DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Türkiye Ekonomisinin Güncel Durumu ve Gelecek Öngörüleri

Türkiye ekonomisinin güncel durumu ve gelecek öngörüleri hakkında detaylı analizler ve bilgiler. Ekonomik gelişmeleri yakından takip edin.

10.07.2025
A+
A-

Görünürde Sistem Aynı, Ama Gerçekler Çok Farklı

Henüz resmi faturayı Bakan Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’a yüklemek için erken olsa da, mevcut sistemin devam ettiği sürece her ay satış rekorları kırmaya, kasa yine tam takır kuru bakır olmaya devam ediyor. Bu durum, en basit bir bakkal hesabı gibi; kazandığından fazlasını harcarsan borçlanırsın, borçların artarsa finansal açıdan zor duruma düşersin. Peki, bu gidişatı değiştirmenin yolu nedir? Elbette ithalatı pahalı hale getirerek dış dengeyi yeniden kurmak… Ne kadar basit değil mi? Üstelik bu strateji, döviz kurlarını yükselttiği kadar iç piyasada da maliyetleri artırır, enflasyonu tetikler ve ekonomiyi zor bir duruma sokar.

Geçen yıl Temmuz ayında dolar, Türk Lirası karşısında yaklaşık 17 lira seviyesinde işlem görüyordu. Buna rağmen, dış ticaret açığımız 10.7 milyar dolar seviyesindeydi. Bir yıl sonra, yine aynı ayda, dolar kuru 27 liraya yükselmiş durumda ve dış ticaret açığımız 12.4 milyar dolar olarak açıklandı. Yani, dolar yaklaşık 10 lira artarken ithalat maliyetleri yükseldi, ama dış açık genişlemeye devam etti. Yedi aylık toplamda ise dış ticaret açığı 73,6 milyar dolar seviyesine ulaştı. Bu durumda, ilk yedi ayda 73 milyar dolar fazladan para ödemişiz, yani bir anlamda eksideyiz. Şirketler açısından bakıldığında, bu durum zaten iflasın eşiğinde olan firmalar için geçerli olmalıydı. Bu ise ülke ekonomisinin ne kadar kırılgan ve risk altında olduğunu gösteriyor.

Bu süreçte rezervlerimiz hızla eriyor, adeta milyarlarca dolar eriyip gidiyor. İnsanlık hali… Bir dondurmayı dışarıda bırakırsanız, erir. Peki, milyarlarca doların erimesinden bahsederken, acaba bir gariplik yok mu sizce de? Döviz artıyor, borçlar büyüyor! İşte mesele tam da burada gizli. Bu kadar kolay mıymış? Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı, “Tüm zamanların en yüksek ihracat ayını geride bıraktık” diyerek, bir yandan rekor kırdıklarını iddia ediyor. Hazır rekorlar kırılmışken, zirveden ayrılmak daha anlamlı değil mi? Belki de bundan sonra bu seviyeleri korumak veya aşmak yerine, mevcut seviyeleri sürdürülebilir kılmak daha akılcı olacaktır. Ama ne yazık ki, mevcut sistemle bu pek mümkün görünmüyor.

İktidarın ekonomi modeli, lirayı zayıf tutup, ihracat artışını teşvik ederek cari fazla yaratmak üzerine kuruluydu. Ama sistem değişmedikçe, kişiler değişiyor olsa da, aynı hatalar devam ediyor. Türkiye’nin büyüme stratejisi ya üretimle ya da harcamayla olacak. Kaynaklar ise, yıllardır harcamalar artırılarak büyüme sağlanıyor, ki bu da iç ve dış borçları katladı. Kamu borcu ise korkutucu seviyelere ulaştı; bakmak için “18+” ibaresi eklenmeli. 2018 yılında başkanlık sistemine geçerken toplam borç 876 milyar lira iken, sadece Haziran ayında döviz kurlarındaki artış nedeniyle bu rakama 882 milyar lira eklenmiş durumda. Bu, borcun büyük ölçüde döviz cinsinden olması nedeniyle, kur artışlarıyla borcun da arttığını gösteriyor. Borç toplamı ise Haziran sonunda yaklaşık 5.6 trilyon lira seviyesinde. Temmuz ayındaki yeni borçlanmalarla birlikte, tablo oldukça can yakıcı hale geliyor.

İsimlerin değişmesi, sorunu çözmeye yetmez. Karşımıza deve çıksa ve neden eğri diye sorsak, bize muhtemelen “Kendine bak fakir” şeklinde bir cevap verirler. Özür dilemek ve gerçekleri kabul etmek en doğrusu olacaktır. Merkez Bankası’nın enflasyon tahminleri ise, yıl sonunda yüzde 58’e kadar yükselebileceği yönünde. İstatistik Kurumu’nun verileri bile doğruysa bu, ciddi bir başarı sayılmalı. Ama faizler yüzde 17.50 seviyesinde iken, enflasyonun bu kadar yüksek olması, şüpheleri artırıyor. Faiz artışlarını yüzde 20 veya 25 seviyelerinde tutabilirlerse, faiz silahının etkinliği azalır. Bu durumda, enflasyon ve dış ticaret açığıyla baş etmek neredeyse imkânsız hale gelir. Peki, bu ortamda ne zaman köklü değişim gerçekleşecek? Millet, paranın göz göre göre eridiği bir ortamda, çölde bahtsız bir bedevi rolünü oynamaya devam ediyor. Oynatmak istedikleri oyunlar, ülkenin geleceğine dair ciddi endişeleri artırıyor.

Türkiye ekonomisinin nereye gittiğini anlamak için, sadece şu hamleleri ve gelişmeleri analiz etmek yeterli. Laf kalabalığı ve boş söylemler ise, geriye kalan tek şey. Kısacası, ekonomi gerçekten ciddi bir sınavdan geçiyor ve alınacak kararlar, ülkenin kaderini belirleyecek önemde.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.