İklim Değişikliğinin Antalya ve Akdeniz Bölgesine Etkileri: Deniz Seviyesi ve Sıcaklık Artışları
İklim değişikliğinin Antalya ve Akdeniz bölgesine etkileri, deniz seviyeleri ve sıcaklık artışları üzerine detaylı bilgiler. Doğal ve ekonomik etkileri keşfedin.
Akdeniz Üniversitesi’nden Çevre Uzmanından Kritik Uyarılar
Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. Güray Doğan, son yıllarda yaşanan iklim olaylarının, özellikle Antalya ve çevresinde gözlemlenen değişikliklerin dikkat çekici boyutlara ulaştığını belirtti. Doğan, “Antalya’da deniz seviyesinin hızla yükseldiğini ve son 10 yılda yaklaşık 7,5 santimetre artış gösterdiğini” ifade ederek, bölgedeki iklim değişikliğinin somut etkilerini detaylandırdı.
İklim Değişiminin Son Dönemdeki Yansımaları
Son zamanlarda yaşanan aşırı hava olayları, şiddetli fırtınalar, hortumlar ve yangınlar, doğanın köklerinden sökülen ağaçlar ve zarar gören tarım alanları gibi pek çok olumsuz durumu beraberinde getiriyor. Doç. Dr. Güray Doğan, “Bu olaylar, iklim değişiminin net bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor ve insan faaliyetlerinin bu süreçteki önemli payı büyük” diyerek, iklim değişiminin temel sebeplerinden biri olan yüksek karbondioksit emisyonlarına dikkat çekti.
Sıcaklık Artışları ve Dünya Genelinde Etkileri
Yapılan araştırmalara göre, küresel sıcaklık ortalaması 2023 yılında 1,21 santigrat dereceye yükseldi, bu rakam 1980’lere kıyasla yaklaşık %50 daha fazla. Türkiye’de ise bu artış, yaklaşık 1,8 santigrat derece olarak ölçüldü. Bu veriler, bölgenin iklim değişikliğiyle ne denli hızlı ve sert şekilde karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Antalya’da ise, özellikle güneş rejimindeki dengesizlikler, karalar ve denizler arasındaki sıcaklık farklarını artırarak, fırtına ve hortumların oluşumunu tetikleyen önemli faktörler haline geliyor.
Deniz Seviyesinin Yükselmesi ve Denizlerin Isınması
Doç. Dr. Güray Doğan, Antalya’daki deniz seviyelerinin genel olarak yükseldiğini ve yapılan projeksiyonlara göre her 10 yılda yaklaşık 7,5 santimetre artış bekleniyor. Bu konuda ölçüm ve araştırmalar devam ediyor ve gelecek yıllarda bu artışın hız kazanması öngörülüyor. Ayrıca, 1960’lardan itibaren karbondioksit emisyonlarındaki artış yıllık ortalama 0,9 ppm iken, günümüzde bu oran yaklaşık 2,5 ppm seviyesine ulaştı. Bu durum, denizlerin ısınmasına paralel olarak, denizlerin genişlemesi ve seviyelerin yükselmesine neden oluyor.
Yıllık Artış ve Kümülatif Etkiler
Yıllık deniz seviyesi artışını millimetre cinsinden değerlendirdiğimizde, 0,74 mm gibi düşük bir rakam ile karşılaşsak da, bu rakamın 10 yıl sonunda yaklaşık 7,5 santimetreye ulaşması önemli bir artış anlamına geliyor. Doç. Dr. Güray Doğan, “Milimetreden santimetreye geçiş, uzun vadede büyük değişiklikler yaratıyor” diyerek, ölçümlerin önemine vurgu yaptı.
Tarım ve Sahil Bölgelerinde Beklenen Sorunlar
Mevcut durumda, sahillerde ölçülen 7,5 santimetrelik yükselmenin henüz belirgin etkileri gözlemlenmiyor, ancak özellikle Serik bölgesi ve Antalya’nın doğu kesimleri gibi alanlarda etkilerin zamanla ortaya çıkmaya başlayacağı öngörülüyor. Bu bölgelerde, tuzlanma ve deniz suyu ile yer altı suyunun karışması gibi ciddi sorunlar gündeme gelecek. Tarım alanları, deniz suyunun yer altı sularına karışmasıyla karşılaşacakları olumsuzluklara hazırlıklı olmalı.
Denizlerin Gelecekteki Durumu ve Uzun Vadeli Tahminler
Doç. Dr. Güray Doğan, “Denizler, genellikle 100 yıl içinde tepkisini gösterir” diyerek, küresel ısınmanın ve buzulların erime hızının deniz seviyeleri üzerindeki etkisini vurguladı. 1850’den itibaren başlayan küresel ısınma sürecinin devam ettiğini ve denizlerin bu süreçteki ısınma ve yükselme eğiliminin, iklim değişikliğinin uzun vadeli ve geri dönüşü olmayan bir sonucu olduğunu söyledi. Ayrıca, okyanuslardaki akıntıların ve buzulların erime hızlarının, bu süreçteki en önemli faktörler olduğunu ekledi.
Sonuç ve Uyarılar
Güray Doğan, “İklim değişikliği ile mücadele, sadece küresel değil, yerel düzeyde de ciddi önlemler alınmasını gerektiriyor” diyerek, bölgesel ve uluslararası politikaların hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Özellikle tarım, enerji ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, bu süreçte büyük önem kazanıyor. Vatandaşlar ve ilgili kurumlar, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve uyum sağlamak adına çalışmalarını hızlandırmalı.