Google’ın Gizlilik İhlali Davaşı ve Chrome Kararı: Tazminat ve Pazar Etkileri
Google’ın gizlilik ihlali davası, Chrome kararı ve etki: Tazminat, rekabet ve veri güvenliği üzerine kapsamlı analiz.
Şirket, kullanıcıların hesaplarındaki takip özelliğini kapatmalarına rağmen milyonlarca kişiden veri toplamaya devam ettiği gerekçesiyle 425 milyon dolar (yaklaşık 316 milyon euro) tazminat ödemeye mahkum edildi. Toplu dava, 98 milyon kullanıcıyı kapsıyor ve yaklaşık 98 milyon Google kullanıcısı ile 174 milyon cihaz bu davaya dahil edildi. 2020 yılında açılan davada kullanıcılar, Google’ın mobil cihazlardan izinsiz veri topladığını, depoladığını ve kullandığını savundu. Davacılar 31 milyar dolardan fazla tazminat talep etmişti. Jüri, Google’ı üç gizlilik ihlali iddiasından ikisinde sorumlu buldu; ancak şirketin “kötü niyetle” hareket etmediğine karar verildi.
Google itiraz edecek Google, kararın yanlış olduğunu ileri sürerek temyize gideceğini açıkladı. Şirket sözcüsü BBC’ye yaptığı açıklamada “Ürünlerimizin nasıl çalıştığı yanlış anlaşıldı. Gizlilik araçlarımız insanlara verileri üzerinde kontrol sağlıyor. Kişiselleştirmeyi kapattıklarında bu tercihi dikkate alıyoruz” ifadelerini kullandı. Ayrıca Google, Web ve Uygulama Etkinliği kapatıldığında bile işletmelerin Google Analytics üzerinden site ve uygulama kullanımı hakkında veri toplayabileceğini, fakat bu bilgilerin kişisel kullanıcıları tanımlamadığını ve gizlilik tercihlerini ihlal etmediğini savundu.
Chrome davasında karar Bu gelişmenin yanı sıra Alphabet’in hisseleri hafta içinde %9’dan fazla değer kazandı. Bunun nedeni, federal bir yargıcın Google Chrome tarayıcısını satmak zorunda kalmayacağına hükmetmesi oldu. Ancak mahkeme, Google’ın yalnızca kendi ürünlerinde değil Apple gibi üçüncü taraf cihazlarda da varsayılan arama motoru konumunu sürdürmesine yönelik özel anlaşmalar yapamayacağını kararlaştırdı. Şirket ayrıca, arama verilerinin bir bölümünü rakipleriyle paylaşmak zorunda kalacak.
ABD Adalet Bakanlığı’nın açtığı dava, Google’ın çevrimiçi arama pazarındaki hakimiyetine karşı yıllardır süren hukuk mücadelesinin bir parçası olarak görülüyor.