Gazze’de Savaşın İzleri: Yaralı Kardeşlerin Tedavi İmkanları Yok

İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin kuzeyine düzenlediği yoğun bombardımanlar, bölgedeki çocuklar ve gençler üzerinde yıkıcı etkiler yaratmaya devam ediyor. Son olarak, 15 ve 17 yaşlarındaki iki kardeş, yaklaşık 40 gündür ciddi tıbbi imkânsızlıklar ve yetersiz beslenme koşullarıyla mücadele ederken, yaşamlarını sürdürebilmek için büyük bir mücadele veriyor. Bu genç kardeşler, savaşın ve saldırıların sonucunda ağır yaralanmalar almış ve şu an sağlık sisteminin çökmüş olduğu bölgede, hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. İsrail’in saldırıları ve yardım girişlerini engelleme politikası, sadece savaş değil, aynı zamanda insani bir kriz haline gelmiş durumda.

Gazze’nin Şucaiyye Mahallesi’nden Zeytun Mahallesi’ne göç eden Sibeyta ailesinin yaşadıkları trajedi ise, bölgedeki insani krizin boyutlarını gözler önüne seriyor. Gece yarısı gerçekleştirilen hava saldırısında, ailesinin kaldığı ev ve çadır büyük hasar görmüş, 9 kişilik aile parçalanmış ve yaralanmış. Bu aileden Aye (15) ve Ahmed (17) kardeşler, ailesinin diğer üyeleriyle birlikte hastaneye kaldırılmış ve bu süre zarfında yaşadıkları zorluklar, bölgedeki sağlık ve insani yardım krizinin boyutunu ortaya koyuyor.

Sağlık ve Beslenme Krizi

Aye’nin sağ kolunda, Ahmed’in ise her iki bacağında kırıklar ve ciddi enfeksiyonlar bulunuyor. Bu gençlerin iyileşmesi, bölgedeki yardım girişlerinin sınırlı olması ve gerekli tıbbi malzemelere erişimin kısıtlı olması nedeniyle oldukça zorlaşıyor. Yaklaşık 40 gündür hastanede tedavi gören kardeşler, akut yetersiz beslenme nedeniyle hiçbir ilerleme kaydedemiyorlar. Gerekli kemik onarımı ve enfeksiyonların tedavisi için gereken gıdaya ulaşamama sorunu, onların hayatını tehdit ediyor.

Anne Vefa Sibeyta, çocuklarının durumunu şöyle anlatıyor: “Ben de yaralıyım ama çocuklarımı düşündükçe kendimi unuttum. Diğer çocuklarımı komşuların yanına bıraktım ve gece gündüz onların yanında olmaya çalışıyorum. Maalesef yeterli beslenemiyoruz. Çocuklarımın kemiklerinin yeniden güçlenmesi için gereken et, süt ve süt ürünlerine erişimimiz yok. Sadece ekmek ve mercimekle yetinmek zorundayım. Kendim de yorgun ve güçsüzüm, ama onları hayatta tutmak için elimden geleni yapıyorum.”

Vefa anne, çocuklarının enfeksiyon kapmış kol ve bacaklarının tedavi edilmesi sırasında oldukça zor anlar yaşamış. “Elimde enfeksiyon oluştuğu için dirseğimi ampute etmek istediler. Ancak enfeksiyonun geçmesiyle birlikte, bedenimiz adeta iskelete döndü ve şu an hiçbir şey yapamıyoruz. Kendim de hareketlerde kısıtlandım. Kan değerlerim ve tansiyonum düşük, ve buraya her gelişimde serum takılıyor.” diyerek yaşadıklarını anlatıyor.

Ahmed’in Dileği ve Günlük Mücadeleler

17 yaşındaki Ahmed, ise her gün serum ve mercimek çorbasıyla ayakta durmaya çalışıyor. Bacaklarının ampute olmaktan kurtulmasını sevinçle karşılayan genç, bedeninin yeniden iyileşmesi ve eski sağlığına kavuşması için gerekli besinleri alamadığı için üzgün. “Dileğim ne?” sorusuna verdiği cevap ise net: “Yemek ve yeniden yürümek.” Bu genç, her gün serum ve sınırlı gıdalarla yaşam mücadelesi verirken, doktorlar onun bilincinin açık kalması için sürekli destek sağlıyor. Ancak, açık yaralarının deriyle kapanması ve enfeksiyonların tamamen iyileşmesi için acil ve yeterli beslenmeye ihtiyaç duyuyor.

Bu genç kardeşlerin ve ailelerinin yaşadıkları, bölgedeki insani kriz ve savaşın yarattığı yıkımın boyutlarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Gıda, sağlık ve yaşam malzemelerine erişimin engellendiği bu koşullarda, çocuklar ve gençler hayatta kalabilmek için büyük bir mücadele veriyor. Uluslararası toplumun ve ilgili kurumların, bu insani krizlere çözüm bulması ve bölgeye acil yardım göndermesi büyük önem taşıyor.