Arda Turan’ı psikiyatr koltuğuna oturttuk!
Bu bir saldırganlık kısırdöngüsü
PROF. DR. ÖZCAN KÖKNEL
Bir kişi hakkında yorum yapmak için o kişinin ruhsal durumunu ve çocukluğunu bilmek gerek. Neden-sonuç ilişkisini ancak bu sayede ortaya koyabiliriz. Arda Turan hakkında dışardan bir gözle ancak şu yorumu yapabilirim: Yurtiçinde ve yurtdışında oynadığı futbolda eski başarısını gösterememek, kırgınlık, endişe ve korku yaratır. Bu korku ve endişeler uzun süre devam ederse saldırgan dürtü ve davranışlara dönüşebilir. Bu bir kısırdöngü. Etrafından ve toplumdan eleştiri aldıkça, bu eleştiriler de kişiyi daha saldırgan yapar. Kişinin dışardan gelen uyaranlara karşı sakince “Evet” ya da “Hayır” demesi zorlaşır, saldırgan sözcük ve davranışları tercih eder.
Alkol, öfke kontrolünü daha da zorlaştırıyor
PSİKİYATR PROF. DR. KEREM DOKSAT
Erkekler duygu ve davranışlarını sol beyin yarıküreleriyle, kadınlarsa daha ziyade sağ beyin yarıküreleriyle yönetir. Sol beyin ‘erilliği-erkekliği’ temsil eder ve erkeklik hormonu testosteronun etkisi altındadır. Dolayısıyla erkekler, kadınlardan farklı olarak, doğaları itibariyle daha ani davranabilirler. Erkek egemen toplumlarda, meşhur insanlarda, ego kabarması ve üstün gelme kaygısıyla bu eril davranışlar fevri hareketlere dönüşebiliyor. Bu olumsuz davranışlar, bastırılmış öfke (geçmişte benzeri sosyal olaylara karşı yeteri kadar tepki verememiş olma hissi) veya yansıtılan öfke (kişinin kendi içindeki öfkeyi kaWrşısındaki kişiden kendisine yöneltiliyormuş gibi yanlış idrak etmesi) gibi sebeplerle ortaya çıkabilir. Tüm bunlara ek olarak alkol kullanımı da söz konusu olursa, öfke kontrolü daha da zorlaşabilir.
Yakın çevresinin asla desteklememesi
ve hakkaniyetli davranması gerek
PSİKİYATR ARZU ERKAN YÜCE
Ataerkil sistemde yetişen pek çok birey, özellikle de erkek çocukları, kendi sınırlarını bilmek, empati kurmak ve yeterli özdenetim sağlamaktan uzak büyütülüyor. Bu zeminde ‘haklılık şeması’ geliştiren pek çok kişi, dilediği zaman, dilediği kimseye, dilediğini yapabilme hakkını görüyor kendinde. Eğer kurallar ün, makam, zenginlik, statü sahibi bazı kimseler için keyfi olarak devreden çıkarılırsa kişilerin zarar verici davranışlarının önünde bir engel kalmaz. Kişi yaptıklarına kendince haklı nedenler bulmaya, bunları savunmaya, hatayı hatayla kapatmaya meyleder. Bu tür durumlarda kanaat önderlerinden, toplumun sağduyulu kesiminden gelen tepki ve eleştiriler olağan ve yerindedir. Özellikle kişinin yakın çevresi ve üzerinde söz sahibi olanların, olumsuz davranışları asla desteklememesi, nesnWWel ve hakkaniyetli davranması gerekir.
Öfke kontrolü yapamamak insanın çaresizliğini yansıtır
PSİKOLOG İLKİM ÖZ
Takdir görme, başarının alkışlanması, kişinin gösterdiği azmin ve çabanın karşılığını sadece ekonomik değil, duygusal ve sosyal anlamda görmesi çok önemli. Ancak kişinin bu durumu hazmedebilmesi, taşıyabilmesi gerekir ki sosyal ve toplumsal onay azaldığı zaman iç dünyasındaki dengeler bozulmasın. Çünkü ün ve şöhret sürekli ve sonsuza kadar değildir. Bir gün bitecek ve kişi starlığını bırakarak daha sıradan yaşamına dönecektir. İşte kırılma noktası tam da burada oluyor. Ego sarhoşluğu dediğimiz duygu durumu, kişinin gerçek dünyaya dönmesini engelleyebiliyor. Alkışların ve onayın azalması öfke duygusunu tetikleyebiliyor. Öfke kontrolsüzlüğü ve şiddet aslında insanın çaresizliğini yansıtır.
Bir tutunamama hikâyesi
SPOR YORUMCUSU UĞUR VARDAN
Arda Turan, iç suları pek de aşamamış futbolumuzun gidebileceği en uzak mesafeye ve en üst noktaya uzanmış bir figür. İnsanın Barcelona görüp de, Camp Nou’nun tadını tam olarak alamadan tekrar buralara dönmesi büyük bir travmadır. Bu coğrafyada sistemin arkasında olduğunu bilse de, bilinçaltı bu travmayı ona her zaman hatırlatıyor. O çok bildiğimiz fotoğrafta Hagi’nin attığı gole sevinen top toplayıcı çocuk, birçok düşünü gerçekleştirdi ama zirvede tutunamadı. Ne yazık ki psikolojisi ve kültürel refleksleri bu travmayı atlatamadığını gösteriyor; gazeteciye saldırı, hakeme saldırı, en nihayetinde de son olay… Erkek egemen söylemle donatılmış ‘Adamlık’ (ya da ‘Delikanlılık’) kültürü eşliğinde gelişen bütün bu vakalarda, son derece yetenekli bir futbolcunun tutunamama hikâyesini bütün açıklığıyla izlemekteyiz.
Profesyonel meslek hayatını sürdürmekte zorlanıyor
class=’cf’>
Futbol dünyasında herkes Arda adına çok üzgün
SPOR YORUMCUSU DİDEM DİLMEN
Galatasaray’dan ayrıldığı dönemde o zamanki kız arkadaşıyla ilgili bazı sıkıntılar olmuştu. Tribünler tepki vermişti ve bu tepkiler üzerine canlı yayında gözyaşlarını tutamamıştı. Arda çok duygusal bir karakter aslında. Atletico Madrid’de kendini toparladı. Öyle ki Barcelona’nın dikkatini çekip 41 milyon Euro’ya transfer olmuştu. O dönem hepimiz sanki kendi çocuğumuz Barcelona’ya transfer olmuş gibi sevinmiştik. Sonra işler karışmaya başladı. Arda orada ne yaşadı bilmiyoruz. Barcelona’dan çok İstanbul’da kalıyordu. Sonunda ayrılmak zorunda kaldı. Türkiye’ye geldiğinde Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarı onu istemedi. Bir futbolcu için yıkıcı bir durum. Bütün bunlara rağmen Başakşehir’e imza attığında herkesin söylediği bir şey vardı: Arda Turan küllerinden yeniden doğabilir. Ama edindiği tecrübelerle bambaşka bir Arda Turan’a dönüşebilecekken adli olaylarla anılmaya başladı. Bu saatten sonra nasıl toparlanır, göreceğiz. Futbol dünyasında herkes Arda adına çok üzgün, kimsenin “Oh olsun” diyeceğini sanmıyorum. Biz bu çocuğun Manisa’da parlayışını, Barcelona’ya gidişini izledik. Hepimiz Arda Turan geri dönsün istiyoruz.
Photoshop: Hürriyet Pazar Grafik Servisi
Sporumuz Arda Turan’la anılmamalı
SPOR VE TOPLUMSAL CİNSİYET UZMANI DR. CANAN KOCA ARITAN
Futbol kültürünü maalesef şiddetten bağımsız düşünemez olduk. Ama bu olay futbol ve şiddet ekseninden ziyade erkeklik ve cinsel şiddet bağlamında tartışılmalı. Ülkemizde futbolun şiddete sıfır toleranslı bir kültüre dönüşebileceğine inancım yok. 11 Ekim’de İstanbul’da UNICEF 4. Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı’nda, sporcu kız çocuklarının başarılarını dinledim. Eskrimci Deniz Selin Ünlüdağ, paralimpik koşucu Öznur Alumur gibi genç sporcuların öyküleriyle anılmalı sporumuz. Arda Turan ve benzeri futbolcularla değil…
Şiddet uygulayanlar genellikle
“Hak etti, onun suçu” şeklinde düşünür
KLİNİK PSİKOLOG BAŞAK DEMİRİZ
Her insanın, psikolojide ‘temel inanç’ olarak adlandırılan, kişinin hayata bakışını ve davranışlarını yönlendiren düşünce kalıpları var. Bazı inançlar yanlış olsa da etrafın etkisiyle pekişebilir, size gerçek gibi görünür. Şiddet uygulayan kişilerin düşünceleri genellikle, “Hak etti, cezası verilmeliydi, beni o kızdırdı, onun suçu” şeklinde olur ve bu düşüncenin yanlış olduğunu test etmek aklına bile gelmez.