Hafif Yağmurlu
Cts 18°C
Paz 20°C
Pts 21°C
Sal 24°C

Türkiye’nin en güzel köyleri! Gidince geri dönmek istemeyeceksiniz…

15.02.2018
A+
A-
1 / 32

Türkiye’de yaşadığımız halde birçoğumuz gezmek için köylere gitmekten uzağız. Oysa Türkiye’de gidilip görülmesi gereken birçok köy bulunuyor. Hatta bazıları yabancı turistlerin göz bebeği haline gelmiş durumda. Eğer şehirleri gezmekten yorulduysanız ve hem kafa dinleyip hem de dolaşmak istiyorsanız bu hafta sonu bir köy gezisine ne dersiniz? İşte gidince dönmek istemeyeceğin köyler…

Fotoğraflar: Alamy, Mopio, Pinterest, dijitalseyahatname, Wikimedia Commons

2 / 32

Mimar Sinan’ın memleketi: Ağırnas / Kayseri
Kayseri’nin Melikgazi ilçesine bağlı olan Ağırnas 3 bin 500 nüfuslu küçük bir ilçe olmasına rağmen, gerek Mimar Sinan’ın doğduğu yapıya ev sahipliği yapıyor olması, gerekse kasabada bulunan tarihi ve kültürel yapı dolayısıyla Kayseri’nin önemli merkezlerinden biri durumunda.

3 / 32

Dehlizleri, mağaraları ve yeraltı şehir kalıntılarıyla tarihi hakkında birçok bilgi veren Ağırnas köyünün geçmişi 3 bin yıl öncesine kadar uzanıyor. Yüzde 95’lik nüfusun Rumlara ait olduğu Ağırnas köyünün en önemli turizm kaynağı ise kasaba girişinde Aşağı Pınar mevkiinde bulunan Ağırnas Yeraltı Şehri…

4 / 32

Son yıllarda büyük bir titizlikle temizlenerek turizme açılan yer altı şehri, Ağırnasa gelen yerli ve yabancı ziyaretçilerinin büyük ilgisini çekiyor…

5 / 32

Büyüleyici güzellik: Çıralı / Antalya
Antalya’ya yaklaşık bir saat uzaklıkta olan Çıralı,  yeşillikler içinde bulunan doğası ve harika denizi ile görenleri etkileyen bir yer… Gidenlerin doğa, deniz ve huzur üçlüsünü bulduk dediği Çıralı aynı zamanda eşsiz sahili ile de büyülüyor.

6 / 32

Caretta Caretta kaplumbağalarının yumurtalarını bıraktığı sahilde yaz aylarında kafesle koruma altına alınmış birçok yuva görmek mümkün. Ayrıca Kaplumbağaların yolunu bulabilmeleri için plajda gece ışıklandırma yapılması yasak ve deniz kıyısına şezlong konulmuyor. 

7 / 32

Phaselis , Tahtalı dağı zirvesi , Ulupınar ve Olimpos gibi birçok gezilecek yere sahip olan Çıralı kesinlikle gezilip görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor.

8 / 32

Bir tutam huzur: Yanıklar Köyü / Fethiye
Fethiye’ye 15 km uzaklıkta bulunan Yanıklar köyü, dünyada sadece Muğla bölgesine özgü olan Anadolu sığla ağaçları, coşkun dereleri, narenciye bahçeleri, birçok kuşun konaklama alanı olan Karaot Akgöl ve çevresi ile doğal bir cennet.

9 / 32

Dalaman Havalimanına 45 km uzaklıkta olan Yanıklar Köyü, Göcek-Fethiye arasında yer alıyor. Bir yanda Akdeniz ve plajları, diğer yanda verimli narenciye bahçeleri ve yemyeşil dağları ile müthiş bir görüntü sunan Yanıklar köyü adeta bir tablo gibi.

10 / 32

Ekoturizm için pilot bölgelerden biri olan Yanıklar hızlı gece hayatını sevenlerin aksine sakinliği ve tarımsal hayatı tercih edenlerin gideceği bir yer…

11 / 32

Kültürlerin birleşme noktası: Uçhisar / Nevşehir
Uçhisar, ülkemizin önemli yerlerinden birisi… Ayrıca Uçhisar kalesi ve kayadan oyma otelleri ile Kapadokya coğrafyasının en önemli turizm merkezlerinden birisini de oluşturuyor. Nevşehir’den 7 kilometre uzaklıktaki bu köyün belki de en ilgi çeken yanı taşların içine oyulan evler… Nevşehir zaman içinde pek çok beylik ve imparatorluk tarafından yönetildi.

12 / 32

Bu nedenle Uçhisar, Perslerin Kral Yolu ve Selçukluların ticaret rotası İpek Yolu üzerine kurulu olduğu için pek çok kültürel birikimi de barındırıyor. Öyle ki, turistler hâlâ buraya gelip eski eserleri ya da işaretleri aramak için tırmanışlar yapıyor.

13 / 32

Uçhisar’da 1950’li yıllarda taşlara oyulmuş evlerinde oturan son aileler de buradan göç ettiler. Çünkü bölgede erozyon tehlikesi bir hayli fazla… Bölgede turistlerin en çok gezdiği yerlerden birisi Uçhisar Kalesi… Kale aslında birbirine yakın iki dev peribacasından oluşuyor. Burayı bir hafta sonu mutlaka listenize eklemelisiniz.

14 / 32

Peynir Boğatepe köyünde yenir / Kars
Kars’tan 50 kilometre uzaklıkta, bir saat mesafede dağlarla çevrili 2300 metre yükseklikte çok güzel bir yaylada yer alıyor Boğatepe Köyü… Köy 1800’lü yıllarda kurulmuş. Çoğunlukla Malakan ailelerden oluşan altı köyün yaylasıymış. Bölgede tarım ve hayvancılık ile uğraşan Malakanlar, Kars ve çevresine peynir ve çeşitlerini kazandırmışlar. Bu nedenle ‘peynir’ deyince akla Boğatepe Köyü gelir.

15 / 32

1900’lerin başında Rus işgalinde bulunan bölgede Malakanlar, Boğatepe Köyü’nün bulunduğu yaylada, ‘zavot’ adında kooperatif türü ufak mandıra fabrikalar kurmuşlar, ardından işletmenin civarında evler kurulmuş ve burası köy halini almış.

16 / 32

Peynir ise şöyle doğmuş köyde: 1910’da İsviçreli bir peynir üreticisi olan David Moser Boğatepe Köyü’ne geliyor ve geniş otlakları olan bu yöreye adeta âşık oluyor. Köyde kurduğu bir zavotta, tam yağlı inek sütünden gruyere stili peynirin yapımını başlatıyor. Yerel halka ismi gravyer olarak geçen Kars gravyeri zamanla meşhur oluyor. Boğatepe Köyü’nde eski zavot binasının içi bugün Zavot Eko Müzesi olarak hizmet yapıyor.

17 / 32

Bu müze bir peynir müzesi… Geleneksel ev yapımı peynirin yapılma aşamalarını ve peynirin yapımında kullanılan 100 yıllık krema çırpıcısı, yayık fıçısı ve el yapımı ahşap kaşar sepeti gibi aletler sergileniyor.

18 / 32

Adı gibi şirin: Şirince Köyü / İzmir
Şirince aslında adı gibi şirin bir köy… İzmir’in Selçuklu ilçesine bağlı… Şirince’nin tanınmasında en önemli rol oynayan olay belki de 2012’deki Maya Takvimi’nden doğan kıyamet senaryolarıdır. O zamanlar insanların kıyametten kaçmak için gittikleri Şirince, artık kafa dinlemek için gidilen bir yer oldu.

19 / 32

Şirince Köyü’nün eski adı ‘Kırkınca’ imiş ama bölgedeki Rumlar ‘Kirkince’, mübadele sonrası buraya yerleşen Türkler de ‘Çirkince’ demeye başlamışlar. Sonrasına ismin köyle uyuşmadığı düşünülmüş olacak ki, köyün adı ‘Şirince’ olarak değişmiş. Şirince Köyü’ne gelen turistlerin çoğu aslında şarap tutkunları…

20 / 32

Çünkü Şirince’de ön plana çıkan şey meşhur şarapları… Çeşitlilik gösteren şarap çeşitleriyle Şirince şarap tutkunlarını köye çekmeyi başarıyor. Şirince Köyü’nün merkezinde çeşit çeşit zeytinyağı ürünleri, el işleri, el yapımı sabunlar satılıyor. Köyün kuzeyindeki Hodri Meydan Kulesi’nden de köy manzarası izlenebiliyor. Köyde bir de Aziz John Baptist Kilisesi bulunuyor. Kilisenin alt kısmında küçük bir de şarap mahzeni bulunuyor. Mutlaka gezmelisiniz…

21 / 32

Sessizlik arayanlara: Gölyazı / Bursa
Gölyazı Köyü bir zamanlar Apollon Krallığı’nın başkentiydi. Daha sonra bölgede hakimiyet kuran Bizans, Osmanlı gibi imparatorlukların da izlerine hâlâ rastlanıyor. Mübadeleye kadar sakin bir Rum balıkçı köyü olan Gölyazı’nın o zamanki adı Apolyont… Gölyazı Köyü tamamen balıkçı köyü. Sokaklarda ağ ören insanlar görülebiliyor. Gölyazı, son zamanlarda hafta sonu sessizlik arayan insanların odak noktası halini aldı. Bunda en önemli etken köyün dizi ve filmlerde yer alması.

22 / 32

Gölyazı’na gelen çoğu turist balığa çıkabiliyorlar. Zaten sokakları da turistleri kendine çekiyor. Eski sokaklarda dolaşmak turistlerin yaptığı aktivitelerden. Bir diğer aktivite de Ulubat Gölü’nde sandalla dolaşmak. Ayrıca çok yaşlı olan Ağlayan Çınar da Gölyazı Köyü’nde bulunuyor.

23 / 32

Köye gösterilen ilgi ise oldukça fazla. Farklı insanları ve kültürü ile Vakıflı Köyü gezilmesi gereken köyler yerler arasında bulunuyor…

24 / 32

Adının Ağlayan Çınar olması ise yüzyıllar içinde yan yatan ağacın gövdesinin bir bölümünden zamanla doğal kaynak suyunun yüzeye çıktığı bir oluk oluşması. O oluktan akan su da ağacın altında minik bir havuz oluşturmuş.

25 / 32

Yazarların dirilttiği köy: Adatepe / Çanakkale
1980’li yıllarda İstanbullu bir grup yazar, Kazdağı gezileri sırasında, kaderine terk edilmiş Adatepe Köyü’nü keşfederler. Osmanlı zamanında zengin bir köy olan Adatepe, yazarlar onu bulduğunda yok olmak üzereymiş… Bu yazar topluluğu devletten hiçbir destek almadan, buradaki evleri satın alıp restore etmeye başlamışlar. 100’ü aşkın ev günümüzde restore edilmiş bir şekilde hem tarihe hem de sosyal hayata geri kazandırıldı. Fotoğraf: www.bizevdeyokuz.com

26 / 32

Köy restore edildikten sonra ilkokul binasını da valilikten kiralayıp bir düşünce merkezi olarak kullanıma açmışlar. Adı da Taş Mektep… Köy bir dönemler akademisyenlere ve sanatçılara ev sahipliği yapıyordu. Köy şuan sokaklarını yardımlaşma usulü temizliyor. Köyde mübadeleye kadar Rumlar ve Türkler iç içe yaşamışlar.

27 / 32

Öyle ki, Rum tarzı taş yapıların içinde Türk tarzı konaklar bile varmış. Ama mübadele ile Rumlar gidince yerlerine Midilli’den Türkler gelmiş. Nüfus 1950’lerde iyice seyrelmiş. Köyde taş sokaklar tam olarak açık hava müzesi. Rum ve Osmanlı tipi konakların bulunması sokaklara ayrı bir hava katıyor. Ayrıca yazarların kurduğu Taş Mektep’i de görebilirsiniz. Özetle İstanbul’un kirli havasından kurtulup biraz olsun kafa dinlemek istiyorsanız hafta sonunuza bu güzel köyü ekleyin hiç pişman olmayacaksınız…

28 / 32

Türkiye’nin tek Ermeni köyü: Vakıflı / Hatay
Vakıflı Köyü ‘Türkiye’nin tek Ermeni köyü’ olma özelliğini taşıyan bir yer. Hatay’a bağlı olan köy, Osmanlı İmparatorluğu öncesinden bugüne yüzlerce yıl Ermenileri ev sahipliği yapmış durumda.

29 / 32

Orada bir köy var uzakta: Apçağa / Erzincan
Apçağa, Ahmet Kutsi Tecer’in ‘Orda Bir Köy Var Uzakta’ şiirini yazmasına sebep olan köy… Yüksek dağların yamacında kurulan bu köy, Fırat Nehri’nin mendereslerinin en güzel manzarasına sahip. Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Apçağa köyü Doğu Anadolu’nun turist çeken yerleşim yerlerinden biri. Fotoğraf: www.sahicikten.com

30 / 32

Munzur Dağı’nın eteklerinde yer alan bu eşsiz köyün cazibe kaynağı ise koruma altına alınan 200-300 yıllık ahşap evleri.

31 / 32

Apçağa köyünde, Safranbolu ve Beypazarı evleri tarzında tarihi değer taşıyan ve koruma altına alınan dokuz ahşap ev bulunuyor.

32 / 32

300 yıllık ahşap evler, modern dünyada ayakta kalan kültür mirasımızın en önemli eserleri arasında yer alıyor. Tüm tarihi Kemaliye evlerinde olduğu gibi taş, ahşap ve kerpiçin bir arada kullanılmasıyla yapılan bu evler aslına uygun restore edildiği için gezenlerde nostaljik duygular uyandırıyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.