DOLAR 32,3850
EURO 34,5771
ALTIN 2.387,28
BIST 10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 15°C
Az Bulutlu
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Çar 17°C
Per 19°C
Cum 18°C
Cts 19°C

Danijel Aleksic: “Başakşehir birinci önceliğimdi”

01.06.2020
A+
A-

Önce Yeni Malatyaspor’da şu anda de Başakşehir’de ortaya koyduğu performansla dikkatleri üstüne çeken Sırp futbolcu Danijel Aleksic, TFF TamSaha Dergisi’ne açıklamalarda bulundu.
29 yaşındaki oyuncunun kariyer hikayesini paylaştığı görüşme şöyle:

Önce Yeni Malatyaspor, ardından da Başakşehir formalarıyla bilinen olduğumuz Danijel Aleksic’i yakından tanımak istiyoruz. 30 Nisan 1991 Pula Sırbistan doğumlu olduğunu biliyoruz. Nasıl bir çocukluk geçirdiğini öğrenerek başlayalım istersen.
“Çok sıradan bir çocukluk geçirdim diyebilirim. Günümüz çocukları gibi internet, elektronik eşyalar, bilgisayar, akıllı telefon gibi şeyler yoktu zamanımda. Bu yüzden vaktimizin büyük bir kısmını açık havada oyun oynayarak, futbol topunun peşinden koşarak geçirdim. Yedi yaşımda futbol oynamaya başladım. Ondan sonra zaten hayatım futbol oldu.”

Ailende senden diğer sporcu var mı?
“Ailemde profesyonel olarak spor yapan kimse yok. Okul takımlarında farklı spor dallarında yer aldılar oysa profesyonel olarak spor yapan biri değil ailemde. Tek profesyonel spor yapan benim. Çocuklarımın ise gelecekte ne yapacağını göreceğiz.”

“Futbol sevgim çok saf ve temizdi”
Futbola olan yeteneğini ilk kim keşfetti ve seni bir takımın kapısından içeri soktu?
“Yaşadığımız kentin bir takımında yedi yaşımdan 11 yaşıma değin futbol oynamaya başlamıştım. Antrenörler sahip olduğum yeteneği görünce 15-16 yaşlarımda Vojvodina ile birincil sözleşmemi imzaladım. Benim için büyük bir onurdu ve fazla mutlu olmuştum. Çocuk yaşlarda ilk futbol oynamaya başladığımda futbola olan sevgim fazla saf ve temizdi. Genç yaşlarda futbol oynamaktan çok büyük bir keyif alıyorsunuz. Lakin profesyonel futbolcu olduğunuzda bundan böyle bu sizin için bir hobi olmaktan çıkıyor, mesleğiniz oluyor. Yaptığınız şeyden alt fakat keyif alıyorsunuz lakin çocukken yaşadığınız hissiyat maalesef olmuyor.”

Ulaşabildiğimiz kayıtlarda futbola FK Veternik takımında başladığını görüyoruz. Ardındaki Vojvodina takımına geçiyorsun. Sırbistan’da nasıl bir altyapılar eğitimi aldın?
“Evet, Veternik doğduğum ve büyüdüğüm yer. Futbola ilk adımlarımı zaten fazla ufak yaşta bu kulüpte attım. Peşinde bahsettiğim gibi çok genç yaşta Vojvodina’ya geçtim. Orada da fazla hoş altı-yedi sene geçirdim diyebilirim. Benim için fazla güzel bir deneyimdi. Her gün antrenman yapıp hafta sonunun gelmesiyle maça çıkmak için sabırsızlanıyordum. O yaşlar benim için fazla özeldi. Her hatırladığımda yüzüm gülümsüyor.”

Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın bugün futbolcu olamadı ama sen başardın. O arkadaşlarına kadar neleri öbür yaptın?
“O Kadar çok arkadaşım hala farklı düzeylerde futbol hayatını Sırbistan’da ve Sırbistan’a yakın ülkelerde sürdürüyor. Fakat beni onlardan biraz daha iyi bir seviyeye getiren şeyin Tanrı’nın bana verdiği yetenek olduğunu düşünüyorum. bununla birlikte futbola ilk başladığım zamanlardan itibaren çok ciddiydim. Gelecekte bir futbolcu olmak istediğimi daima biliyordum. Futbolcu almak benim için okuldan bile daha önemliydi. Büyüdüğümde yapmak istediğim şeydi. Arkadaşlarım ise futbolu benden biraz daha misafir etme için oynuyordu. Sanırım bunlar benimle arkadaşlarım arasındaki farkı oluşturan faktörler oldu.”

“Genoa transferi benim için fazla erkendi”
Kariyerine baktığımızda tam bir futbol seyyahısın. Yurt dıştan ilk adımını İtalya’nın Genoa takımına atıyorsun ancak Hızlı A’da sadece bir maçta üç dakika oynayabiliyorsun. Bunun sebebi neydi?
“Genoa, Sırbistan dışarıya transfer olduğum birincil kulüptü. O zamanlar 18 yaşımdaydım ve gerçekten çok gençtim. Benim için çok iyi bir dönem olduğunu söyleyemem çünkü Genoa’ya transferim yüzde yüz kendi isteğimle gerçekleşen bir transfer değildi. Ufak kulüplerde nasıl olur bilirsiniz, bir kararı tek başınıza veremezsiniz. Genoa’dan kulübe iyi bir teklif geldi ve oraya aktarma olmamın daha iyi olacağı söylendi. Benim için çok manâlı bir deneyim oldu lakin fiilen İtalya ve o seviye için henüz çok gençtim. Öyle bir kulüpte olmak için çok erkendi. Altı ay sonra ayrılmak istedim çünkü işler hayal ettiğim gibi gitmedi.”

2010-2011 sezonunda Bundesliga 2 ekiplerinden Greuther Fürth takımına aktarma oluyorsun. Burada forma şansı buluyorsun ve kendini gösterebiliyorsun. Almanya günlerini nasıl anlatırsın?
“Evet, Almanya İkinci Ligi takımlarından Greuter Fürth’te bir sezon geçirdim ve fazla güzeldi. Forma şansı yakaladım, yeni bir ülkeyi tanıma fırsatı buldum. Almanya gerçekte harikaydı. İkinci ligde oynamamıza rağmen gittiğimiz her stadyumda batmış tribünler karşı oynuyorduk ve stadyumlar küçük de değildi. İnsanlar futbolu sahiden seviyordu ve benim için orada oynamak büyük bir keyifti. Kariyerim adına da attığım iyi bir adımdı. Dönüp baktığımda kendi adıma iyi bir tecrübe olduğunu düşünüyorum.”

Sonraki dönem senin için hemen hemen kayıp yıllar olarak göze çarpıyor. Fransa 1. Lig ekibi Saint-Ettienne’de iki sezonda yalnızca üç maçta forma giyebiliyorsun. Ardındaki Fransa 2. Lig takımı Arles’e aktarma oluyorsun ve burada da bir sezonda bir maçta oynuyorsun. 2014-2015 sezonunda Polonya’da Lechia Gdansk takımında dört, İsviçre’de St. Gallen’de de dört maçta forma giyebiliyorsun. Bu kayıp yılları bize nasıl anlatırsın? Sebebi neydi?
“Almanya’dan sonra işler benim için fena gitti. Genoa ile sözleşmem devam ediyordu. Almanya’da sezonu tamamladıktan sonra beni Yunanistan’da bir takıma altı aylığına kiralık gönderdiler. Aktarma sezonunun sonlarına yaklaşıyorduk. Üç hafta antrenmanlara çıktık lakin kulübün başkanı yasa dışı işler nedeniyle tutuklandı. Takım da beşinci lige düşürüldü. Genoa’yla konuştuğumda ise bana; ‘Evine git, ara transfer sezonunda karar vereceğiz’ dendi. Benim için aslında fazla kötü bir dönemdi. Bir defa hatalı bir adım attığınızda geri dönmek fazla zorlama oluyor. Genoa’ya transferim futbol hayatımda dört-beş seneye mal oldu. Dönüp baktığımda pişmanlık duyduğum şeylerden biri.”

“Türkiye’de olmamı St. Gallen’e borçluyum”
İsviçre kelimenin tam anlamıyla sana hap oluyor ve kendini buluyorsun. 2015-2016 sezonunda St. Gallen’de 33 maçta oynuyor, 12 gol atıyorsun. İstikrarın sonraki iki sezonda da 25 ve 30 maçta forma giyerek devam ediyor. Bu patlama yıllarını nasıl anlatırsın?
“St. Ettienne’le test idmanlarına çıkmıştım. Beni beğendiler ve takıma aldılar. Fakat hatalı zamanda dürüst yerdeydim. Demin 20 yaşımdaydım ve onlar olağanüstü bir takıma sahipti. Pierre-Emerick Aubameyang, şu lahza Wolfsburg’da oynayan Josuha Guilavogui, Brandao, Kurt Zouma gibi nitelikli oyuncular kadrodaydı ve benim bu kadroda forma şansı yakalamam çok zordu. Peşinde Arles-Avignon’a kiralandım. Arles Avignon’un da benim için iyi bir deneyim olduğunu söyleyemem. Benim için kayıp yıllardı diyebilirim. St. Ettienne ise koskocoman bir kulüptü, kötü bir düşüncem yok ama o düzeyde bir kulüpte oynamak için yeterli tecrübeye sahip değildim. Bu fırsat şu lahza elime gelmiş olsa bambaşka şekilde değerlendirebilirdim. Şu anki aklım olsa kesinlikle farklı kararlar verirdim. Oysa İsviçre’de St. Gallen’de müthiş üç sezon geçirdim. Orada bitmiş kendimi bir futbolcu gibi hissetmeye başladım. Her ne kadar geçmişte yaşadıklarımdan azıcık vicdan azabı duysam da St. Gallen’de sürekli oynuyordum. St. Gallen benim Sırbistan’dan ayrıldığımdaki ilk kulübüm olmalıydı diye düşünüyorum. İsviçre, kariyerim namına fiilen iyi bir dönemdi. O Kadar çok yeni dost edindim. Şu lahza Türkiye’de olmamı ve mutlu olmamı o zamana borçluyum.”

2018-2019 sezonunda yolun Türkiye ile kesişiyor. Yeni Malatyaspor’a aktarma oluyorsun. Transferin nasıl gerçekleşti? Sırbistan, İtalya, Almanya, Fransa, Polonya, İsviçre’den sonra Türkiye’yi nasıl buldun?
“Beni Malatyaspor’da görmek isteyen birey teknik direktör Erol Bulut oldu. Yardımcı antrenör Serhat Umar beni İsviçre’de izlemişti. Serhat Umar’ın beni izlediği maçı 3-0 kaybetmiştik. Maçta gayet iyi oynamama karşın 60-70. dakikalar aralarında oyundan alınmıştım. Serhat Umar döndüğünde de benimle ilgili olumlu rapor vermiş. Beni takımda görmek istiyorlardı. Onlara beni Malatya’ya getirdikleri ve güvendikleri için fiilen büyük bir teşekkür borçluyum. Hoş bir dönemdi benim için. Türkler ve Sırpların mantalitesi birbirine çok benziyor. Kibar ve saygılıysanız benzer nezaketi ve saygıyı görüyorsunuz. Bunu doğrusu seviyorum. Bu ülkede olduğum için gerçekte çok mutluyum.”

“Malatya’da güzel anılar biriktirdim”
Yeni Malatyaspor’da istikrarını devam ettirdin. 32 Süper Lig maçında 10 gol attın. Altı Türkiye Kupası maçında da dört golün var. Malatya günlerini nasıl anlatırsın?
“Daha önce bahsettiğim gibi Malatya’da geçirdiğim günler harikaydı. İyi bir takıma sahiptik. Malatya için tarihi bir sezon geçirdik. Avrupa’ya gitmek için çaba ettik ve bunu başardık. Fazla güzel zamanlardı. Malatya’da sadece güzel anılar biriktirdim. Ne oynarken ne de ayrılırken bir defa bile sorunla karşılaşmadım, her şey fazla güzeldi. Taraftarlar fazla iyiydi, teknik direktörümüz çok iyiydi. Kulüpteki herkesle iyi ilişkilerim vardı. Yeni arkadaşlar edindim. Malatya şehri ve Malatyaspor’la fazla hoş anılarım var.”

Malatya’dan sonradan fazla radikal bir karar alıyor ve Suudi Arabistan’a transfer oluyorsun. Al Ahli Jeddah takımında yalnızca üç maçta forma giyiyorsun. Bu kararı niçin aldın ve neden bu kadar az maçta forma giydin?
“Bu konu hakkında 20 dakika konuşabilirim oysa söylemek istediğim şeyler için doğru süre yok. Malatyaspor iyi bir sezon geçirmişti ve değerim yükselmişti. Al Ahli Jeddah’ın bana verdiği teklifi o dönem Türkiye’de verebilecek bazı yoktu maalesef. Herkes için verilebilecek en akılcı karardı diyebilirim. Benim için iyi bir kontrattı, Malatyaspor’un finansal durumu için de iyi bir teklifti. Başarılı bir sezonun gerisinde herkesin iyi bir şey elde edebileceği bir fırsattı. Peşinde asla düş edemeyeceğim şeyler yaşadım. Yalnızca üç maça çıktım. İlk iki maç Asya Şampiyonlar Ligi maçıydı. Bir önceki sezon bu turnuvayı kazanan ekip olan Al Hilal’a karşısında kaybetmiştik. Fena bir netice değildi. Ardındaki ikinci maçı kazandık. Yeterli sonuçlar değildi lakin şart kötü de değildi. Sonrasında ligde kendi sahamızda ilk maçımıza çıktık. 1-1 berabere kaldık ve golü de ben attım. Fakat saat sabahleyin üçte Instagram’dan kulübün benim için gelecek tekliflere açık olduğunu öğrendim. Sebebini anlamamıştım. Bana hiçbir tanımlama da yapılmamıştı. Lakin bunun tamamen şu an şahane bir kulüpteyim. Sözleşmem feshedildi ve buraya geldim. Sebebini açıklayamadığım bir olay yüzünden. Benim için fena bir deneyimdi ama ne mutlu fakat bu durum beni yeniden Türkiye’ye getirdi.”

“Başakşehir birinci önceliğimdi”
Başakşehir’e transferin nasıl gerçekleşti?
“Sözleşmem feshedildiğinde bağımsızlık oyuncu olduğumu Türkiye’de bilenler vardı. Bu yüzden Türkiye’den teklifler aldım. Birkaç kulüpten öneri edinmek benim için sevinç vericiydi ve Malatya’da iyi bir performans sergilediğimin göstergesiydi. Başakşehir’in benimle ilgilendiğini öğrendiğimde menajerime birinci önceliğimin Başakşehir olduğunu söyledim ve peşinde transferim çok kısa bir sürede gerçekleşti.”

Suudi Arabistan’ı saymazsak istikrarının Başakşehir’de de devam ettiğini görüyoruz. Bu sezon 17 lig maçında dört gol attın. UEFA Ligi’nde altı maçta oynadın, bir golün var. Türkiye Kupası’nda dört maçta bir gol kaydettin. Lige verilen araya kadar olan bu performansını nasıl değerlendirirsin?
“Şu ana kadar iyi bir sezon geçirdiğimizi düşünüyorum. Trabzonspor’la aynı puandayız ve zirvedeyiz. Üstünlük için iyi bir şansımız var. Türkiye Kupası’nda tâlihsiz bir şekilde elendik. Kendi sahamızda son dakika golü yedik ve deplasmanda gol atmayı başaramadık ne yazık ki. Kötü bir sonuçtu lakin Avrupa Ligi’nde iyi gidiyoruz ve ligde de şansımız yüksek. Ben ise kişisel performansımdan çok memnun değilim. Fakat iki ay sakatlığım nedeniyle sahalardan uzaktan kaldım. Bir De tam formumu yakalamaya başladığım bir dönemde talihsiz biçimde kolumu kırdım. İki ay sahalardan uzakta kaldığınızda iyi bir şekilde geri dönmek için zamana ihtiyacınız var. Lige verilen aradan önce Kopenhag’ı kendi sahamızda mağlup etmeyi başardık. Trabzonspor aleyhinde da deplasmanda kabul edilebilir bir sonuç aldık. İlk 11’de kararlı bir biçimde talih bulduğum için çok mutluyum. Daha iyi olabileceğimi biliyorum ve bedenen güçlenmek için her şeyi yapıyorum. Çok daha iyi performans sergileyebileceğimi bildiğim için şu anki performansımdan fazla mutlu değilim fakat bundan daha iyi olabileceğimi biliyorum. Ancak en önemlisi şampiyonluk için elimizde büyük bir fırsat var ve Avrupa Ligi’nde bir üstteki tura çıkmak için şansımız yüksek. Ekip olarak başarılı olmamız benim kişisel performansımdan daha manâlı.”

Başakşehir sistematik ve son yıllarda yakaladığı başarılarla kendisini çevrili-nesnel herkese çok sevdirmiş bir takım. Bu sezon da lige verilen araya kadar 53 puan topladı ve zirveyi Trabzonspor ile paylaşıyor. 53 puanlık bu periyodu bize nasıl anlatırsın?
“Daha önce bahsettiğim gibi ekip olarak çok iyi bir performans sergiledik. İyi oynadık ve ahali buna hürmet duyuyor. Takımı ve kulübü sorduğunuzda fazla güzel cevaplar alıyorsunuz. Çok nitelikli bir teknik direktör ve çok kaliteli futbolculara sahibiz. Ligde iyi bir konumdayız. Hepimiz katkı maddesi temin etmek için çok uğraş harcıyoruz. Şu an dinç kalmak, çok çalışmak ve şampiyonluk yarışına iyi bir şekilde geri dönmek öncelikli amacımız.”

“Duruma düzen karşılayan başarılı olacak”
Ligin tamamlanmasına 8 hafta var ve Başakşehir de uzun senelerdir kovaladığı şampiyonluğa bu kez kavuşmak istiyor. Sence kalan 8 hafta nasıl geçer ve neler olur?
“Sonuçları öngörmek çok zor. Sekiz maç kaldı fakat bu sekiz maçı hangi koşullar aşağıda oynayacağımızı bilmiyoruz. Oyuncuların döndüklerinde form durumlarının nasıl olacağı konusunda bir fikrimiz yok. Umarım yaşanmaz ama döndüğümüzde sakatlık riskimiz fazla artı. Şampiyonluğa ulaşacak ekip, daha az sakatlık yaşayan takım olacak gibi görünüyor. Yaşadığımız bu duruma en çabuk şekilde ahenk sağlayan başarılı olacak. Salgın nedeniyle verilen aradan önce iyi bir grafiğimiz vardı. Umarım bu aradan sonradan takım olarak tedbirli bir şekilde döneriz. Umuyorum maçlar başlamadan önce hazırlanmamız için de yeterince vakit olur.”

Okan Buruk genç ve başarılı bir teknik adam. Kendisiyle nasıl bir ilişkin var?
“mükemmel ve geleceği parlak bir teknik direktör. Gelecekte çok iyi bir kariyere sahip olacağını düşünüyorum. O kaliteye sahip biri. Futbolu biliyor ve büyük bir futbolcuydu. İyi bir ilişkimiz var, birbirimize fazla saygı duyuyoruz. Bir teknik direktör, oyuncusunun çabaladığını gördüğünde ve istediklerini yerine getirdiğinde hiçbir vakit sorun yaşanmaz. Umarım birlikte çalıştığımız vakit içerisinde aramızdaki ilişki bu şekilde devam eder.”

Dünya şu lahza korona virüsüyle büyük bir savaş halinde. Hayatı durduran bu virüsten sen nasıl korunuyorsun? Evde günlerin nasıl geçiyor? Hobiler edindin mi? İzlediğin filmlerden hangilerini beğendin? Hangi kitapları okudun?
“Evde günlerim iyi geçiyor. İki buçuk yaşında oğlum ve iki ikiz kızım var. Ailem de burada. Bıktırıcı olmasına imkân yok. Kesintisiz yapacak bir şeyim oluyor ve tabiî ki her gün antrenmanım var. Günler seri geçiyor. Sadece uzun bir süre içeride kalmak canımı sıkabiliyor. Ancak yapacak bir şey değil. Bu durumun sona ermesi için dua ediyoruz. Can Sıkıcı haberleri bakmak basit değil. Fazla olmaktan diğer çaremiz yok. Televizyon ve dizi izlemek için vaktim olmuyor. Üç çocukla televizyon izlemek için vakit bulmak kolay yok.”

“Burada kendimizi güvende hissediyoruz”
Çoğu yabancı oyuncunun bu günlerde ülkelerine dönmek istediğini biliyoruz. Sen hangi fikirdesin, Türkiye’de kalmak mı geri dönmek mi?
“Biz geri dönmek istemedik. Çünkü burada güvende hissediyoruz. Keza küçük çocuklarımla bu zamanda seyahat etmek akıllıca bir hafıza gibi gelmedi. Ailemi tehlike altında teslim etmek istemedim. Ülkemde evde kalmakla burada evde kalmak aynı şeyler. Ailem de burada ve daha bakımlı, güvende hissediyoruz, her zaman beraberiz. Ben bu vakit içinde burada kalmayı seçim ettim ve pişman değilim.”

Başakşehir ile 2022 yılına kadar sözleşmen var. Bir futbol seyyahı olarak kendine nasıl bir kariyer planı yaptın? Hayallerin, hedeflerin neler?
“Geleceği şu lahza fazla düşünmüyorum. Günden güne gelebileceğim en üstteki seviyeye varmak için çabalıyorum. Önceliğim sağlıklı kalmak ve Başakşehir’e katkı maddesi sağlayabilmek, bu takımla sonra gelmek. Siz mutluysanız, kulüp de mutluysa her şey yolunda gider.”

“Nafile giden yıllarımı unutamayacağım”
Dünyayı futbolla gezmiş bir oyuncu olarak futbolla ilgili hiç ‘keşke’lerin var mı?
“Daha önce bahsettiğim gibi fena anılarım ne eyvah fakat var. İsviçre’den beri kendimi gerçekten bir futbolcu gibi hissediyorum. Genç yaşta oynayamadığım maçlar ve nafile dışarı giden senelerimi hayatım boyunca unutmayacağım. Fakat şayet de yaşadıklarım doğru şu lahza bulunduğum seviyedeyim. Şu an bulunduğum konumdan da mutluyum. Eğer yaşadıklarımı yaşamasaydım şu lahza burada oynayacak gücü elde edemeyebilirdim. Ne olacağını asla bilemeyiz. Fakat umarım boşuna dışarı giden senelerimi ve oynayamadığım maçları telafi edecek zamana ve şansa sahip olurum.”

Deneyimli bir oyuncu olarak bugüne değin Sırbistan Milli Takımı’nda sadece iki kere forma giyebildin. Sence bunun sebepleri neler? Milli takımla ilgili düşüncelerini öğrenebilir miyiz?
“Sırbistan Milli Takımı her zaman iyi futbolculardan oluşur. Evvelden de oynama şansı buldum. Ama milli takıma çağrılmadan önce bahtsız bir biçimde kolumu kırdım. Yine çağrılmak istiyorum ancak önümüzdeki günler neler getirecek daima birlikte göreceğiz. Genç yaşlarda U15, U17, U19, U21’de böylece fazla kez forma şansı yakaladım ve kaptan oldum. Lakin kaybettiğim yıllarda ne yazık fakat kısmet bulamadım. Tekrardan milli takıma seçilebilmek için her zaman fazla çabalayacağım. Çünkü milli takımda oynamak her zaman bir onurdur. Umarım yeniden elime fırsat geçer.”

“Türk Milli Takımı doğrusu fantastik”
Türk Ulusal Takımı’nı nasıl buluyorsun? Gelecek yıla ertelenen 2021 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda sence Türkiye neler yapar?
“Türk Milli Takımı gerçekte olağanüstü diyebilirim. çok iyi oyunculara ve mükemmel taraftarlara sahipler. Uzun bir zaman var ama gelecek sene Avrupa Futbol Şampiyonası’nda da iyi bir sonuç elde etme şansları yüksek. Nitelikli oyuncuların yanında mükemmel genç oyunculara da sahip bir takım Türk Ulusal Takımı.”

“Visca ve İrfan Can’ı çok beğeniyorum”
Ligimizde en çok hangi oyuncuları beğeniyorsun? Seni en çok hangi oyuncular zorluyor?
“Ligde beğendiğim oyuncuların çoğunluğu takım arkadaşım. Ama Süper Lig’de böylece fazla futbolcuya saygı duyuyorum. Çünkü her ekip fazla kabiliyetli oyunculara sahip. Fakat takım arkadaşlarımdan bazıları şu lahza ligde pozisyonlarının en iyileri o yüzden kendi takım arkadaşlarımı başka oyunculara değişmem. Edin Visca bunlardan bir parça başına. Yalnızca takımımızın yok ligin en iyi oyuncularından. İstatistikler bunun kanıtı. İrfan Can Kahveci de çok kabiliyetli ve en fazla beğendiğim isimlerden biri. Onunla oynamak ve onu izlemek gerçekte çok neşeli.”

Kariyerinde kendine örnek aldığın oyuncular var mı? Varsa hangileri?
“Küçükken fazla pozitif hayran olduğum futbolcu vardı. Ancak profesyonel futbolcu olduğumda, gittiğim her takımda örnek aldığım, alıştırma etiğine hürmet duyduğum ve böylece çok şey öğrendiğim oyuncular oldu. Onlardan öğrendiğim şey, ne değin kabiliyetli olursanız olun profesyonel elde etmek zorunda olduğunuz, vücudunuza iyi bakmanız, beslenmenize uyarı etmeniz, antrenmandan önce ve daha sonra fazladan çalışmanız gerektiğiydi. Millî takımda da böyle isimler vardı. Bunları uyguladığınızda zamanla sonuçlarını alıyorsunuz. Verebileceğim spesifik isimler değil. Küçükken çok artı hayran olduğum futbolcu vardı lakin daha sonra hayran olduğum oyuncularla birlikte oynadım ve böylece çok şey öğrendiğim oyuncular oldu. Bundan Böyle bunu önemsiyorum.”

İstanbul’da nasıl bir hayatın var? Manâsız zamanlarını nasıl değerlendirirsin?
“İstanbul’da jurnal hayatım şu anki duruma benzer aslında. Üç çocuğum var. Antrenman olduğunda tesislere gidiyorum, döndüğümde çocuklarımla zaman geçiriyorum. Eşime muavin oluyorum, evde olmadığım sürede çocuklarla doğal olarak o ilgileniyor. Zaman bulduğumuzda eşimle yemeğe çıkıyoruz. Hoş bir yerde yaşıyorum, İstanbul’da olmanın her anından keyif alıyorum. İkiz bebekler yürümeyi öğrendiğinde İstanbul’u daha pozitif keşfetmek için zaman ve fırsat olacak.”

UEFA Uluslar Ligi’nde Türkiye ve Sırbistan’ın aynı grupta olması hakkında neler düşünüyorsun?
“UEFA Uluslar Ligi’nde Türkiye ve Sırbistan’ın benzer grupta olduğunu biliyorum. Ama bu şu lahza çok uzak ve şimdiden bir şey anlatmak fazla şiddet. Şu lahza bu maçları ne zaman göreceğimizi bilmiyoruz. Nitelikli oyunculara sahip iki takımın maçı olacağı muhakkak. İki takımın da yüzde 50 kazanma şansı var diyebilirim. Oysa maçlar hakkında daha iyi açıklama olabilmek için ilk kez içinde bulunduğumuz durumdan çıkmamız gerek. Sorularınız için de çok teşekkürler. Umarım istediğiniz cevapları almışsınızdır.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.