Siva: Doğa ve Medeniyetin Buluştuğu Şifalı Vaha
Siva’nın doğa ve medeniyetin buluştuğu şifalı vahasını keşfedin. Eşsiz güzellikler ve huzur dolu anlar sizi bekliyor.
Mısır’ın başkenti Kahire’den yaklaşık 700 kilometre uzaklıkta, tarihi ve doğal güzellikleriyle dikkat çeken Siva kasabası, özellikle yaz aylarında geleneksel şifa ve sağlık turizmi açısından önemli bir merkez haline geliyor. Burada yaşayanlar, şehirlerini doğa ve medeniyetin iç içe geçtiği, şifalı bir vaha olarak görüyorlar. Her yıl 15 Haziran’dan 15 Eylül’e kadar süren ve “şifa sezonu” olarak adlandırılan bu dönemde, binlerce yerli ve yabancı ziyaretçi, Siva’nın doğal kaynaklarından ve geleneksel tedavi yöntemlerinden faydalanmak üzere bölgeye akın ediyor. Bu mevsimde, sıcaktan kaçıp rahatlama ve sağlık bulma amacıyla yapılan geziler, bölgenin doğal ve kültürel zenginliklerini keşfetmek için eşsiz fırsatlar sunuyor.
Siva’daki şifa aktiviteleri, bölgenin doğal kaynaklarını ve geleneksel halk tıbbını harmanlayan benzersiz bir deneyim sunuyor. Şifa sezonunun başlamasıyla birlikte, bölgedeki şifa dükkanlarının sahibi Tarık Halid Ebu Bekir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Her yıl 15 Haziran’da başlatıp 15 Eylül’e kadar devam ettiriyoruz. Bu dönemlerde, sıcak havaların da etkisiyle, doğal tedavi yöntemleri ve geleneksel uygulamalar daha etkili hale geliyor.” diyerek, bölgenin iklimi ve doğal koşullarının, geleneksel tedavi ve halk şifacılığı için idealken, bölge ekonomisine de büyük katkı sağladığını belirtti.
Ebu Bekir, şifa yolculuğunun birkaç gün sürdüğünü ve başlangıçta kükürtlü su kaynaklarına girilerek, ardından kum ve tuza gömülerek, burada insanların vücutlarına doğal yağlar sürüldüğünü ve sıcak içecekler ikram edildiğini aktardı. Bu uygulamaların, vücudun rahatlamasına ve özellikle kemik ağrıları, cilt hastalıkları gibi çeşitli rahatsızlıkların hafifletilmesine yardımcı olduğunu dile getirdi. Ayrıca, bölgedeki 11 farklı noktada kum ve tuz gömme, yüzeysel ve derinlemesine tedavi imkanlarının bulunduğunu ve bunun yaklaşık 123 dolar tutarında bir maliyetle gerçekleştirilebildiğine vurgu yaptı. Siva’nın hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler tarafından tercih edilmesinin sebeplerinden biri de, doğayla iç içe, rahatlatıcı ve şifalı ortamların bulunması olarak öne çıkıyor. Bu ziyaretlerde, safari turları ve antik arkeolojik alanlar da gezilebiliyor; özellikle gün batımı ve doğumunun seyredilmesi, ziyaretçilerin en çok beğendiği aktiviteler arasında yer alıyor.
Doğa, Alternatif Tıp ve Sakinlik Merkezi: Siva
Enformasyon verilerine göre, Siva, sahil kenti Marsa Matruh’un yaklaşık 300 kilometre güneybatısında konumlanmış. Burada, doğal şifa arayışında olanlar için ideal ortamlar bulunuyor. Siva’nın temiz havası, berrak gökyüzü ve sıcak iklimi, bölgeyi sadece bir sağlık merkezi değil, aynı zamanda bir doğa harikası haline getiriyor. Ayrıca, bölge halkı tarafından kutsal kabul edilen Dakrur Dağı, bölgenin en önemli doğal ve kültürel noktalarından biri. Her yıl Ekim ayında düzenlenen kutlamalarla anılan dağ, romatizma, eklem ağrıları ve halsizlik gibi rahatsızlıklar için geleneksel tedavilerin uygulandığı bir merkez. Burada, uzmanlar tarafından belirli saatlerde kum ve tuz gömme tedavileri gerçekleştiriliyor ve bölge, alternatif tıp turizminin önemli bir merkezi haline geliyor.
Bölgenin mineral açısından zengin kaynak suları ise, sedef hastalığı, romatizma ve diğer cilt hastalıklarının doğal tedavisinde kullanılıyor. En ünlü kaynaklar arasında Kleopatra, Kureşt, Dakrur, Tagzert, Fatnas, El-Hamam, Hamisa ve Ayn el-Arais yer alıyor. Bu kaynakların isimleri, bölgenin tarihsel ve kültürel dokusuna da ışık tutuyor. Kleopatra kaynağı, eski Mısır kraliçesi Kleopatra’nın güzellik ve sağlık sırlarından biri olarak anlatılırken, Fatnas kaynağı ise özellikle gün batımında, palmiye ağaçları ve çöl manzaralarıyla kartpostallık görüntüler sunuyor. Bu doğal kaynaklar, bölgeyi sadece tıbbi değil, aynı zamanda turistik açıdan da cazip hale getiriyor.
Siva’nın tarih ve doğa zenginliği, bölgeye gelen ziyaretçileri büyülemeye devam ediyor. Mısırlı arkeolog ve tarih uzmanı Mecdi Şakir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Siva Vahası, doğal güzellikleri ve büyük medeniyetlerin izlerini taşıyan nadir bir hazine. Burada, tarih ve doğa iç içe geçmiş durumda,” diyerek, bölgenin hem tarihsel hem de doğal açıdan büyük öneme sahip olduğunu vurguladı. Ayrıca, Siva’daki alternatif tıp turizminin köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirten Şakir, “Burası, modern turizmi canlandıran çeşitli kükürt kaynakları ve kum tepeleriyle, sağlık ve doğa tutkunları için vazgeçilmez bir merkez haline geldi. Ayrıca, bu alanda düzenlenen festivaller ve ritüeller, bölgeyi kültürel açıdan da zenginleştiriyor. Açık hava sineması olarak kullanılabilen bu vaha, çeşitli etkinliklere ve defilelere de ev sahipliği yapıyor,” ifadelerini kullandı.