Diyarbakır’da Yaban Hayatını 29 Yıldır Gözlemleyen Fotoğrafçı: Selim Kaya

Selim Kaya, Diyarbakır muhabiri ve doğa fotoğrafçısı olarak 1994 yılından bu yana Dicle Vadisi’nde yaban hayatını izliyor. Bu bölgeyi keşfederken 200’ün üzerinde kuş, 10’dan fazla memeli türü, pek çok sürüngen, böcek ve endemik bitkinin görüntülerine ulaştı. Diyarbakır’dan Hasankeyf’e uzanan yaklaşık 150 kilometrelik vadide, yaklaşık 300 farklı kuş türünün bulunduğu ve 20 dolayında memeli türünün görüldüğü geniş bir ekosistemi kayıt altına aldı.

Türkiye’nin yanı sıra yurtdışında da zaferle yürüttüğü fotoğrafçılık yolculuğunu paylaşan Kaya, 1994 yılından beri Demirören Haber Ajansı’nda (DHA) çalışıyor. Başlarda insan portreleri üzerinde yoğunlaşan kariyeri, zamanla yaban hayata kaydı ve bu yönelim Sahra Altı Afrika’ya kadar uzandı; Kuzey’de Ushba Dağı’na kadar ilerleyen çalışmalar da bunların bir parçasıydı.

“Ülkemizin yaban hayatını düşündüğümüzde, üç denize kıyısı olan bu yarımadada çok değerli canlılar var,” diyen Kaya, Anadolu leoparı, bozayı, vaşak, kızıl geyik ve yaban keçileri gibi türlerin Türkiye’de korunaklı ve zengin bir doğal mirası temsil ettiğini vurguluyor. Kendini çok şanslı hissettiğini söyleyen Kaya, bu zenginliği gelecek nesillere aktarmanın sorumluluğunu taşıdığını belirtiyor.

Dicle Vadisinde geniş hayvan popülasyonu ile karşılaşan Kaya, geçmişte “Kızılgerdan” adında değerli bir kuş görüntülediği dönemi hatırlıyor. O günden sonra Hevsel Bahçeleri’nden Hasankeyf’e uzanan geniş bir yelpazede çalışmaya devam etti ve bu süreçte 200’ün üzerinde farklı kuş türünü, 10’dan fazla memeli türünü kayda geçirdi. Hevsel Bahçeleri’nin küçük kaldığını fark eden Kaya, Hasankeyf’e uzanan geniş coğrafyada çalışmalarını sürdürdü. Artvin’in Şavşat ilçesindeki bozayı çalışmaları ve Edirne’nin Enez ilçesindeki projeler, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yabani hayatı belgelemeye devam etmesini sağladı.

“Yaşadığım süre boyunca yabani hayatı gözlemlemeye ve fotoğraflamaya devam edeceğim,” diyen Kaya, yurt dışında da çalışmalarını sürdürdüğünü belirtiyor. Bu sürece, insan ve doğanın uyum içinde var olduğu bir gelecek umudunu ekliyor.