Özlem Gürses’in Gözaltı Süreci ve Bahçeli’nin Destek Mesajları
Özlem Gürses’in gözaltı süreci ve Devlet Bahçeli’nin destek mesajları üzerine kapsamlı bir analiz. Bu olayların ardındaki politik dinamikleri ve toplumsal etkileri keşfedin.
Özlem Gürses’in Gözaltı Süreci ve Bahçeli’nin Destek Mesajı
Sosyal medya platformları üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) hakkında sarf ettiği sözler nedeniyle “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla hakkında resen başlatılan soruşturma çerçevesinde gözaltına alınan Özlem Gürses, daha sonra ev hapsi cezası aldı. Özlem Gürses’in, YouTube’daki “TV OZ” kanalında yaptığı bir yayında, “Gördüğünüz üzere IŞİD yapısı, yani TSK-SMO yapısı Kürtlerin olduğu bölgelerde küçük küçük kazanımlar elde etmiş.” ifadeleri dikkat çekmişti.
Bu süreçte Özlem Gürses’i ziyaret eden gazeteci Ertuğrul Özkök, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Gürses’i iki kez arayarak geçmiş olsun dileklerini ilettiğini kaleme aldı. Özkök’ün yazısının ilgili bölümü ise şöyle:
Destek Mesajları ve Moral Kaynağı
Özlem Gürses, bu olayın kendisi için bazı moral yükseltici yanları olduğunu belirtiyor. Türkiye’nin dört bir yanından gelen destek mesajları onu oldukça mutlu etmiş. “Aralarında beni çok şaşırtan insanlar vardı. MHP’den, AKP’den arayan insanların son derece sıcak ve moralimi düzelten dayanışma mesajları verdikleri oldu.” diyor.
Bahçeli’nin İki Kez Araması
Evine döndükten sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Özlem Gürses’i arayarak hem geçmiş olsun dedi hem de hatırını sordu. Özlem, “Tabi ki onun telefonu beni çok sevindirdi. Devlet Bey sadece benim için değil, bütün gazeteciler için güzel bir şey yaptı.” şeklinde ifade etti.
Bahçeli’nin araması bazıları için sürpriz olabilir, ancak Özkök, bu durumu şaşırtıcı bulmadığını belirtiyor. Çünkü Devlet Bahçeli’nin MHP Genel Başkanı olduğu günden bu yana, kendisini en yakından takip eden gazetecilerden biri olarak Özkök, bu durumu önemli buluyor.
Devlet Bahçeli’nin Samimiyeti
Çevresindeki birçok kişi Bahçeli’nin Öcalan girişiminde samimi olup olmadığını sorduğunu dile getiren Özkök, “Başlangıçta benim de kafamda bazı sorular vardı. Ancak TUSAŞ saldırısının ardından hiç provocasyona gelmeden aynı tavrını sürdürmesi, kafamdaki sorulardan birini eksiltti.” diyor.
Özkök, Bahçeli’nin daha sonraki adımlarını ve Selahattin Demirtaş’ın cevaplarıyla ilgili tavrını göz önünde bulundurarak, “Diyarbakır’ı kaybedersek Anadolu’yu kaybederiz” sözünün ilk defa güvenlikçi bir ifade olmaktan çıkıp, kucaklayıcı bir anlam kazandığını düşünüyor.