DOLAR 32,1668
EURO 35,1323
ALTIN 2.472,19
BIST 10.158,63
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Dünyanın dördüncü büyük adasında tek başıma

22.10.2018
A+
A-
1 / 33

Yaşadığımız dünya yalnızca tek bir yere ait olmak için oldukça sıradışı… Madagaskar’ın başkenti Antananarivo’dan başlayıp, güney sahil kenti Tuléar’a kadar, geçtiğim 2150 km boyunca, büyük hayranı olduğum tropik adanın yağmur ormanları, kanyonları, şelaleleri, insanı ve diğer canlıları bana yaşadığımı hissettirdi. Lemurlar, kertenkeleler, bukalemunlar, gezgin palmiyeler, baobab ağaçlarıyla vahşi doğanın içinde olmanın hayali bu rüya ada sayesinde gerçekliğim olurken, aklımda en çok, ayakucuma kalktığımda yıldızlara uzanıp, neredeyse onlara dokunabildiğim geceler kaldı.

Fotoğraflar: Ezgi KOPUZ / Hürriyet Seyahat Gezgini

2 / 33

Benim için keşif, yaşadığımı hissettiren, çabasız ve doğal deneyimler demek. “Sıradışı hayatın içinde olmak” isterken kendimi iki hafta tek başıma Hint Okyanusu’nun batısında, 165 milyon yıl önce anakaradan kopan bu adada buldum.

3 / 33

danın mükemmel senfonisini duymak için, çok düşünmenize gerek yok, en küçük bir plan dahi yapmayın ve yola çıkın. İyi niyetli insanlarla karşılaşmak, benim tek dileğimdi.

4 / 33

Adaya, insanlarına, doğasına karşılıksız sevginizi verin, geri dönüşü sadeliğin içinde kozanızdan çıkıp kelebeğe dönüşümünüze kucak açmak olsun.

5 / 33

Benim keşfim, uçsuz bucaksız pirinç tarlasındaki zarif kızla sessizce birbirimize bakmak ve sayısız köyde oyunlar oynadığım küçük çocuklardan biri olmak içindi.

6 / 33

Bununla birlikte en akıl almaz belgesellerdeki gibi, görüp görebileceğim en yalın, en vahşi ve en farklı doğayla birlikteydim. Madagaskar’da tek başıma bulunma cesaretimin kaynağı ve mutluluk iksiri etkisi yaratan felsefem; dünyadaki yerin için şanslı hisset ve doğaya kalpten teşekkür et!

7 / 33

Hayatınız yol, siz yoldaki mucize
Rota 7, Madagaskar’ın en ünlü rotası. Zor ve çok uzun bir yol olması korkutmasın, adanın mistik ruhu ve özgürleştiren masalsı doğası köşe bucak her yerde.

8 / 33

Kırsal kesimde arada kalmış hayatların içine damlayıp, gündoğumundan günbatımına kadar güneye doğru kızıllaşan toprağı izlemek hayranlık verici.

9 / 33

Madagaskar Adası, yüzde 99’u adaya özel bitki ve hayvanların evi. Bu renkli galaksinin alışılagelmemiş habitatı hayatta bir kere yaşanır maceralardan biri. O yüzden de plansızlık, bilinmezlik yegâne özgürleştirici.

10 / 33

Ütopik doğanın parçası olurken, yol arkadaşım ve rehberim Madagaskar’ın yerlilerinden Lalah’tı. İlk kuralınız, güvenilir biriyle yola çıkmak olmalı.

11 / 33

Özgür alanları seven, yaşamı olduğu gibi kabullenen gezginler için rota 7 biçilmiş kaftan; küçücük kasaba ve köylerde; elmas çıkaran yerlilerden hiçliğin ortasındaki gülümsemelere, evleri minicik tabutları kocaman kabilelere kadar gördüğünüz çeşitlilik panoraması sayesinde saf güzelliğin rüzgârına kapılmamak elde değil.

12 / 33

Kuru savanlar, sık ormanlar; kaktüsler, okaliptüsler, sayısız tarla panoramanın parçaları. Yer yer her 50 km’de, 360 derece farklılaşabilen doğasıyla, Madagaskar’ın doğası bugüne kadar gördüklerim arasında en güzeli.

13 / 33

Hatırlıyorum da; güneye giderken, turuncu bulutlar sanki kendi etraflarında dönüyor, zaman yavaşlıyor ve ben iyi ki buradayım diye fısıldıyordum.

14 / 33

Güzelliği detaylarda gizli yaşamlar
Madagaskar’daki yaşantıları; müzelerde ya da sosyal medya fotoğraflarında göremezsiniz.

15 / 33

Yerliler, taxi-brousse adı verilen, içinde nefes alması zor ve 80 kişiye varabilen kalabalık otobüslerde, kuzey-güney şehirleri arası günlerce yoldalar.

16 / 33

Yakın gelecekte uçan arabalardan söz etmek yerine, 4×4 malgache lakaplı sarkastikçe gülüşülen ulaşım aracı olan Hint öküzlerini deneyimleyince ne kadar farklı bir dünyada olduğunuzu fark ediyorsunuz.

17 / 33

En büyük hasreti şeker olan minikler, bonbon paketi davetinizle mutluluktan zıplarken; eğitim, uzaktan seçilemeyen müzik gibi, eğer ki şehirli değilseniz.

18 / 33

Fransızca ikinci dil olsa bile herkes bilmiyor. Köylülerin en büyük eğlenceleri, para kazandıkları ya da sosyalleştikleri pazarlar, marchés. Rengârenk pareolu ‘Malgaş’ kadınları, pirinçlerini yol boyu pazara taşırken; çocuklar, okula her gün en az 5-10 km yürüyor.

19 / 33

Elektrik, adanın her yerinde yok ve su tüm adada tahmin edemeyeceğiniz kadar değerli.

20 / 33

Zébus, yani Hint öküzleri, kutsallığının yanı sıra daha çok zenginlik simgesi ve bazı kabileler için cesaret, güç sembolü. Yıllardır süregelen yeşil alan kaybı yüzünden, ülke bugün, ciddi derecede vahşi yaşamda büyük rolü olan ve dünyada başka hiçbir yerde görülmeyen lemurları ve diğer tüm canlıları kaybetme riskiyle karşı karşıya.

21 / 33

Vahşi ve mistik: Ranomafana yağmur ormanı
Madagaskar’ın dünyaya imzasını atan, gözle görülmeden inanılmayacak zenginlikteki fauna ve florasını birebir yaşatan büyüleyici Ranomafana, lemurların semalarında gezinmeyi pek sevdiği egzotik bir cennet.

22 / 33

Madagaskar’a gelme sebeplerimden biri, Ranomafana’da vahşi doğanın peşinden gitmek ve bungalov evimde uyanmaktı. Madagaskar’ın en olağanüstü atmosferine sahip yeri, keşiflere atılmanın tam zamanı der gibi.

23 / 33

Nocturne gece yürüyüşümüzde fenerim elimde Diamond ile keşfe çıktığımda şansa bağlı görülen minicik, 45 gramlık brown mouse lemuruyla tanıştım! Gece hayvanların izini bulmak kolay olmasa da, 19 senesini ormanda geçiren Diamond’a güvenim sonsuzdu.

24 / 33

Karanlık sessizlikte, perinet yaprak, O’Shaughnessy’s ve mavi bacaklı bukalemunu görmek nefes kesiciydi. Ertesi gün, yağmur ormanının derinliklerinde, 1350 m yüksekliğe tırmanış yaparken minicik nasutum bukalemunu, serçeparmak büyüklüğünde mossy leaf-tailed gecko, uroplatus phantasticus gecko’yu gördüm.

25 / 33

Doğadaki renklerin böylesi fazla dedirten mor mantarlara dahi rastladım. Yol üzerinde, köylüler tarafından işletilen Anja rezervi de, elde edilen gelir sayesinde hastane, okul ve pazar yapılan ve yine lemur kata’lara ve bitkisel tıbbi bitkilere ev sahipliği yapan keşfedilesi bir yer.

26 / 33

Isalo’da vahşi doğa yürüyüşü
Ranomafana’dan sonra ikinci favori parkım, ‘Isalo’! Güneş, Maki Kanyon’nu neredeyse eritirken, parlak kayaların hüküm sürdüğü Monkey Kanyonu’na doğru saatler süren vahşi doğa yürüyüşü başlamıştı.

27 / 33

Kristal netlikte suya sahip piscine naturelle (doğal havuz), piscine noire (siyah havuz), piscine bleue (mavi havuz) ve cascade des nymphes’in doğasıyla karşılaştığımda zaman algımı kaybettiğimi hatırlıyorum.

28 / 33

adir bir kuş türü olan Benson’s rock thrush’un sesini dinlemeniz lazım. Parkta dans eden ‘Verraux’s Sifakas Lemuru’nu gördüğünüzde yüzünüzdeki şaşkınlık ifadesi bir süre devam edecek.

29 / 33

Ateşe dayanıklı ‘Tapia’ ağaçları her yerde, endemik ‘Aloe’ bitkisi, ‘Pachypoidum Rosulatum’ çiçeği de görülecekler arasında. Bara kabileleri için ‘Isalo’, kutsal. Bara kabilelerinin kültürü ve gelenekleri çok ilginç ve kulak verilesi, onlar için en değerli şey erdem.

30 / 33

Öldükten sonraki yaşama inanan bu kabile, cennete yakın olsunlar diye kemikleri mezarda en üste koyuyor ve tabutlarındaki her rengin bir anlamı var.

31 / 33

Isalo’ya yakın konaklama önerileri: Jardin Du Roy, Isalo Rock Lodge…

32 / 33

Ifaty’de tropik hava ve bembeyaz kumsallar
“Kaosun kenarındalık, hem varlığını sürdürmeye yetecek bir düzeni hem de hayat sözcüğünün hakkını verebilecek dinamizmi ve yaratıcılığı içerir.” Engin Geçtan’ın bu satırları yolculuğumun ve öğrendiklerimin özeti. R7 macerasının sonuna geldikçe, yaşanmışlık ve anılarım artık adanın her yerine saçılmıştı. Tuléar’ın girişinde bana hoş geldin diyen çocukları hâlâ özlüyorum. Ölümsüzlüğü dallarında taşıyan, tarihsel değeri ve heybetli görünüşüyle baş döndüren ‘Baobab’ ağaçlarının hikâyesini dinleyin. Aynı yolu dönmeden önce, izole ve sakin bir balıkçı kasabasında yorgun savaşçılığımın ödülü olarak huzurun ta kendisi bir otelle karşılaştım: : Le Relais De La Reine.

33 / 33

Ifaty’de dalga sesleriyle başlayan günler daha aheste akarken, renkli balıklar için yaptığım dalışın ardından, sahilde palmiyelerin gölgesinde okyanusa bakarak günü batırdım. Kahvaltılarda tropikal meyvelerin, ay ışığı altında birbirinden leziz deniz mahsullerinin tadına doyamadım. Aslına bakarsanız, Madagaskar rüyamdan hiç uyanmak istemedim.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.