Vakıf: Yaratan’a Hürmet, Yaratılan’a Merhamet
Vakıf: Yaratan’a saygı ve Yaratılan’a merhamet ilkesiyle hayır ve iyilik için yapılan bağışların anlamını ve önemini keşfedin.
Tarihçe ve İslam Medeniyetinde Vakıf
09.05.2025 tarihinde gerçekleşen bu anlamlı gün, “Yaratana Hürmet, Yaratılan’a Merhamet” ilkesiyle hareket eden vakıfların önemini tekrar hatırlatmaktadır. Vakıf, sadece maddi bir sermaye değil, aynı zamanda insani ve manevi değerlerin, toplumun ortak hazinesinin korunması ve gelecek nesillere aktarılmasıdır. Bu bağlamda, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s) Medine’de su sıkıntısı yaşanan günlerde, Yahudi birinin elinde bulunan Rûme kuyusunu satın alarak, bütün Müslümanların kullanımına açması, vakıf anlayışının en güzel örneklerinden biridir. Hz. Osman’ın bu hayırlı davranışı, vakıf hizmetlerinin ne denli önemli ve bereketli olduğunu gösterir.
İslam medeniyeti, tarih boyunca vakıf anlayışıyla zenginleşmiş ve toplumun temel taşlarını sağlamlaştırmıştır. “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” hadis-i şerifiyle özetlenen bu felsefe, bizim hayır ve iyilik yolunda yapacağımız tüm faaliyetlerin temel motivasyonunu oluşturur. Vakıf, Allah’ın bizlere emaneten verdiği malı, hem dünyada hem de ahirette kazanç haline dönüştürmektir. “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça gerçek iyiliğe erişemezsiniz” ayetiyle de ifade edildiği gibi, sahip olduğumuz her şeyden, en değerlilerinden, en kıymetli olanlarınden infak etmek, hayır yolunda kullanmak en doğru yaklaşımdır.
Vakıf ve Hayır İşleri
Vakıf, yüzyıllar boyunca ilim, irfan, sağlık, sanat ve kültür alanında ciddi katkılar sağlamış; camiler, medreseler, hastaneler, aşevleri, kütüphaneler, kervansaraylar, köprüler ve çeşmeler gibi eserlerle insanların hizmetinde olmuşlardır. Bu eserler, hayırseverlerin sevabı ve Allah’ın rızası için yapılmış, nesiller boyu yaşamış ve yaşatılmıştır. Allah’ın şu müjdesi, vakıf ve hayır faaliyetlerinin ne denli büyük bir kazanç olduğunu gösterir: “Şüphesiz Allah, müminlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır” (Tevbe, 9/111). Bu nedenle, milletimiz tarih boyunca vatan ve din uğrunda canını feda etmiş, varını yoğunu hayır yoluna adamaktan geri durmamıştır.
Vakıfların Korunması ve Sorumluluklarımız
Vakıflar, Allah’a adanmış, insana hizmet eden ve toplumun ortak malı olan hayırlı eserlerdir. Bu güzide kurumların gelirlerini, amaçları dışında kullanmak, onların ziyan olmasına neden olmak büyük vebal ve günahdır. “Vakıf gelirini haksız olarak yiyenler, dünya ve ahirette mutluluk yüzü görmesinler. Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin ve bütün Müslümanların laneti vakfiyeyi değiştirenlerin üzerine olsun.” ifadeleri, vakıf ve hayır kuruluşlarının korunmasının önemini açıkça ortaya koymaktadır. Vakıflar, Yaratan’a saygı ve yaratılanlara merhametin en güzel ifadesidir. Maalesef günümüzde, bazı kurum ve kuruluşlar, yardım ve hizmet adı altında milletimizin en kıymetli hazinelerine zarar vermekte, inanç değerlerimize aykırı faaliyetlerde bulunarak toplumun birlik ve beraberliğine zarar vermektedirler. Eğitim, kültür ve sanat alanında yapılan yanlış uygulamalar, gençlerimizin fikirlerini ve geleceklerini olumsuz etkileyebilecek niteliktedir. Bu sebeple, dinimize ve değerlerimize uygun olmayan, barış ve huzurumuzu zedeleyecek faaliyetlere karşı dikkatli olmalıyız.
Vakıf ve Hayır Sevgisi
Vakıf ve hayır faaliyetleri, İslam medeniyetinin temel taşlarıdır. “Hayrın anahtarları şerrin kilitleridir” sözünü hatırlayarak, toplumumuzu daha hayırlı ve daha güçlü kılacak çalışmaların desteklenmesi gerekir. Allah’ın şu buyruğu, bizim de hayatımızda rehber olmalıdır: “Ve mâ tuhaddimu li-anfusikum min hayrin tajidûhu endallâh” (Kendiniz için önceden ne iyilik hazırlarsanız, Allah katında onu bulursunuz). Bu ayet, bizim hayır ve iyilik yolundaki çabamızın karşılığını ahirette göreceğimizi anlatır. Birikim ve mal biriktirmek yerine, hayır ve infak yoluyla Allah’a yakınlaşmak en büyük kazançtır. Bu nedenle, hayır sahipleri, kazandıklarını Allah rızası için sarf etmeli, ölümlerinde de hayırla anılmayı tercih etmelidir. Allah’a ve Resulüne sevgiyle bağlanmış, hayır ve iyilikle anılan toplumlar, her zaman ayakta kalır ve gelişir.
Sonuç ve Dua
Son olarak, Peygamber Efendimiz’in şu uyarısını hatırlayalım: “İnsanoğlu ‘Malım, malım!’ deyip durur. Ey insanoğlu! Yiyip tükettiğin, giyip eskittiğin veya hayır yapıp ahirete gönderdiğinden başka malın mı var?” (Müslim). Bu sözler, mal ve servetin geçici olduğunu, esas amacımızın hayır ve iyilik yolunda gayret göstermek olduğunu vurgular. Bu vesileyle, kazandıklarımızı Allah yolunda harcamayı, hayır ve iyilikle anılmayı, milletimizin birlik ve beraberliğini güçlendirmeyi temenni ediyorum. Allah, hayırseverlerin kazandıklarını kabul etsin ve onları bu hayırlı yolda daim kılsın. Ayrıca, ahirete irtihal edenlere rahmet, hayatta olanlara sağlık ve afiyet dilerim. Hutbemi, Peygamber Efendimiz’in şu güzel duasıyla bitiriyorum: “Allah’ım! Bize hayrı ve hayır yolunda yapılmasını sevdiğin işleri nasip et, kötülükleri ve kötülük yolunda yapılmasını sevdiğin işleri bize yasakla. Bizi hayırda muvaffak kıl, bizi şerden koru ve affet.”