27 Mayıs 1960 Darbesi ve Türk Demokrasi Tarihi
27 Mayıs 1960 Darbesi’nin Türk demokrasi tarihindeki önemi, etkileri ve sonuçları hakkında kapsamlı bilgiler. Türk siyasi yaşamını anlamak için okuyun.
Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden tam 65 yıl geçti. O karanlık sabah, milletin iradesi silah zoruyla susturuldu, özgürlükler askıya alındı.
DEMOKRAT PARTİ, SANDIKTA EZİCİ BİR ZAFERLE ÇIKTI
1946 yılında çok partili hayata geçişle kurulan Demokrat Parti (DP), 14 Mayıs 1950 genel seçimlerinde %53 oy alarak büyük bir zafer kazandı. Bu seçimler, Türk halkının ilk kez tek parti yönetimini reddedip farklı bir iktidara yöneldiğinin göstergesiydi. Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes ise Başbakan olarak göreve başladı. Bu dönem, demokratikleşme yolunda önemli adımların atıldığı bir dönem olmasına rağmen, aynı zamanda siyasi gerilimlerin de yükseldiği bir zaman dilimiydi.
ORDUNUN KOMUTA KADROSU GÖREVDEN ALINDI VE GERİLİM TIRMANDI
İlk yıllarında iktidarını pekiştiren DP hükümeti, 1950 Haziranı’nda “darbe hazırlığı” şüphesiyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman ve diğer üst düzey askerleri görevden aldı. Bu adım, ordu içindeki rahatsızlığı artırdı ve askeri-sivil ilişkilerinde ciddi gerilimlere neden oldu.
SİYASİ GERİLİM VE TOPLUMDA KATLAMALAR
1950’lerin sonunda siyasi kutuplaşma iyice belirginleşti. CHP ile sert çatışmalara sahne olan dönemde, 6-7 Eylül 1955 olayları büyük bir şiddet dalgası olarak yaşandı. İstanbul, Ankara ve İzmir’de azınlıkların evleri, iş yerleri ve ibadethaneleri saldırıya uğradı. Birçok azınlık mensubu ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ AYAKLANDI, EYLEMLER ŞİDDETLENDİ
Ekonomik krizlerin ve siyasi baskıların arttığı bu dönemlerde, gençlik hareketleri ve öğrenci gösterileri de şiddetli biçimde ortaya çıktı. 1955 yılında Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz, gösteri sırasında başına isabet eden kurşunla hayatını kaybetti. Bu olay, gençlerin demokrasi mücadelesinde önemli bir dönüm noktası oldu.
“555K” adıyla bilinen eylemlerde, Başbakan Adnan Menderes, protestocuların arasına girdi. Bir genç öğrenci tarafından boğazı sıkılınca, tarihe geçen şu sözleri söyledi:
“Bir Başbakanın boğazını sıkıyorsun, bundan daha büyük hürriyet mi olur?”
27 MAYIS SABAHI: DEMOKRASİYE TANK GÖLGESİ DÜŞTÜ
27 Mayıs 1960 sabahı, Kurmay Albay Alparslan Türkeş önderliğindeki askerî güçler, Ankara Radyosu’ndan okunan bildiriyle darbenin başladığını duyurdu. 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, ülkenin anayasa ve meclisini feshetti, siyasi partilerin faaliyetlerini durdurdu, milletin seçtikleri yöneticileri tutukladı. Bu müdahale, ülkenin demokratikleşme sürecini tamamen askıya aldı.
YASSIADA’DA YARGILANAN SİYASETÇİLER VE İDAM KARARLARI
Darbenin ardından Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan ve diğer birçok Demokrat Partili siyasetçi, Yassıada mahkemelerinde yargılandı. Toplamda 288 sanık için idam cezası istendi. Bu dava, anayasa ihlali ve milli iradeye darbe suçlamalarıyla yürütüldü.
İDAM KARARLARI VE DÜNYA ÇAĞRILARI
Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığa idam cezası verdi. Celal Bayar ise yaş nedeniyle müebbet hapse mahkûm edildi. Ancak, uluslararası toplumun ve dünya liderlerinin yoğun çağrılarına rağmen, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu için idam kararı uygulandı. 16-17 Eylül 1961 tarihinde, Menderes ve beraberindekiler İmralı’da idam edildi.
Adnan Menderes’in idamı, milletin iradesine yapılan bir darbe olarak hafızalara kazındı.
YASSIADA: DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADASINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
O dönemde yaşananların sembolü haline gelen Yassıada, günümüzde “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olarak anılmaktadır. Ancak, 27 Mayıs darbesi ve sonrasında yaşananlar, Türk demokrasi tarihinin en kara sayfalarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu olaylar, ülkenin demokrasi yolculuğunda önemli bir sınav olmuş ve hafızalarda derin izler bırakmıştır.