Çayönü’nde 5 Bin Yıllık Depremin İzleri: Neolitik Dönemden Günümüze Arkeolojik İçgörüler
Çayönü’nde 5 bin yıllık deprem izi: Neolitik dönemin arkeolojik içgörüleri günümüze ışık tutuyor.
Çayönü Tepesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Diyarbakır’ın Ergani ilçesinin 7 kilometre güneybatısında, Ergani Ovası’nın kuzeyinde konumlanıyor. Burada Neolitik Dönem’in yerleşik yaşama geçiş sürecinin ilk aşamalarıyla ilgili izler, yaklaşık 12 bin yıl öncesine uzanan bir hikâyeyi ortaya koyuyor. 1964’ten bu yana sürdürülen kazılar, günümüzde de devam ediyor. Elde edilen bulgular arasında, deprem etkisiyle oluşmuş bir yıkıma işaret eden kerpiç duvar enkazı dikkat çekiyor; bu unsur yakın zamanda yapılan çalışmaların odak noktası oldu.
Kazı Başkanı ve Çanakkale Uygulamalı Bilimler Fakültesi Müzecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Sarıaltun, bu yıl Neolitik Dönem üzerinde yoğunlaşan pek çok çalışmanın yanı sıra İlk Tunç Çağı’na ait dönemde de alanı genişlettiklerini vurguluyor. “İNSANLAR GİTTİKTEN SONRA TAHRİBATA UĞRAMIŞ” ifadesiyle, yaklaşık 2800’lerden sonraki yerleşimin kısmen boşaldığı bir döneme işaret ediliyor.
Yakın incelemelerdeki veriler bize, güney duvarında taş temelli kerpiç bir yapının varlığını gösteriyor. Bu duvarın 12-13 sırası kuzeye doğru devrilmiş ve uzunluğu yaklaşık 5 metre 20 santimetre olarak kaydedilmiş. Yükselti ya da genişliği olarak adetlenen alan ise 1 metre 25 santimetre düzeyinde. Düşüş yönü, mekanın zeminine düşen bir blok halinde gerçekleşmiş ve arasında harçlar bulunuyor.
“Blok halinde mekanın zemini üzerindeki düşüş, deprem sırasında yapıların yıkıldığını düşündürüyor; çünkü iç mekânda moloz yığını ya da yaşam alanının kullanımı sırasında yıkıma işaret eden veri bulunmuyor. Bu da, yerleşimin terk edildikten sonra meydana gelen tahribatın depremle şekillendiğini öne sürüyor,” diye ekliyor Sarıaltun. “Muhtemelen yapı, depremden kısa bir süre önce terk edilmiştı. Zamanla, taş temeller üzerinde kerpiç duvarlar, kuzeye yönelen bloklar halinde çökmüş.” Ayrıca kırmızı toprak içeren kerpiç blokların, topraktan gelen hematit rengini yansıttığını belirtiyor. Yanma izi olmadığını ve kırmızılığın kerpiç yapım tekniğinden kaynaklandığını açıklıyor.
“5 BİN YIL ÖNCEKİ YAPI DEPREME MARUZ KALMIŞ” ifadesiyle, bu yatay arkeolojik kapsayıcının yıllar boyunca deprem etkilerine maruz kaldığını vurguluyor. Jeolojik çalışmalarla fay hatlarına dair incelemeler yapan ekip, Çayönü’nün yakın çevresinde belirgin bir fay hattı bulamadıklarını paylaşıyor. Ancak kuzeyde Elazığ-Sivrice bölgesinde son beş yılda deprem hareketliliklerinin arttığına dikkat çekiyorlar; bu dinamiklerin dolaylı bir yıkıma yol açmış olabileceğini ifade ediyorlar.
Bu yaklaşım, Dicle Havzası’ndaki Orta Tunç Çağı Salat Tepe yerleşmesinde de benzer depremlerin kaydedildiğini gösteriyor. Burada bulunan buluntular, yalnızca yıkımı değil, döneme ait çanak çömlek ve kaplar gibi kültür dolgusunu da içeriyor; bu materyaller, doğal süreçlerle korunmuş arkeolojik kalıntılar olarak değerlendiriliyor. “En azından kronolojik ve mekânsal anlamda değerli buluntular bu yıl ortaya çıktı. Kerpiç verileri ise mevcut verileri daha nitelikli hâle getirdi.” şeklinde konuşuluyor.
Bu bulgular, Çayönü’nde yaklaşık 5 bin yıl öncesine uzanan deprem izlerini gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor. Bölgedeki yerleşimin evrimi ile doğal afetler arasındaki etkileşimin anlaşılması için yürütülen çalışmalar, bölge tarihi açısından büyük öneme sahip.