Iznik’te 3. yüzyıla ait mozaik tabanın gün yüzüne çıkışı: Kazılar ve buluntular ayrıntılıçe anlatılıyor
Iznik’te 3. yüzyıla ait mozaik tabanın gün yüzüne çıkışını kazılar ve buluntular eşliğinde ayrıntılı anlatan derinlemesine bir inceleme.
İznik’in Beyler Mahallesi Afyon Sultan Sokağı’nda, 2014 yılındaki kanalizasyon çalışması sırasında gördüğümüz taban mozaiğinin arkeolojik kazılarla yeniden değerlendirilmesi, bu yıl başlatılan çalışmalarla sonuçlarını göstermeye başladı. Mozaik, çalışmalar durdurulup üzeri örtüldükten sonra nihayet gün yüzüne çıkarıldı ve yaklaşık 50 metrekarelik bir alanı kapsadığı tespit edildi.
Kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle İznik Müze Müdürlüğü gözetiminde yürütülüyor. Yapılan incelemeler neticesinde mozağin MS 3. yüzyıl’a ait olduğu ve Roma dönemi kamu yapısı ya da lüks bir konutun döşeme kısmı olabileceği değerlendiriliyor. Taban mozaiğinde kucağında sepet bulunan bir kadın figürü, İznik Gölü’nün betimlendiği görülen bir kadın yüzü ve geometrik ile üç boyutlu desenler dikkat çekiyor. Bordürü ise nar ve sarmaşık yapraklarıyla çevreleyen motifler oluşturuyor.
Kazı ekibinin bir üyesi olan arkeolog Yusuf Kahveci,AA’ya mozaik keşfinin 2014’teki durumundan bu yana kamulaştırma çalışmalarını da tetiklediğini belirtti. Bu yıl başlayan çalışmalar, kamulaştırılmış alan içindeki mozaiğin tamamını ve duvarları ile üst katmanları gün yüzüne çıkarırken, 350 metrekarelik alanın 50 metrekaresinde mozaik tabanın varlığını doğruladı. Kahveci, yol ve komşu arsalanın da mozaikle devam ettiğini ifade etti.
Motifler, renkler ve desenler ışığında yapı hakkında önemli ipuçları veren buluntular, seramik ve sikke gibi diğer arkeolojik materyallerle bütünleşerek yapının MS 3. yüzyıla ait olduğunu destekliyor. Duvar resimlerinin ve yer döşemelerinin zamanla zarar gördüğü, bazı parçaların ise zaman içinde söküldüğü anlaşılıyor. Mozaikte dikkat çeken öğeler arasında, iki çift sandaletin giriş-çıkış şeklinde tasvir edildiği merkezdeki ana panel ve merkezdeki kadın figürlerinin etrafını saran geometrik ve labirent benzeri motifler bulunuyor.
İznik Gölü’nün betimlenmesi konusunda Kahveci’nin açıklamaları, mozaikteki ana figürün yanında “Askania” yazısının okunabildiğini ve İznik Gölü’nün Roma dönemindeki adını temsil ettiğini gösteriyor. Göldeki su ve yosunlar taç olarak yengeç kıskaçlarıyla süslenmiş olan kadın figürüyle ilişkilendirilirken, tabanın çevresindeki saç örgüsü motifleri farklı tonlarla zenginleştirilmiş durumda. Bu, mozağin son derece titiz bir işçilikle üretildiğini ortaya koyuyor.
Yapının kullanım amacına dair net bir kanıt bulunmuyor; 3. yüzyılın kamu yapısı mı, zengin bir ailenin villa mı olduğu konusu hâlâ tartışmalı. Kahveci, mevcut bulguların bir hamam yapısı ihtimalini de akla getirdiğini belirtiyor. Ayrıca 4. yüzyılda tahrip olduğu, 5. yüzyılda başka bir yapı inşa edildiği ve 8–11. yüzyıllarda da birkaç farklı yapının üst üste konulduğu buluntular arasında sayılıyor. Osmanlı erken dönem seramiklerini içeren tabaka ise 15–16. yüzyıllara uzanan bir aralığın sürekli insan kullanımı altında olduğuna işaret ediyor.
Analiz ve gelecek planları kapsamında ekip, mozaik ile duvarların ilişkili konumlarını ve alt katmanları derinleştirmek üzere çalışmalarını sürdürüyor. Bu süreçte, mozaiklerin boyutlarının genişletilmesi ve iç yapının tamamının aydınlatılması hedefleniyor. Kazı çalışmalarının ilerleyen dönemlerinde elde edilecek bulgular, yapının tam olarak hangi işlevi gördüğünü netleştirecek.