DOLAR 32,3719
EURO 34,6959
ALTIN 2.391,33
BIST 10.164,95
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Az Bulutlu
İstanbul
19°C
Az Bulutlu
Cum 15°C
Cts 19°C
Paz 20°C
Pts 22°C

Herkes âşık olmaya yer arıyormuş, başka hiçbir derdimiz yokmuş gibi bir hava esiyor

26.08.2018
A+
A-

Bugün yeni yaşınıza bastınız. Devirdiğiniz 55 yılı nasıl özetlersiniz?

– Yapmak istediklerimi yapabilmek benim için en güzeliydi. Bazen hayal kırıklıkları oldu. Üzüntüler, acılar… Ama onlar da çok şey öğretiyor. Acılar da büyütür insanı.

* Çok şehir değiştirmişsiniz. Nasıl hatıralar kaldı size yaşadığınız evlerden?

– İstanbul, Ankara, Lefkoşa, Girne, Doğubeyazıt… Çok küçükken yaşadığım bazı evlerin yerinde yeller esiyor, bazılarıysa hâlâ yerli yerinde ama tabii benim hatırladığımdan çok küçük… Yazık ki eskiden şimdiki kadar çok fotoğraf çekilmediği için bu dönemlerden fazla fotoğrafım da yok. O kadar çok taşındık ki çocukluğumun evlerinden fazla bir şey kalmadı. Babamdan bana kalan dolmakalem, saat gibi birkaç küçük anmalık sadece…

* Yeni kitabınızın başında andığınız eski İstanbul nasıl bir yerdi sizin için?

– Çocukken ve ilkgençlik yıllarımda İstanbul benim sevgilimdi. Barbaros Bulvarı’ndan aşağı inerken denizi görmek, hele aylardan baharsa içimde büyük bir heyecan oluştururdu. Yeşilköy’e gittiğim zaman da faytona biner ve denizin kokusunu duyardım. Bu hâlâ beni çocukluğuma götüren bir koku. Faytoncu çıngırağı çalıp eve yaklaştığımızda arkama yaslanıp gülümserdim. Benim için unutulmaz güzellikte bir andı bu. İstanbul’dan uzaklaştığım zaman da mutsuz olurdum. Geldiğimde deli gibi sevinirdim. Çünkü birçok zaman ayrı kaldım. Tıpkı sevgiliden ayrılmak gibiydi. Hâlâ benim için dünyanın en güzel kentlerinden biri ama çok değişti. Belki ben de değiştim, içimden eskiden gittiğim pek çok yere gitmek artık gelmiyor.

class=’cf’>

* Sizce bir aşkı sona doğru sürükleyen ne?

– Çok fazla nedeni var ama sıradanlaşmak, cazibesini kaybetmek, gizemli olanı yitirmek, birbirini fazla didiklemek, eleştirmek ve bir de incelikleri, güzel sözleri unutmak… Ve elbette erotik çekimi kaybetmek. İnsanları değiştirmeye çalışmak yerine onu sevdiğiniz haliyle kabul etmek zorundasınız ama zaman içinde siz de değişiyorsunuz ve belki eskiden sevdiğiniz şeyler gözünüze batmaya başlıyor.

Bazı kesimlerde kadınlar fazlasıyla dominant hale gelmiş durumda. Eskiden böyle kadınlara ‘dırdırcı’ denirdi. Ama onlar söylenmekle kalırdı. Şimdikiler artık yalnızca adamın başının etini yemiyor, canına okuyor.

Çikolata fabrikasına müdür yapılmış çocuk gibiydim

* Mesleğinizde 36 yılı geride bıraktınız. Bu sürede sizce toplumda neler değişti?
– Çok şey. Hem toplumda hem medyada… Türkiye 15 yıldır çok ciddi bir dönüşüm geçiriyor. Ama bu arada kendimizle ilgili görmezden geldiğimiz şeyleri gördük. Milyonlarca insanın yıllarca gizli bir kimlikle yaşaması gibi… Demek ki pek sandığımız gibi değilmişiz. Çocuklarını büyüklerin istediği gibi yaşamaya zorlayan bir toplumun başına gelecek bir şey, değil mi?

* Gazetecilik, radyo programcılığı, televizyonculuk ve köşe yazarlığı… Herşey nasıl başladı?

– Mesleğe sanat ve edebiyat dergisi ‘Gösteri’de başladım. Çok gençtim ve ülkenin bütün ünlü yazarları, ressamları, sanatçıları dergiye gelip gidiyordu. Birçoğuyla dost olduk. Düşünsenize, şiirlerini yalnızca okul kitaplarında gördüğünüz biri bir anda sizi evine çağırıyor, oturup edebiyat konuşuyorsunuz. Çikolata fabrikasına müdür yapılmış bir çocuk gibiydim. Üzücü anılar da var. Kaybettiğimiz dostlar, gazetenin ya da kanalın birdenbire kapanması gibi… Dergiler, gazete, köşe yazıları, yöneticilik, radyo ve TV programları, söyleşiler… Sonra da müzik… Bugüne kadar “Aman ne kadar sıkıldım” diyeceğim hiçbir şey yapmadım. Benim kuşağım özel kanallara ve medyanın değişimine ilk yetişen kuşak olduğu için pek çok şeyin ilkini yapma şansı buldum. Dönüp bakınca bazen cesaretime şaşırıyorum, bazen çok gülüyorum bazen de “Bunu artık şimdi yapamayız” diyorum.

Herkes âşık olmaya yer arıyormuş, başka hiçbir derdimiz yokmuş gibi bir hava esiyor

Bazen Unutmak İstersin 
Kürşat Başar 
Everest Yayınları 224 sayfa, 20 TL

 

 

 

 

ETİKETLER: , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.