Çanakkale Savaşları’nda Arkeolojik Keşifler ve Tarihin Derinlikleri
Çanakkale Savaşları’nda yapılan arkeolojik keşifler ve derin tarih bilgileriyle savaşın bilinmeyen yönlerini keşfedin. Tarihin derinliklerine yolculuk.
Çanakkale Savaşları’nın 110. Yılında Yeni Arkeolojik Bulgular
Çanakkale’nin destansı savaşlarının yıl dönümünde, savaş sırasında ortaya çıkan ilginç ve önemli arkeolojik detaylar gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. ÇOMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Reyhan Körpe, savaşın en kritik bölgelerinden biri olan Eceabat ilçesinde Küçük Kemikli bölgesinde gerçekleştirilen kazılarda şaşırtıcı buluntulara ulaşıldığını açıkladı.
Prof. Dr. Körpe, özellikle savaş sırasında gerçekleştirilen siper kazılarında, Roma dönemine ait 1800 yıllık bir lahit ve diğer antik kalıntıların bulunduğunu belirtti. Ayrıca, kazı yapan Fransız ve İngiliz arkeologların, savaş sonrasında bu değerli eserleri ülkelerine götürdüklerini ve kayıtlara geçirdiklerini ifade etti. Bu durum, savaşın sadece askeri boyutunun değil, aynı zamanda kültürel ve arkeolojik mirasımıza da büyük zarar verdiğinin önemli bir göstergesidir.
Antik Kentler ve Savaşın İzleri
Çanakkale Cephesi, 1. Dünya Savaşı’nın en önemli ve en kanlı savaş alanlarından biri olmasının yanı sıra, aynı zamanda bir dizi antik kente de ev sahipliği yapmaktadır. Prof. Körpe, savaşın hem Anadolu Yakası hem de Gelibolu Yarımadası’nda birçok antik kentin savaşlardan ciddi biçimde etkilendiğine dikkat çekerek, “Troya ve Elaious gibi pek çok antik yerleşim, savaşın yıkıcı etkilerine maruz kalmıştır. Bazı kentler savaş sırasında büyük tahribata uğramış ve arkeolojik yapılar büyük hasar görmüştür” dedi.
Fransız ve İngiliz Arkeologların Savaş Sırasındaki Kazıları
Prof. Körpe, özellikle Fransızların Seddülbahir bölgesinde, şu anki Şehitler Abidesi’nin bulunduğu yerdeki Elaious Antik Kenti’nde yaptığı kazıların önemine vurgu yaptı. Fransızların burada savaş sırasında gerçekleştirdikleri arkeolojik kazılarda, savaşın etkisiyle ortaya çıkan antik kalıntıların fark edilerek kayda alındığını açıkladı. Bir Fransız askerî görevlisi olan Dhorme, savaş boyunca kazılar yapmış ve yaklaşık 60’dan fazla lahit ve mezar ortaya çıkarmıştır. Bu eserler, savaşın ve kazıların sonunda Fransa’ya götürülmüş ve Louvre Müzesi’nde sergilenmiştir. Ayrıca, savaş sırasında bulunan ve büyük öneme sahip bir başka kalıntı ise, Bergama Kralı II. Attalos’a ait bir yazıttır. Bu önemli eser, yine savaş sonunda İngilizler tarafından toplanmış ve ülkelerine taşınmıştır.
Savaşın Arkeolojik İzleri ve Akademik Tanıtım
Çanakkale’deki Anafartalar Cephesi, 1915 yılında gerçekleşen ve büyük kayıpların yaşandığı çatışmalara sahne olmuştur. Prof. Körpe, bu bölgedeki arkeolojik çalışmaların ve buluntuların önemine değinerek, “Ağustos 1915’te İngilizlerin Küçük Kemikli ve çevresine yaptığı çıkarma sırasında, antik kentler ve kalıntılar üzerine yapılan kazılar büyük bir ilgiyle karşılanmıştır” dedi.
İngilizlerin siper kazıları sırasında, savaşın etkisiyle ortaya çıkan birçok antik kalıntıya rastlandığını belirten Körpe, özellikle kent ismini taşıyan lahitlerin ve üzerlerinde bulunan yazıtların savaş sırasında kayda geçirildiğini ve arkeoloji literatürüne kazındığını ifade etti. Ayrıca, Conkbayırı’nda gerçekleştirilen kazılarda, Avustralyalı askerlerin bulduğu çanak, çömlek ve sikke gibi arkeolojik materyaller de savaşın ve arkeolojik kazıların kesiştiği noktaları gözler önüne sermektedir.
Sonuç olarak, savaşın sadece bir askeri çatışma değil, aynı zamanda kültürel ve arkeolojik mirasımıza yönelik büyük bir tahribat olduğunu vurgulayan Prof. Körpe, bu değerli buluntuların korunması ve gelecek nesillere aktarılması gerektiğinin altını çizdi. Savaş sonrası bu eserlerin ülkelerine götürülmesi, hem tarih hem de arkeoloji açısından önemli bir kayıttır ve bu çalışmalar, savaşın derin izlerini anlamamızda büyük rol oynuyor.