AK Parti’den Kapsamlı ve Köklü Bir İnfaz Sistemi Reformu Hazırlığı

AK Parti, Türkiye’nin infaz sisteminde yeni ve genel bir dönüşüm için çalışmalarını hızlandırdı

Türkiye Cumhuriyeti’nin adalet anlayışını daha etkin, adil ve sürdürülebilir kılmak amacıyla, AK Parti hükümeti kapsamlı bir infaz sistemi reformu üzerinde yoğunlaşmış durumda. Yaz ayları boyunca yürütülecek bu çalışmalarda, mevcut Covid-19 düzenlemeleri gözden geçirilmek yerine, infaz süreleri ve koşullu salıverme kriterlerinde köklü ve radikal değişiklikler yapılacak. Hedef, rehabilite olmamış hükümlülerin dışarı çıkmasını engellemek ve cezaevlerindeki suç oranlarını azaltmak. Bu adımlar, infaz sisteminde suç ve ceza arasındaki dengeyi yeniden kurmayı amaçlıyor.

AK Parti’nin kapsamlı infaz sistemi reformu girişimi ve öncelikleri

Son dönemde, Covid-19 pandemisi nedeniyle uygulamaya konan düzenlemelerin ardından, AK Parti hükümeti, yeni ve daha kapsamlı bir infaz sistemi reformu için harekete geçti. Meclis çalışmalarının 1 Ekim itibarıyla başlamasıyla birlikte, Cumhur İttifakı ortakları AK Parti ve MHP, bu konunun yeniden gündeme getirileceğini ve detaylı bir şekilde ele alınacağını belirtti. Bu süreçte sadece pandemi dönemi düzenlemeleri değil, genel anlamda infaz sistemi bütüncül bir şekilde yeniden yapılandırılacak.

Sürelerin sadeleştirilmesi ve koşullu salıverme kriterlerinin yeniden tanımlanması

Mevcut infaz sisteminde, suç türlerine göre farklı tutarlarda infaz süreleri uygulanmakta. Örneğin, adli suçlar için hükümlüler genellikle cezalarının %50’sini, örgütlü suçlarda ise yaklaşık üçte ikisini cezaevinde geçirmek zorunda kalıyor. Yeni reform kapsamında, bu oranlar basitleştirilecek ve tüm suçlar için ya tek bir oran ya da iki farklı oran belirlenecek. Örneğin; adli suçlar için 1/2 oranı, ağır suçlar için 3/2 oranı üzerinde duruluyor. Alternatif olarak, tüm suçlar için sadece 1/2 oranı kabul edilebilir. Böylece, infaz süreleri hem daha anlaşılır hale gelecek hem de uygulamada bir standardizasyon sağlanacak.

Rehabilite olmamış hükümlülerin dışarı çıkışının engellenmesi ve yeni kriterler

Koşullu salıverme uygulamalarında da köklü değişiklikler yapılacak. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanacak yeni yasal düzenlemelerde, “Rehabilite olmamış hükümlülerin dışarı çıkmasına kesinlikle izin verilmeyecek” maddesi yer alacak. Bu hükümlüler, cezaevinden çıktıktan sonra tekrar suç işleme riski taşıyacakları için, sistemden dışlanacak. Ayrıca, gözlem ve değerlendirme mekanizmaları güçlendirilerek, hükümlülerin durumu daha sıkı denetim altına alınacak ve salıverme süreçleri daha titizlikle yönetilecek.

Mevcut infaz süreleri ve yasal çerçeve

• Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar: 30 yılını,
• Müebbet hapis cezası alanlar: 24 yılını,
• Süreli hapis cezası alanlar: Cezalarının yarısını cezaevinde geçirmek zorunda.

Özellikle, kasten öldürme, işkence, cinsel saldırı, çocuklara yönelik suçlar, uyuşturucu suçları, devlet sırları ve casusluk gibi ağır suçlar kapsamında, 3/2 oranı uygulanmakta. Ayrıca, örgütlü suçlar ve Terörle Mücadele Yasası çerçevesinde işlenen suçlarda da aynı oran geçerlidir. Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet hapis cezası alanlar ise, toplamda 36 yılını cezaevinde geçirmekle yükümlüdür. Bu yasal çerçeve, yeni reformun temel taşlarını oluşturmaktadır.

Reformun muhtemel etkileri ve kamuoyundaki yansımalar

Bu kapsamlı ve köklü infaz sistemi reformu, hem ceza infaz sürelerinde köklü sadeleşmeler getirecek hem de rehabilitasyon kriterlerini daha katı hale getirecek. Özellikle “rehabilite olmamış hükümlünün dışarı çıkmaması” maddesi, suç ve ceza politikalarında yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. Bu düzenlemenin, toplum güvenliği ve adalet anlayışını güçlendirecek bir adım olarak görülüyor. Ancak, reformun uygulama ve denetim süreçleri de kamuoyunda büyük tartışmalara yol açabilir, çünkü sistemi daha adil ve etkin hale getirmek adına önemli bir dönüşüm söz konusu.

Türkiye, bu reformla birlikte, suç oranlarını azaltmayı, adil ve sürdürülebilir bir ceza infaz sistemini kurmayı hedefliyor. Bu adımlar, hem hukuk devleti ilkeleriyle uyumlu hem de toplumun beklentilerine uygun yeni bir infaz anlayışını temsil ediyor.