Kabilenin izini sürerken öyle şeyler yaşadı ki… İngiliz kâşifin zor anları!

Dünyanın en büyük ikinci adası Papua Yeni Gine’nin sık yağmur ormanları içinde birçok gizemli kabile hâlâ yaşamını sürdürüyor. Yaifolar Papua Yeni Gine’deki bu kabilelerden yalızca biri. Dış dünyayla hiç bağlantı kurmayan Yaifolar’ın gezegen üzerinde bu derece tecrit altında yaşan son kabilelerden biri olduğu düşünülüyor. İngiliz kâşif Benedict Allen Yaifolar’ın peşine düştü ve öyle şeyler yaşadı ki, inanamayacaksınız… İşte Yaifolar’ın yaşamlarından ilginç detaylar…

Fotoğraflar: Alamy, BBC, Gezimanya, fineartamerica, www.benedictallen.com, The independent

Güneybatı Asya’da, tam Ekvator üzerinde bulunan Papua Yeni Gine yağmur ormanlarıyla kaplı, devasa bir ada.

Medeniyetle birlikte doğanın, insanın ve şehirlerin son birkaç yüzyılda geçirdiği köklü değişiklikler adanın sık bitki örtüsünü delip geçememiş; bu coğrafyada yaşayan insanlar tarihte donup kalmış gibi.

Papua Yeni Gine üzerinde yüzlerce farklı topluluk ve kabilenin 800 civarı farklı dil konuştuğu tahmin ediliyor.

Bu yüzlerce kabileden biri olan Yaifolar ise aralarında en ilginçlerinden.

Yaifo kabilesi Papua Yeni Gine’nin batısındaki Chimbu vilayetinde, Bisorio bölgesinde yaşayan bir topluluk.

Kabilenin ‘kelle avcısı’ geleneklerini sürdürdükleri, yani ölen düşmanlarının kafalarını sakladıkları biliniyor.

Yaifolar’ın yaşadığı Bisorio bölgesinin, altının keşfedildiği yer olduğu iddia ediliyor.

Dünya, binlerce yıldır adanın ücra ormanlarında yaşayan kabilenin varlığından 1988’den haberdar.

Bu gizemli topluluğu dünyaya tanıtan kişi, İngiliz kâşif Benedict Allen olmuş.

Kabileyle tanışma anlarını “Ok ve yaylar eşliğinde hareketli bir dans ve korkunç bir güç gösterisi…” olarak tanımlıyor.

Allen, 30 yıl önceki ilk görüşmelerinden sonra Ekim’de Yaifo’ların yanına bir gezi daha düzenledi.

Ancak bu sefer hiçbir şey yolunda gitmedi…

Papua Yeni Gine’ye gittikten sonra Benedict Allen’dan üç hafta boyunca haber alınamadı.

Allen’ın yanında GPS veya telefonu da yoktu. Sırra kadem basan kâşiften 16 Kasım’a kadar hiç haber gelmedi.

16 Kasım’da terk edilmiş bir havaalanı çevresinde görüldüğü bildirilen Allen, 17 Kasım’da kurtarıldı.

Kayboluşunun ayrıntıları da böylece ortaya çıkmaya başladı. Bir, iki hafta olarak planladığı gezisinin ilk üç gününde ‘savaş söylentileri’ duyduğunu söyleyen Allen haberlere inanmakta güçlük çekmiş.

Yerel insanların anlattığı detaylar sayesinde bölgedeki iki kabile arasında büyük bir savaş çıktığını, yüzlerce insanın öldüğünü ve çatışmaların devam ettiğini öğrenmiş.

Bölgedeki korkutucu durum sürerken sıtmaya yakalanan Allen’ın ilaçları da ıslandığı için çözülüp erimiş. Kâşif, kabileyle buluşmayı gerçekleştirmek için bir şekilde yoluna devam etmiş.

Rotası üzerindeki kamp merkezine yardım umutlarıyla giden Allen, kampın savaş nedeniyle terkedilmiş olduğunu ve telsizin çalışmadığını görmüş.

Telsizden umudunu kestikten sonra Hewa kabilesine mensup insanlarla haber yolladığı söyleyen Benedict Allen içinde bulunduğu durumu “Orman sizi paramparça ediyor.” Sözüyle tanımlıyor.

Benedict Allen’ın üç hafta sonra yerinin tespit edildiği Hewa uçak pisti…