Teyzemin Kaybı Kan Bağışı Hikayemi Aydınlattı: Ankara’da Kan Bağıışında Rekorlar Kıran Kahraman
Teyzemin kaybı kan bağışıyla aydınlanan bu hikaye Ankara’da kan bağışında rekorlar kıran kahramanları anlatıyor; duygusal ve ilham verici bir yolculuk.
İlk kez 15 yaşında teyzemin lösemiyle mücadele ettiğini öğrendiğimde, hayatımın akışı değişti. Hollanda’da yaşayan teyzem Münise Erciyes’in hastalığıyla yüzleşirken, ona destek olmak amacıyla Türkiye’ye getiriliş sürecini yakından gördüm. Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde uzun tedavi süreci maalesef sonuçsuz kaldı; üç çocuğuna annelik yapan bu kadın, hayatını kaybetti. Yaşadığım bu acı, bana bir karar vermem gerektiğini gösterdi: 18 yaşını doldurduğumda kan bağışına başlayacaktım. Bugüne dek aralıksız süren bağışlarım, Ankara’da en çok bağış yapanlar arasına girmemi sağladı.
Tezeyimin kaybı benim için yalnızca bir yas değil, aynı zamanda bir sorumluluk doğurdu. O gün, başkalarının da bu acıyı yaşamaması için elimden geleni yapmam gerektiğini anladım. Kan bağışı alışkanlığım, özellikle bağış noktalarındaki ekiplerin sıcak ve nazik tutumuyla pekişti. Bağış süreci hijyenik ve güvenli olduğundan, benimle birlikte birçok kişinin de gönül rahatlığıyla bağış yapabildiğini görmek umut verici. Şunu biliyoruz ki, bağış yapan insanların çoğu, kendi yaşamlarına dair önemli bir şeyden fedakarlık yapıyor ve bu fedakarlık, başkalarının yüzlerinde tebessüm oluşturuyor.
Bağış yapmaya devam ederken, akrabaları, eşleri, dostları ve çocukları için kan arayanların sayısının az olmadığını fark ediyorum. Bu yüzden sorumluluğumuz daha da güçleniyor. Sıranın gelmesini beklemek yerine, başkalarına yardım etmek için adım atmak önemli. İnsanların yüzlerinde gülümseme gördükçe motive oluyor ve Kızılay çalışanlarının profesyonelliğini takdir ediyorum; onların güler yüzü ve önlemleri, bağış sürecini hem güvenli hem de rahat kılıyor. Her türlü çekinceye rağmen, gönüllü olarak kan bağışı yapmaya devam edeceğim.