Kene Tehlikesine Karşı Bilinçli Önlemler ve Bilmeniz Gerekenler

Haber Merkezi

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte sıcak havalar, doğa aktivitelerini ve kırsal yaşamı teşvik ederken, aynı zamanda kene tehlikesini de yeniden gündeme getiriyor. Özellikle ormanlık alanlarda, çalılık bölgelerde ve hayvanlar tarafından yoğun olarak kullanılan alanlarda yaşayanlar ile doğa yürüyüşleri yapanlar için keneler ve bunların yol açtığı hastalıklar ciddi bir tehdit oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bu dönemde alınması gereken önlemler ve dikkat edilmesi gereken hususlar konusunda uyarılarını sürdürüyor.

Keneler Nedir ve Nerelerde Yaşarlar?

Keneler, küçük ve kan emici parazitlerdir. Genellikle otlaklar, ormanlar, çalılık alanlar ve hayvanların yoğun olarak bulunduğu bölgelerde yaşarlar. Türkiye’de özellikle Karadeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde sıklıkla rastlanır. Çimenlerin veya hayvanların üzerine tutunarak insanlara geçerler. Bu nedenle doğa ile iç içe olanlar ve hayvanlarla temas halinde olanlar risk altında bulunuyor.

Keneyi Fark Etmek ve Korunmak

Keneler genellikle ısırık sırasında ağrı hissettirmezler ve bu nedenle fark edilmesi zordur. En sık tutundukları bölgeler; koltuk altları, kulak arkası, kasık, diz arkası gibi yumuşak ve nemli alanlardır. Doğadan dönüşte vücut dikkatli bir şekilde gözden geçirilmeli ve özellikle açık renkli kıyafetler tercih edilerek kenelerin fark edilme olasılığı artırılmalıdır.

Keneye Maruz Kalandıysa Ne Yapılmalı?

Sağlık Bakanlığı, keneyi vücuda tutunduktan sonra çıplak elle dokunmamayı önerir. En doğrusu, cımbız veya ince uçlu bir araç kullanılarak, keneyi deriye yakın noktadan yavaşça ve dikkatlice çekmektir. Ancak, en güvenli ve doğru yöntem, en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak uzmanlar tarafından çıkarılmasını sağlamaktır. Isırık sonrası 10 gün boyunca ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, halsizlik gibi belirtiler görülürse acilen sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Kenelerin Neden Olduğu Hastalıklar

• Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA): Hyalomma türü keneler aracılığıyla bulaşır ve Nairovirüs adlı virüsün neden olduğu, ölümle sonuçlanabilen ciddi bir enfeksiyondur. Ani yüksek ateş, baş ve kas ağrısı, mide bulantısı ve bazı vakalarda iç kanama gibi belirtiler gösterir. 2024 yılında Sağlık Bakanlığı verilerine göre 180 KKKA vakası tespit edilmiş ve bunlardan 18’i hayatını kaybetmiştir. Henüz etkili bir aşısı bulunmamaktadır, erken teşhis ve destek tedavisi hayati önem taşır.
• Lyme Hastalığı: Borrelia burgdorferi bakterisinin neden olduğu bu enfeksiyon, genellikle ısırık bölgesinde “boğa gözü” şeklinde belirgin bir cilt döküntüsüyle başlar. Ateş, halsizlik, baş ağrısı ve eklem ağrıları gibi belirtilerle ilerler. Tedavi edilmezse sinir sistemi, kalp ve eklemlerde kalıcı hasarlara yol açabilir. Son yıllarda özellikle Giresun ve Artvin gibi ormanlık alanlarda Lyme vakalarında artış gözlemlenmektedir.
• Ehrlichiosis, Babesiosis ve Akdeniz Benekli Ateşi: Ehrlichiosis, ateş, baş ağrısı ve kas ağrılarıyla kendini gösterir. Babesiosis ise sıtma benzeri titreme, ateş ve kansızlıkla seyreden bir enfeksiyondur. Akdeniz benekli ateşi ise Rickettsia bakterisinin neden olduğu, ciltte döküntü ile karakterize bir hastalıktır. Tüm bu hastalıklar, erken teşhis ve uygun tedavi ile kontrol altına alınabilir. Bu nedenle, kene ısırığı sonrası oluşan belirtiler konusunda vakit kaybetmeden sağlık kuruluşlarına başvurmak önemlidir.

  Sonuç ve Öneriler

  Kene kaynaklı hastalıkların önlenmesinde en etkili yöntem, doğa aktivitelerinde dikkatli olmak ve kişisel korunma önlemlerini almaktır. Özellikle kıyafet seçiminde açık renkli giysiler tercih edilmeli, vücut düzenli olarak kontrol edilmeli ve şüpheli tutunmalar fark edildiğinde profesyonel yardım alınmalıdır. Unutmayın, erken müdahale ve bilinçli davranışlar, ciddi sağlık sorunlarının önüne geçer.