Uzmanlardan Ege Denizi’nde Deprem ve Tsunami Uyarısı
Ege Denizi’nde uzmanlardan deprem ve tsunami uyarısı geldi. Güvenlik önlemleri ve detaylar için haberi hemen okuyun.
Uzmanlardan Ege Denizi’nde Olabilecek Büyük Deprem ve Tsunami Tehdidi Hakkında Uyarı
Son dönemde Ege Denizi’nde yaşanan yoğun sismik aktiviteler, uzmanları alarma geçirdi. Maraş depreminin öncesinde de bu bölgedeki sismik hareketlilik dikkat çekmişti. Maden Teknolojisi ve Yer Bilimleri Uzmanı Serkan İçelli, Ege kıyılarında beklenmedik büyük bir depremin olmasa da, olası küçük çaplı depremlerin oluşturabileceği tsunami tehdidine dikkat çekti. Özellikle kıyıya yakın bölgelerde gerçekleşebilecek depremler, kıyı şeridinde büyük yıkımlara neden olabilecek deniz dalgalarıyla sonuçlanabilir.
28 Ocak’tan itibaren Ege Denizi’nde 2000’den fazla sismik olay kaydedildi. Bu sarsıntılar, yer yer devam ederken, hem Türkiye hem de Yunanistan yetkilileri acil önlemler almaya başladı. Santorini ile Amorgos Adaları arasındaki deniz bölgesinde gerçekleşen depremler, bölgedeki sismik hareketliliği gözler önüne serdi. Uzmanlar, özellikle 7.5 büyüklüğündeki depremlerin sürpriz olmadığını ve bölgedeki fay hatlarının aktifliğinin devam ettiğini belirtiyorlar. Bu büyüklükteki depremler, ülkemizde doğrudan yıkıcı etkiler yaratmayabilir, ancak tsunami riskini artırabilir. Oluşabilecek tsunami dalgalarının yüksekliği 1 ila 3 metre arasında olabilir ve kıyıya vurduğunda 4 veya 5 metreye ulaşabilir. Ayrıca, kıyılardan yaklaşık 1-2 kilometre içeriye kadar deniz taşmaları ve su baskınları yaşanabilir.
Deprem ve Tsunami Risklerini Değerlendiren Uzmanlar
Serkan İçelli, bölgedeki sismik hareketliliğin geçmişte de devam ettiğine dikkat çekerek, “Ege Denizi’nde son günlerde gözlemlenen sismik aktiviteler, 2011 yılındaki deprem silsilesine benzerlik gösteriyor. Bu durum, herhangi bir volkanik püskürme olmadan da sona erebilir” dedi. Ayrıca, 1956 yılında Amorgos ve Santorini Adası’nda gerçekleşen büyük depremlerden bahsederek, bu bölgelerdeki fay hatlarının uzunluğuna ve bölgedeki volkanik aktivitelerin tarihine vurgu yaptı. Özellikle, kuzeye ve güneye doğru uzanan fay hatlarının bölgedeki sismik hareketliliğin devam etmesine katkıda bulunduğunu belirtti. Bu fay hatları üzerindeki hareketlerin, halen devam eden kaldera oluşumları ve yer altındaki kırıklar nedeniyle zaman zaman yeni depremlere yol açtığını söyledi.
Geçmişte, milattan önce yaklaşık 1600’lü yıllarda Minos Uygarlığı’nı yok eden volkanik patlama ve depremler, bölgedeki sismik ve volkanik aktivitenin bir göstergesidir. Aynı zamanda, bu depremler ve volkanik patlamalar nedeniyle oluşan tsunami dalgalarının, Zonguldak ve çevresinde fosil kalıntılarına kadar ulaşması, bölgenin tarih boyunca deniz seviyelerinde önemli değişiklikler yaşadığını ortaya koymaktadır.
Deprem ve Tsunami Tehdidine Karşı Alınması Gereken Tedbirler
Uzmanlar, kıyı bölgelerindeki vatandaşların bu tür olası afetlere karşı hazırlıklı olmalarını öneriyor. Serkan İçelli, “Deniz tabanında lav akıntıları veya kırıklar nedeniyle oluşabilecek sismik boşluklar, büyük çaplı depremlerden sonra deniz seviyesinde değişikliklere yol açabilir. Uydular ve çeşitli sensörler aracılığıyla deniz suyu sıcaklığı ve hareketleri takip edilerek, olası tehlikeler önceden tespit edilebilir” dedi. Ayrıca, olası 7.5 büyüklüğündeki depremlerin Muğla ve çevresindeki yapıların dayanıklılığını sorgulattığını vurguladı. Kıyıya yakın bölgelerde yaşayanların, resmi kurumların uyarılarını ve gelişmeleri yakından takip etmeleri büyük önem taşıyor. Bu bölgelerde yaşayanlar, deprem anında güvenli alanlara geçmek ve denizden uzak durmak için hazırlıklı olmalıdırlar.
Sonuç olarak, uzmanlar, bölgede yaşanabilecek olası depremler ve tsunami risklerine karşı toplumun bilinçlenmesi ve alınacak tedbirlerin artırılması gerektiğine vurgu yapıyorlar. Bu tedbirler, olası kayıpların ve yaralanmaların önüne geçilmesi adına hayati öneme sahiptir.