Adrenalin peşinde 150 şehir! Çılgın Türk’ün çılgın hikâyesi…

Merve Hortaç (32) özel bir şirkette halka ilişkiler bölümünde çalışıyor. Aklında sürekli seyahat planları var. Ortalama bir seyahati 5-7 gün arası sürüyor. Sonrasında bu açığı telafi edebilmek için daha yoğun ve uzun saatler çalışıyor. Bugüne kadar beş kıtada 50 ülke ve 150’den fazla şehir gezdi. Kültür gezileri dışında en büyük tutkusu ise dalış…

Fotoğraflar: Merve Hortaç

Seyşel’lerde köpekbalıklarıyla da yüzdü Boracay Adası’nda yamaç dalışı da yaptı. Hortaç ile seyahat maceralarını konuştuk.

Seyahati sizin için bu kadar vazgeçilmez kılan nedir?
– Bu aslında bir yaşam biçimi… Tatil zamanı yapacağım bir aktiviteden ziyade seyahat için zaman yaratıyorum.

Maddi ve sosyal yaşam planlamalarımı buna göre ayarlıyorum. Yurt içinde de sık sık yola koyuluyorum. Örneğin Türkiye’de neredeyse tüm antik kentleri gezdim.

Tarihe meraklısınız sanırım…
– Tarihe ya da arkeolojiye aşırı bir merakım yok ama çocukken aileyle gezince doğal olarak onlar nereyi görmek isterse oraya gidiyorsunuz.

Akdeniz ve Ege’de bütün kahverengi tabelalara gittim. Şu ana kadar Türkiye’de 24 şehir gezdim, bu ay iki yer daha eklenecek.

Peki dünyayı gezmeye karar verdikten sonra ilk durağınız neresi oldu?
– 2008’de 10 günlük İtalya turuyla yurt dışı maceram başladı. O zaman çok popülerdi. Floransa’dan başlayarak önemli şehirleri gezdim. Pisa, Roma, Siena ve Venedik. Gerçekten çok keyifliydi ama aynı zamanda da yorucuydu ve tura bağımlı olmaktan da hiç hoşlanmamıştım. O yüzden turla çıktığım ilk ve son gezi oldu.

Sonrası zaten Avrupa, Asya, Kuzey-Güney Amerika ve Afrika’da toplam 50 ülke 150’den fazla şehir…

Gideceğiniz yerlere nasıl karar veriyorsunuz?
– Bazen okuduğum bir yazı, bir fotoğraf, belgesel, bazen de sadece ucuz bir bilet. Kimi zaman anlık planlar yapıyorum, kimi zaman çok önceden ayarlıyorum.

Mesela bu kış gideceğim yer, kalacağım otel bile ayarlandı. Bunların dışında dalgıcım, rota belirlerken bazen bu da etkiliyor. Phuket, Seyşeller, Filipinler ve Türkiye’de birçok yerde daldım.

Biraz bu dalış maceralarınızdan bahsedebilir misiniz?
– Aslında bu konuda yolun başında sayılırım ama çok güzel anlar yaşadım. Örneğin, Phuket’te Koh Phi Phi adalarındakini dalışı hiç unutamıyorum. Burada çok renkli balıklar var. Su altına indiğinizde etrafınızı nemolar sarıyor.

Eğer tüplü dalışa cesaretiniz yoksa kaskla dalış yapıyorsunuz. Elinize yem koyuyorlar balıklar elinizden besleniyor. Geçen kış ilk kez köpek balığıyla karşılaştım Seyşellerde… Birkaç metre altımdaydı ve hangi tür olduğunu ayırt edemediğimden korktumuştum. Bir de Filipinler Boracay Adası’nda yamaç dalışı yapmam hiç aklımdan çıkmıyor.

O nasıl oluyor?
– 12-13 metrelerde ilerlerken bir anda karşınıza bir yamaç çıkıyor ve aşağıya doğru uçmaya başlıyorsunuz. Derinlik bir anda 30 metreyi aşıyor.

Derinlikten dolayı ışık hayli az, sıcaklık düşüyor, üşümeye başlıyorsunuz. “Daha derine gitmeliyim, ben giderim, bir şey olmaz” hissine kapılmaya başladıysanız azot sarhoşluğu yaşıyorsunuz. Güzel bir his olsa da riskli. Hayatımda görmediğim kadar büyük vatozların kanat çırpar gibi ilerlemelerini hayranlıkla izlemiştim.

Nasıl bir his su altında olmak?
– İlk an vücudunuz “oraya ait değilsin, çık dışarı” diyor adeta, bir baskı hissediyorsunuz ve gerçekten dışarı çıkmak istiyorsunuz.

Bu hissi atlatmanız uzun sürmüyor ama yine de her saniye aklınızda ait olmadığınız bir dünyada olduğunuz fikri var.

Su altına hiç ilginiz olmasa da sadece bu his için bile denemeye değer bir şey. Tabi ki her zaman balık izlemiyorsunuz, dalış yaptığınız her bölgede farklı bir şey görme imkanınız var.

Dalış dışında gezdiğiniz 50 ülkede aklınızda yer eden anlar neler?
– Çok fazla var. Şikago’da Sears Tower’ın cam terasından şehri izlemek gerçekten heyecan vericiydi. 103’üncü kata asansör öyle hızlı çıkıyor ki, kulaklarınız basınçtan tıkanıyor. Cam terasa bastığımda çok farklı duygular içindeydim. Endonezya’da sirkten kurtarılmış bir fille kucaklaşma fırsatı bulmuştum. Çok duygusal anlardı.

Ürdün Wadi Rum’da çöl safarisi yaptım ve aracı ben kullandım. Vietnam’da savaş yılları Vietnamlıların Amerika’ya karşı savaşmak için kullandığı tünellere girdim.

Tayland’da planktonlarla yüzdüm. Planktonlar rahatsız edildiklerinde florasan pırıltılar saçan canlılar. Suyun içinde her hareketinizde etrafınızda milyonlarca yıldız beliriyor. Çok ilginç bir deneyimdi…

Hem çalışıp hem geziyorsunuz bu dengeyi nasıl ayarlıyorsunuz?
– Bana en çok sorulan sorulardan biri de bu, “nasıl bu kadar vakit buluyorsun?” anlamadıkları şu, ben vakit bulduğumda seyahate çıkmıyorum, seyahat için hayatımda vakit ayırıyorum. Ortalama bir seyahatim 5-7 gün arası sürüyor.

Sonrasında bu açığı telafi edebilmek için daha yoğun ve uzun saatler çalışmam gerekiyor.

Bu şekilde seyahatlerime boşluk yaratıyorum. En uzun seyahatlerim yıllık izinlerimde oluyor. Ortalama 10-15 gün civarı.

Seyahatlerinizde genelde ne kadar harcıyorsunuz?
– Belli bir bütçe belirleyerek gitmiyorum ya da seyahatim bittiğinde hesap yapmıyorum, sadece gittiğim ülkede harcamamı olabilecek minimum seviyede tutmaya özen gösteriyorum. En fazla ortalama 5-6 bin TL harcıyorum.

En büyük hayalim, tek yön bilet alarak uzun soluklu bir yolculuğa çıkmak. Plan yapmadan, acele etmeden, gittiğim ülkenin tadını çıkararak gezmek istiyorum.

Merve Hortaç, seyahatlerinde çektiği fotoğrafları ‘@mervetatileciksin’ Instagram adresinden paylaşıyor.