Muğla’nın Menteşe İlçesindeki 450 Yıllık Tarihi Su Değirmeni Günümüzde de İşlevini Sürdürüyor
Muğla Menteşe’deki 450 yıllık tarihi su değirmeni, geleneksel güzelliği ve işlevselliğiyle günümüzde de aktif olarak kullanılıyor. Tarih ve kültürün buluşma noktası.
Muğla’nın Menteşe İlçesine Bağlı Dokuzçam ve Çatak Sınırlarında Tarihi Bir Miras: 450 Yıllık Su Değirmeni
Muğla’nın Menteşe ilçesine bağlı, yaklaşık 450 yıllık geçmişiyle bölgenin önemli simgelerinden biri olan tarihi su değirmeni, günümüzde de aktif olarak kullanılmaya devam ediyor. Asırlardır bölge halkına buğday, mısır ve darı ununu sağlama görevini üstlenen bu değerli yapı, geleneksel üretim yöntemleriyle yaşamını sürdürüyor.
Değirmenin Günümüzdeki İşlevselliği ve Halkın İlgisi
Değirmen, Dokuzçam ve Çatak sınırları içindeki vatandaşların un ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor. Bölge sakinleri, burada hem unlarını öğütüyor hem de kültürel mirasın canlı tutulmasına katkıda bulunuyorlar. Mahalle Muhtarı Mehmet Bulut, konu hakkında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Şu anda Dokuzçam ve Çatak sınırları içerisinde kalan, yaklaşık 450 yıllık geçmişi olan su değirmeninin yanındayız. Değirmen hâlâ o günkü gibi çalışıyor. Çatak, Çamlıbel, Dokuzçam ve Şenyayla mahallelerindeki vatandaşlarımız buraya gelip unlarını öğütüyor. Bu değirmende buğday unu, mısır unu ve darı unu öğütülüyor. Vatandaşlarımız her türlü un ihtiyacını burada karşılayabiliyor.”
Değirmenin Sahibi ve İşletmecisi Gülhanım Yılmaz’ın Anıları
Değirmeni işleten Gülhanım Yılmaz ise, değirmenin tarihi ve önemi hakkında duygularını dile getirdi. Kendisi şu ifadeleri kullandı:
“Buranın geçmişi bizim için çok kıymetli. Babam 1968 yılında bu değirmeni satın aldı. Babam vefat ettikten sonra yaklaşık 10-14 yıldır biz işletiyoruz. Şu anda burası dün gibi çalışıyor, her zaman açık. Biz bakıyoruz, biz işletiyoruz. Gelen malzemeleri öğütüyoruz, isteyenlere unlarını veriyoruz, alıp götürüyorlar.”
Geleneksel Üretimin Günümüzdeki Yeri ve Önemi
Bu tarihi su değirmeni, sadece bir üretim merkezi değil, aynı zamanda bölgenin kültürel mirasının canlı bir parçası olarak görülüyor. Günümüzde modern teknolojilerin hızla geliştiği bu dönemde, geleneksel yöntemlerle un öğütmenin önemi ve değeri özellikle korunmaya çalışılıyor.
Değirmenin aktif kullanımı sayesinde, bölge halkı hem doğal ve sağlıklı unlara ulaşabiliyor hem de tarihi mirasın yaşatılmasına katkıda bulunuyor. Bu yapı, bölgenin köklü kültürel dokusunun ve geleneksel yaşam biçiminin önemli bir temsilcisi olmaya devam ediyor.