DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin Heyelan ve Deprem Araştırmaları

Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin heyelan ve deprem araştırmaları, doğal afetlerin etkilerini anlamak ve önlemek amacıyla önemli bulgular sunmaktadır.

10.04.2025
A+
A-

Karadeniz Teknik Üniversitesi Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi Çalışmaları

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi, depremlerin Doğu Karadeniz bölgesinde heyelan, taşkın ve kaya düşmesi gibi ikincil afetler üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla kapsamlı çalışmalar yürütmektedir. KTÜ Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi olan Prof. Dr. Hakan Ersoy, Anadolu Ajansı (AA) muhabirine yaptığı açıklamalarda, bu konudaki endişelerini dile getirdi.

Ersoy, Rize’nin Hemşin ilçesinde 15 Kasım 2024 tarihinde meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremin, kayıtlara geçmemiş olmasına rağmen mevcut olan fay hattında böyle bir olayın yaşanmasının kendilerini kaygılandırdığını belirtti. Depremlerin ardından yaşanabilecek ikincil afetlerin önemine vurgu yapan Ersoy, “Özellikle depremler sonrasında aklımıza gelen ilk şeylerden biri heyelanlar ve kaya düşmeleridir. Bu konularda bir artış olup olmadığını araştırıyoruz.” dedi.

Trabzon’da 5 Ocak ve 9 Ocak tarihlerinde meydana gelen 3.2 ve 3.4 büyüklüğündeki depremleri de hatırlatan Ersoy, bu tür depremlerin sürekli tekrarlanan yükler olduğunu ve insanların bu titreşimlerden etkilenebileceğini ifade etti. “Normal koşullarda, heyelanların ve kaya düşmelerinin başlıca nedenleri arasında yapay ve doğal titreşimler ile yağış yer alıyor. Son zamanlarda, özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bu olumsuz etkileri yaşamaya başladık.” dedi.

Ersoy, depremlerin kesinlikle heyelan ve kaya düşmesine neden olabileceğini, ancak Trabzon’daki küçük ölçekli depremlerin bu tür olaylara doğrudan etkisinin olup olmadığını araştırmaya başladıklarını ve nihai sonuca ulaşmak için çalıştıklarını belirtti.

Deprem Şiddetinin Zeminle İlişkisi

Prof. Dr. Ersoy, dolgu alanlarının depremin şiddetiyle olan ilişkisi hakkında da bilgi vererek, “Deprem şiddeti, zemin türüne göre değişiklik gösterir. Büyüklük sabit kalsa da, şiddet zemin türüne bağlı olarak farklılık arz eder. Zemin büyütmesi olarak adlandırılan bir kavram mevcuttur. Dolayısıyla, bir kaya ortamındaki titreşim ile dolgu ortamındaki titreşimi birbirinden çok farklı hissederiz.” şeklinde konuştu.

Doğu Karadeniz’in illerinde yerleşim alanlarının büyük bir kısmının sahil kodunda olduğunu belirten Ersoy, “Günümüzde, yerleşimlerin neredeyse yarısı alçak kodlara ve dolgu alanlarının üzerinde inşa edilmeye başlandı. Dolayısıyla, geçmişte yaşanmayacak olan bir titreşimin etkisini günümüzde yaşayabilir hale geldik.” dedi. Bu durumun, depremlerin dolgu alanlarını kaya kütlelerine göre daha fazla etkilediğini vurguladı.

Ersoy, olumsuz sonuçlar yaşamamak adına yapısal önlemlerin alınmasının son derece önemli olduğunu ifade etti.

İkincil Afetler ve Öneriler

Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir de son 125 yılda meydana gelen aletsel dönem depremlerini incelediklerinde Doğu Karadeniz Bölgesi’nin diğer bölgelere göre daha düşük bir deprem aktivitesine sahip olduğunu belirtti.

Son dönemde elde edilen jeolojik ve jeomorfolojik verilere de dikkat çeken Sözbilir, “Sinop ile Artvin arasındaki zon boyunca yapılan son çalışmalarda, Doğu Karadeniz sahillerine yakın kesimlerde kayma hızı düşük ancak potansiyel diri fay sınıfında değerlendirilebilecek fayların varlığına dair önemli bulgular elde edilmiştir.” şeklinde konuştu. Ayrıca, Samsun-Trabzon arasındaki deniz jeolojisi ve jeofiziği çalışmaları sonucunda denizaltında deprem üretme potansiyeline sahip diri fayların tespit edildiğini de ekledi.

Bu bağlamda, Türkiye’nin diri fay haritasının güncellenmesi ile Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki illerin de deprem tehlike seviyelerinin değişmesinin beklendiğini ifade etti.

Prof. Dr. Sözbilir, son aylarda Trabzon ve Rize’de meydana gelen depremler hakkında, “Bölgede meydana gelen 3-4 büyüklüğündeki küçük ölçekli depremler yıkıcı nitelikte olmasa da ikincil afetlere sebep olabilmektedir. Bu nedenle, bölgede ikincil afet alanlarının önceden belirlenmesi ve bu tür afetlerin önlenmesine yönelik çalışmalara hız verilmesi gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

Kaynak: AA / Meltem Yılmaz Karakurum – Teknoloji Karadeniz Teknik Üniversitesi Doğu Karadeniz Karadeniz Trabzon Deprem Kaynak: Haberler.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.