Türkiye’de Endometrium Kanseri: Obezite ve Yaş Faktörleriyle Artan Riskler ve Erken Tanının Önemi

Türkiye’de endometrium kanseri vakalarının sayısının her yıl arttığına dikkat çeken uzmanlar, özellikle 55–65 yaş aralığının risk altında olduğunu belirtiyor. Obezite, geç menopoz, erken adet görme ve metabolik hastalıklar gibi etkenler bu riski artırıyor. Ayrıca menopoz sonrası dönemde ortaya çıkan anormal kanamaların, erken tanı için önemli bir belirteç olduğu vurgulanıyor.

Rahim iç tabakasını oluşturan hücrelerden kaynaklanan bu kanser türü, jinekolojik kanserler içinde yaygın görülenlerden biri olarak kabul ediliyor. Türkiye verilerine göre her 100 bin kadına düşen yaklaşık 14 vaka bulunuyor ve yıllık olarak yaklaşık 8 bin yeni teşhis konuluyor. Obezite ve yaşam süresinin uzamasıyla birlikte kanserin görülme sıklığında artış gözlemleniyor. Ancak obezite ve metabolik hastalıklar, genç yaşlarda da risk oluşturabiliyor.

İsterseniz virüslü veya bulaşıcı bir durum değildir; rahim ağzı kanserinin ise farklı bir kategori olduğunu not etmek önemli. Bu hastalığın erken evrede saptanması ya da implantların baskı altında kalması, tedavi başarısını artırıyor. Ayrıca Lynch sendromu gibi genetik faktörler de erken yaşlarda görülebilecek vakaları tetikleyebiliyor ve bu durumda yıllık ultrasonografi ile gerekli kontrollerin yapılması öneriliyor.

Erken tarama programı olmaması nedeniyle endometrium kanserinde rutin bir tarama yok; bu nedenle anormal kanama görüldüğünde gecikmeden sağlık profesyoneline başvurmak hayati önem taşıyor. Bazı riskli kadınlarda ise yıllık ultrasonografik kontroller, gerekmesi halinde rahim içinden biyopsi alınması yoluyla takiple ilerlenebilir.

Erken evrelerde cerrahi, en iyi sonuçları verir. Hastalığın erken tanı konulduğunda çoğunlukla rahimle sınırlı kalması nedeniyle cerrahi tedavi etkili oluyor. Bazı durumlarda ise cerrahi sonrası radyasyon veya ilaç tedavisi gerekebiliyor. Yaş, tümör tipi ve yayılım gibi faktörler tedavi planını belirleyen ana etkenler arasında yer alıyor.

Genç hastalarda ise koruyucu yaklaşımlar söz konusu olabiliyor. Rahmi koruma amacıyla tümör endometriyuma sınırlıysa progesteron türevi tedavileri uygulanabilir; tedavinin başarılı olması halinde gebelik planı yeniden gündeme gelebilir ve sonrasında gerekli tedavi uygulanır.

Sonuç olarak, endometrium kanseri için erken tanı büyük önem taşıyor. Kadınlar aşırı ve düzensiz kanama gibi belirtileri fark ettiklerinde sağlık kurumlarına başvurarak gerekli değerlendirmeyi yaptırmalı. Erken teşhis, hastalığın seyri açısından hayat kurtarıcı olabiliyor.