İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde Şiddetli Deprem ve Sonrası Gelişmeler
İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde şiddetli deprem sonrası gelişmeler, alınan önlemler ve bölgedeki son durum hakkında kapsamlı bilgiler. Güncel ve detaylı içerik.
6.2 Büyüklüğünde Depremin Detayları ve Bölgedeki Etkileri
Bugün saat 12.49’da gerçekleşen ve şiddeti 6.2 büyüklüğünde olan deprem, özellikle İstanbul ve çevre illerde büyük paniğe neden oldu. Bu sarsıntının, Orta Marmara ve Kumburgaz Fay Hattı’nın tam ortasında, deniz açığında meydana geldiği bildirildi. Uzmanlar, depremin denizde 8 şiddetinde, kıyıya yakın bölgelerde ise yaklaşık 4-5 şiddetinde hissedildiğini açıkladı.
Depremin hemen ardından, özellikle ilk saatlerde olmak üzere 266 artçı sarsıntı kaydı yapıldı. Prof. Dr. Nurcan Meral Özel, bu depremin etkinliğinin yaklaşık 1,5-2 ay boyunca devam edebileceğini vurguladı. Özel, “Denizde gerçekleşen bu deprem, kıyılarda ne kadar hissedileceği konusunda tartışmalara yol açabilir” şeklinde açıklamada bulundu. Hatırlanacağı üzere, 2019 yılında yaşanan 5.9 büyüklüğündeki depremin artçı sarsıntıları da yaklaşık 1,5 aylık bir süre boyunca devam etmişti.
Erken Uyarı Sisteminin Devreye Girmesi ve Güvenlik Adımları
Türkiye’de ilk kez bu deprem sırasında Kandilli Rasathanesi’nin geliştirdiği pilot seviyedeki erken uyarı sistemi aktif hale getirildi. Özel, sistemin başarılı şekilde çalışmasının sevindirici olduğunu belirterek, “Depremin ardından alınan önlemler ve erken uyarı sistemi sayesinde, ciddi anlamda hazırlıklı olma şansı yakaladık” dedi. Ayrıca, Marmara Denizi’nde yaşanan hareketlilik dikkatle izlenmeye devam ediyor.
Gelecek Olası Depremler ve Uzmanların Değerlendirmeleri
Gelecekte gerçekleşebilecek büyük depremlerle ilgili çalışmalarını sürdüren uzmanlar, Özel tarafından yapılan açıklamalarda, Kumburgaz ve Adalar Fayı bölgesinde de ciddi bir stres birikimi olduğunu ve bu konuda dikkatli olunması gerektiğini ifade etti. Uzmanlar, olası depremler konusunda farklı görüşler öne sürüyor olsa da, genel olarak Marmara Denizi’nin içindeki hareketliliklerin yakından takip edilmesi gerektiği konusunda hemfikir. Ayrıca, geçmişteki depremler ile ilgili tarih ve büyüklük verilerinin belirsizliğinin, gelecekteki sismik hareketleri öngörmeyi zorlaştırdığı da uzmanlar tarafından vurgulandı.
Son olarak, deniz yükselmeleri ve yer hareketleri gibi yeni gözlemler de kayda alınırken, uzmanlar bölgedeki aktivitenin sürekli izlenmesi ve olası afetlere karşı hazırlıklı olunması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyorlar.
Kaynak: Cumhuriyet