İslam Dünyasında Muvakkat Uzlaşma ve Çekişmeler Üzerine Derin Bir Analiz
İslam dünyasında muvakkat uzlaşma ve çekişmelerin derin analizi. Ortak noktalar, çatışma nedenleri ve çözüm yollarını keşfedin.
Giriş
Mustafa Özcan’ın kaleme aldığı bu kapsamlı makalede, İslam dünyasının farklı kesimlerinde görülen geçici uzlaşma teklifleri ve bu çerçevede yaşanan tartışmalar detaylı bir şekilde ele alınmaktadır. Bediüzzaman’ın Hıristiyanlarla geçici uzlaşma (muvakkaten müsalaha) önerisi, Irak Müftüsü Emced Zehavi’nin ve günümüzde birçok şahsiyetin Şiilerle Sünniler arasında siyonizme ve İsrail’e karşı kısa vadeli birliktelik çağrılarına paralel bir durumu yansıtmaktadır.
Geçici Uzlaşma ve Muvakkat Çözüm Arayışları
Bu bağlamda, bedel ödemektense Pakistan’ın da yaptığı gibi, çeşitli tarafların geniş çapta uzlaşma arayışları söz konusudur. Müslüman Kardeşler ve özellikle de İslami Cihat ile Hamas gibi örgütler, farklı zeminlerde ortak hareket etme çabası içindedir. Ancak, bu ortaklıklar arasında etkileşim (tefaul) önemli olmakla birlikte, birbirinin yerine geçme, yok olma veya kaynaşma gibi aşırıcı yaklaşımlar, doğru ve sağlıklı bir çözüm değildir. Muvakkat çözümler, genellikle meselelerin geçici olarak ertelenmesi anlamında değerlendirilse de, bu süreçlerin ömrü sınırlıdır.
Şia ve Sünni Çatışması Üzerine
Bediüzzaman, bu meseleleri Şia’ya karşı değil, daha çok Hıristiyan ruhanilere karşı önerir. O, hadis-i sahihle şu gerçeği vurgular: “Ahirzamanda, hakikî dindar Hıristiyanlar ile ehl-i Kur’ân ittifak edebilir, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı birlikte direnebilirler.” Bu, geçici ve müzakere edilebilir bir uzlaşmadan çok, temel ve kalıcı bir birliktelik çağrısıdır. Ayrıca, Muhammed el Gazali’nin “Dıddı Metain el Müsteşrikin” adlı eserinde de, Allah’ın rahmetinden mahrum kalanların zındıkalar olduğu ve onlara karşı temkinli işbirliği yapılması gerektiği vurgulanmaktadır.
Şiilerle İlişkiler ve Tarihten Örnekler
Şiilerle ilişkilerde ise, Ehl-i Sünnet ve Cemaat’in ve Alevîlerin bu konuda dikkatli olması gerekir. Çabuk ve gereksiz anlaşmazlıkların, dinsizlik cereyanlarının güçlenmesine zemin hazırlayacağı uyarısı yapılmaktadır. Muvakkat çözümlerden ziyade, esas meselelerin köklü bir şekilde çözülmesi gerektiğine işaret edilir. Örneğin, Cezayirli yazar Sultan Bürkani, Şiilerle Sünniler arasındaki çekişmeyi geçici değil, tamamen kaldırılması gereken bir sorun olarak görür. Muvakkat değil, kalıcı barış ve birlik mesajı verilmelidir.
İki Ülke ve Düşmanlık Dinamikleri
İslam dünyasında, İsrail ve İran gibi iki ana düşman bulunmaktadır. İsrail, yapısı ve hedefleri itibarıyla açık bir tehdit iken, İran’ın ise rejimi ve politikaları farklıdır. Bazen, bu iki güç arasında rol dağılımına tanık olmaktayız. Örneğin, İran’ın Skandalı ve diğer olaylar, bu iki güç arasındaki karmaşık ilişkileri gözler önüne sermektedir. Tarihte, Bizans İmparatorluğu’nun, Müslümanlar ve Şiiler arasındaki çekişmelerde araya girmesi ve çatışmaları tırmandırması, bu karmaşık ilişkilerin bir yansımasıdır.
İran ve Bölgesel Politikalar
İran’ın bölgedeki politikaları ve tutumları, tarih boyunca çeşitli şekillerde değerlendirilmiştir. Fatimîler döneminde Şiilerin Sünnilerden destek alması ve bu ilişkilerin, günümüzde de İran ve Sünni dünya arasında yansıması söz konusudur. Ancak, günümüzde Sünni dünya, İran ve İsrail gibi güçlerden medet umar hale gelmiştir. Salahaddin Eyyübi’nin Şiilere karşı tutumu ise, hikmet ve teennî ile hareket ederek, çıkar gözetmeksizin, birlik ve beraberliği amaçlamıştır. Ama, bu tutumun, gerçek anlamda onlara yakınlık veya taviz verdiği şeklinde yorumlanmamalıdır.
Sonuç ve Değerlendirme
Sonuç olarak, İran’ın ve bölgedeki diğer güçlerin tutumlarına güvenmek zordur. İran, Müslüman kanı dökmekte, bölgedeki katliamlara sebep olmaktadır. Bu nedenle, Müslümanlar olarak, iç hastalıklarından kurtulmak ve birlik olmak zorunludur. Bu hastalıkların başında heva ve nefs mesleği gelir. Olaylara ve düşmanlara karşı tutumlarımızı, içsel hastalıklarımızdan arınarak ve vicdanımızın sesine kulak vererek belirlemeliyiz. Çıkarlarımız ve menfaatlerimizden uzak durarak, gerçek bir birlik ve beraberlik yolu izlemeliyiz.