DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

‘Arkeolojinin Altın Çağı’ sergisi ziyaretçilerini bekliyor

‘Arkeolojinin Altın Çağı’ sergisi, tarih ve kültür tutkunlarını büyüleyici eserler ve keşiflerle dolu bir sergi deneyimine davet ediyor. Hemen ziyaret edin!

06.08.2025
A+
A-

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilen ve ülkemizin zengin kültürel mirasını gelecek nesillere aktarmayı amaçlayan ‘Geleceğe Miras Projesi’ kapsamında gerçekleştirilen kazı ve kurtarma çalışmalarında ortaya çıkarılan eşsiz eserler, yurt dışından iadesi sağlanan ve yurtiçinde ele geçirilen önemli buluntüler ile bir araya getirildi. Bu kapsamda hazırlanan ve büyük beğeni toplayan ‘Bir Vizyonun Doğuşu: Geleceğe Miras Projesi – Arkeolojinin Altın Çağı’ sergisi, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde ziyaretçilere kapılarını açtı. Sergide, toplam 570 eser yer almakta olup, bunların 485’i ilk kez sergileniyor, böylece ziyaretçilere eşsiz bir arkeolojik deneyim sunuluyor.

Serginin en dikkat çekici parçaları arasında, ABD’den iadesi sağlanan ve Roma İmparatoru Marcus Aurelius’a ait bronz heykel ile, Neolitik Çağ’ın en önemli keşifleri arasında yer alan Karahantepe buluntuları, Gordion T26 Tümülüsü’nün eşsiz bronz kapları, ilk defa sergilenecek Orhan Gazi sikkesi ve Adrasan Batığı’ndan çıkarılan deniz altı eserleri bulunuyor. Ayrıca, sergideki eserler sadece tarihi ve sanatsal değeriyle değil, aynı zamanda uluslararası başarılarıyla da öne çıkıyor. Bu eserler, Anadolu’nun binlerce yıllık zengin geçmişini gözler önüne seriyor ve UNESCO Dünya Mirası listesine aday gösterilen birçok kazı alanından derlenmiş durumda.

5 binden fazla uzman ve çalışan tarafından yürütülen ve sürdürülebilirlik ilkeleriyle tasarlanan bu projede, arkeologlar, sanat tarihçileri ve restorasyon uzmanları gibi pek çok profesyonel görev alıyor. Bu sayede, Türkiye’nin arkeolojik alanlardaki uluslararası görünürlüğü artarken, aynı zamanda binlerce yıllık kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması amaçlanıyor. 2024 yılında başlatılan proje ile, ülke genelinde kazı ve araştırmalar yılın 12 ayına yayılmış, önceliklendirilmiş ve planlı bir şekilde yürütülüyor.

Özellikle, 12 bin yıl öncesine uzanan derin tarihiyle Anadolu’nun çok çeşitli kültürel yapısını sergileyen eserler, ziyaretçilere zamanda bir yolculuk vaad ediyor. Girişte, bir kız çocuğunun hasta annesi için yaptığı muska ve tespih gibi günlük yaşamdan kesitler, sergiyi daha anlamlı kılıyor. Bu koleksiyonlar arasında, Isparta Müzesi’nden getirilen ve kanser hastalığının ilk keşfine işaret eden ‘Gemma’ adlı eser de bulunuyor; bu eser, hem hastalıkla mücadeledeki inançları hem de antik tıbbın izlerini taşıyor.

Asrın Keşfi: Kaplar ve Sikke Koleksiyonu

Serginin giriş bölümünde, ilk kez sergilenen ve Frig dönemi çömleği olarak tanımlanan, üzeri örtülü kaplar dikkat çekiyor. Bu eser, üzerindeki örtü sayesinde korunmuş ve günümüze ulaşmış, arkeoloji alanında büyük öneme sahip. Karahantepe’de gün ışığına çıkan ve ‘Neolitik Çağ’ın en önemli keşfi’ olarak kabul edilen kaplar, sergiyi ziyaret edenleri mitolojik bir hikayeye davet ediyor. Ayrıca, Urartu dönemine ait miğfer ve Doğu Roma dönemine ait demir asker zırhı, serginin en gözde parçaları arasında yer alıyor. Zırhın hemen yanında sergilenen, toprak altından çıkarılan ve 4 bin 993 eseri içeren dev küp ise, Anadolu’nun zengin arkeolojik çeşitliliğini gözler önüne seriyor.

Bronz heykel parçaları ve, antik çağlara ait eritilerek sikke ve eşyalar yapımında kullanılan eserler, koleksiyonun en dikkat çekici kısmını oluşturuyor. Ayrıca, Hava Tanrısı’na adanmış duaları içeren Kalaşma tabletleri ve Hatay bölgesine ait eski şehir satışlarına ilişkin tabletler, serginin mitolojik ve kültürel zenginliğini yansıtıyor. Efes’in işlik alanlarından çıkan günlük yaşamı anlatan seramikler ve kaplar, dönemin üretim tekniklerini ve sosyal yapısını gözler önüne seriyor.

Dünyada Sınırlı Sayıda ve Türkiye’de Tek Örnekler

Balıkesir Daskyleion kazısında gün ışığına çıkan ve dünyada az sayıda örneği bulunan kap, serginin en nadide parçalarından biri. Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait, baba isimleri yazılmayan ilk sikke olan 1’inci Murad sikkesi ve figürlü kase, koleksiyonun diğer dikkat çekici eserleri arasında. Sergi, sadece kaçırılan eserlerin geri getirilmesine değil, aynı zamanda mirasın topraklarımıza ait olduğunu ve bu mirasın korunmasının önemine vurgu yapıyor. Bu kapsamda, ‘Kaçış Yok’ bölümünde, kolluk kuvvetleri tarafından yakalanan kadın heykeli ve Abbasi Dönemi parfüm şişeleri de sergileniyor. Ayrıca, denizden çıkarılan ve tarihi önemi büyük olan batık eserler de sergiye dahil edilerek, deniz altındaki arkeolojik zenginliğe de dikkat çekiliyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.