Jelatin ve Pektin Tabanlı Antimikrobiyal Kaplama: Yerli ve Milli Bir Adım Önleyici Hijyen Teknolojisi
Jelatin ve pektin tabanlı antimikrobiyal kaplama ile yerli ve milli önleyici hijyen teknolojisi, güvenli ve etkili hijyeni destekler.
Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü ekibi, pandemi dönemlerinde ve hastanelerde sık rastlanan dirençli patojenlerle mücadele için yeni bir yüzey kaplama malzemesi geliştirdi. Proje, jelatin veya pektin esaslı bu antimikrobiyal kaplama ile yüzeylerde güvenli bir bariyer oluşturarak enfeksiyonların yayılmasını azaltmayı hedefliyor.
Prof. Dr. Fikrettin Şahin, bu teknolojinin yerli ve milli olduğunu ve gelecekteki olası enfeksiyon dalgalarının önlenmesine yönelik stratejik bir yaklaşım sunduğunu belirtti. Teknolojinin TEKNOFEST İstanbul’da demosu yapılırken, 2012’de başlatılan çalışmaların sağlık hizmetlerinde nozokomiyal enfeksiyonların azaltılması ve enfeksiyonların yüzey kaynaklı yayılımının engellenmesi hedefleriyle ilerlediğini ifade etti.
Antimikrobiyal ve antiviral yüzeyler üzerinde yoğunlaşan platform kapsamında, pek çok yenilikçi malzeme ve ürün başarıyla geliştirildi. Özellikle hastane ortamlarında patojen kontrolünü güçlendirerek, yüzey kaynaklı enfeksiyonların engellenmesine yönelik stratejik bir katkı sunulan ürünlerden biri de bu jelatin/pektin tabanlı kaplama oldu. Gelecek pandemilere karşı bir önlem olarak bu ürün grubunun geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Şahin, kaplamanın uygulandığı yüzeylerde malzemenin kaliteyi artırdığını ve biyolojik korozyonu önlediğini belirtti.
Mevcut dünya çapındaki benzer çözümlerden farklı olarak, bu içeriğin insan ve çevre dostu olduğu ve patentinin Türkiye’ye ait olduğu ifade edildi. Projede, organik ve sentetik polimerlere antimikrobiyal özellikler kazandıran yeni yüzey malzemeleri geliştirildi. COVID-19 pandemisinin de dikkat çektiği gibi, sağlık sistemleri açısından bu tür çözümlerin stratejik öneme sahip olduğuna dikkat çekildi.
Çevre dostu ve toksisite oluşturmayan bir yaklaşım ile geliştirilen ürünler, antibiyotik veya biyosidal direnç geliştiren patojenlere karşı etkinlik sunuyor ve hastane gibi yoğun temas alanlarında güvenilir bir kullanım sunuyor. Prof. Şahin, bu çalışmaların lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileriyle yürütüldüğünü belirterek, bilimsel çabanın farklı sektörleri de kapsayacak şekilde çeşitlendiğini ve yeni ürünlerin ortaya çıkmasına zemin hazırladığını söyledi.
Projelerin büyümesi, tedavi amacıyla geliştirilen moleküllerin gıda güvenliği ve raf ömrünün uzatılmasına yönelik potansiyel kullanımlarına da kapı aralıyor. Şahin, gelecek nesil araştırmaların bu ürünler etrafında çeşitleneceğini ve daha pek çok yeni teknolojiyle ilerleyeceğini dile getirdi.