Türkiye’de Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet: Yasal Düzenlemeler ve Uygulama Hataları
Bu içerikte, Türkiye’de sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin yasal düzenlemeleri ve uygulama hataları ele alınıyor. Sorunların kökenine inerek, çözüm önerileri ve mevcut yasaların etkisi üzerine detaylı bir analiz sunuyoruz.
Giriş
Bu çalışmamızda iki ana konu ele alınmıştır: 1) Şiddetin artmasıyla birlikte ne tür yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir? 2) Yapılan hatalı uygulamaların etkileri nelerdir? Başka bir deyişle, bu yazıda şiddet eylemlerinin artışı üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından kabul edilip yürürlüğe konulan kanunlara ve hükümetler tarafından ek tedbir olarak getirilen idari düzenlemelere yer verilecektir. Ayrıca, meydana gelen eylemler nedeniyle yapılan soruşturmalarda olumsuz etki yaratabilen bazı hatalı uygulamalara örnekler verilecektir.
Mevzuat Listesi
Aşağıda, bu yöndeki mevzuat listesi bir arada sunulmuştur:
- Kanunlar:
- 02.11.2011 tarihli, 663 sayılı KHK’nın 54. Maddesi,
- 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun Ek 12. Maddesi (02/01/2014 tarih ve 6514 sayılı Kanun’un 47. Maddesi): 15/11/2018 tarih ve 7151 sayılı Kanun’un 21. Maddesiyle ilave, 15/04/2020 tarih ve 7243 sayılı Kanun’un 28. Maddesiyle ilaveler yapılmıştır.
- 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun Ek 18. Maddesi (12/5/2022 tarih ve 7406 sayılı Kanun’un 14. Maddesiyle getirilmiştir.)
- 5271 sayılı CMK’nın 100/3-j. Maddesi (12/5/2022 tarih ve 7406 sayılı Kanun’un 9. Maddesiyle değişik)
- Yönetmelikler:
- Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımların Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik,
- Sağlık Bakanlığı Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına Dair Yönetmelik.
- Genelgeler:
- Sağlık Bakanlığı’nın 14/05/2012 tarih ve 2012/23 sayılı genelgesi,
- Sağlık Bakanlığı’nın 27/07/2012 tarih ve 2012/850 sayılı genelgesi,
- İçişleri Bakanlığı’nın 26/04/2012 tarih ve 2012/22 sayılı genelgesi.
Yasal Düzenlemelerin Özeti
Yukarıda listelenen mevzuat uyarınca özetle şu hususlar söylenebilir:
- Sağlık Bakanlığı Beyaz Kod Birimi: Bu birim 24 saat hizmet vermekte olup, sağlık çalışanlarına yönelik gerçekleşen ve suç teşkil eden şiddet eylemlerinin takibini yapar. 113 numaralı telefona veya www.beyazkod.saglik.gov.tr internet adresinden ulaşılabilir. Buraya intikal eden eylemlere bir beyaz kod numarası verilmektedir.
- Personele Hukuki Yardım: Bakanlık ve bağlı kuruluşlarında çalışan sağlık personeline yönelik sağlık hizmeti sunumu veya görevlerinden dolayı işlenebilecek suçlar durumunda, ilgili personelin talebi üzerine ücretsiz hukuki yardım (avukat ataması) yapılmaktadır. Vekaletname olmadan ilgili hukuk müşavirleri ve avukatları, personeli vekil sıfatıyla temsil etmektedir.
- Özel Sağlık Kurumları: 02/01/2014 tarihi itibarıyla, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanlar, görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen (mağdur oldukları) suçlar bakımından Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında kamu görevlisi sayılmaktadır. Bu değişiklik, özel sektörde çalışanlar için şikayet şartının aranmadığı anlamına gelmektedir.
- Kasten Yaralama Suçları: Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı işlenen kasten yaralama suçu bakımından 02/01/2014 tarihinden itibaren tutuklama nedenleri oluşturulabilmektedir. Bu durum, yalnızca kasten yaralama suçları için geçerlidir.
- Cezaların Yarı Oranda Artırılması: 15/04/2020 tarihi itibarıyla, sağlık personeline karşı işlenen kasten yaralama, tehdit, hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından verilecek ceza yarı oranında artırılmakta ve bu cezalar ertelenmemektedir.
- Şiddet Olaylarında Hizmet Verme: Şiddetin gerçekleştiği sağlık biriminde, eylemi gerçekleştiren kişi veya yakınına imkan var ise, mağdur dışındaki sağlıkçılar hizmet verecektir. Yani, şiddete uğrayan sağlık mensubu, şiddet uygulayan kişiye sağlık hizmeti vermeyebilir.
- Soruşturma İzni: Kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık meslek mensuplarının sağlık mesleğinin icrası kapsamındaki uygulamalar nedeniyle yapılan soruşturmalar için kamu görevlilerine göre özel bir düzenleme getirilmiştir. Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından soruşturma izni verilmesi gerekmektedir.
Uygulamadaki Hataların Etkisi
Daha hızlı ve etkili soruşturma yapılması, uygulamadaki hataların mümkün olduğunca azaltılması açısından büyük önem taşımaktadır. Suç teşkil eden bir eylemle karşılaşılması durumunda, en hızlı ve etkin şikayet yöntemi, kurum güvenliğine hemen haber verilmesinin yanı sıra en yakın emniyet-jandarma birimine veya ilgili nöbetçi cumhuriyet savcısına olabilecek en hızlı şekilde bildirim yapılmasıdır. Sağlıkçılara yönelik gerçekleşen eylemler, istisnalar hariç doğrudan soruşturmaya, yani şikayete tabi olmadığından sadece bildirim yapmak yeterli olmaktadır.
Aslında bildirim yapma zorunluluğu bulunmaktadır. İşlem yapıp yapmamak ilgili makamların takdirine bağlı olmayıp yasal bir zorunluluktur. Kolluk, kendisine yapılan bildirimi derhal emrinde görev yaptığı cumhuriyet savcısına bilgi vererek talimatları doğrultusunda hareket etmek zorundadır.
Sağlık mesleği mensuplarına hukuki yardım imkanı tanınmıştır. Ancak, bu imkanın yanlış yorumlanması sonucunda sağlık görevlilerinin zaman zaman önce olay tutanağı tuttukları ve bunu duruma göre, il veya ilçe sağlık müdürlüğü, valilik veya kaymakamlık aracılığıyla cumhuriyet başsavcılığına gönderdikleri görülmektedir. Bu şikayet ya da ihbar yöntemi, etkin bir yol olmaktan uzaktır ve çoğunlukla soruşturmanın gecikmesine neden olmaktadır.
Hızlı ve etkin bir şikayet yapıldıktan sonra da ilgili birimlere bildirimde bulunmak ve hukuki yardımdan yararlanmak mümkündür. Örneğin, muayene sırasında hasta yakını doktora yönelik hakaret veya tehdit içerikli bir eylemde bulunduğunda, hemen kolluğa veya hastane polisine bildirim yapılması ve ardından orada bulunan görevlilerce eksiksiz bir tutanak tutulması gerekmektedir. İlk olarak tutulan olay tutanağı, ispat açısından kritik bir öneme sahiptir.
Olayın geçerliliğini koruması için tutanakların açıklayıcı ve anlaşılır bir şekilde tutulması, kimin, kime ne söylediği, neler yapıldığı, kimin gördüğü ya da duyduğu gibi sorulara cevap verebilecek bir formatta olması gerekmektedir. Ayrıca, olayın nerede gerçekleştiği, o sırada görevli olanların dışında kimlerin bulunduğu gibi unsurların da belirtilmesi önemlidir. Ancak sıklıkla bu kurallara uyulmadığı gözlemlenmektedir.
Yukarıda bahsedilen bildirim yöntemiyle gelen evraklar üzerinde makul olmayan süreler geçebilmektedir. Bu durum, şüpheli şahsın tespiti ve bulunup savunmasının alınmasında zorluklara yol açabilmektedir. Ayrıca olay tutanağının sağlıklı bir içerikte tutulmaması, işin içinden çıkmayı zorlaştırmaktadır. Zira ilgililerin, il dışına çıkmaları veya kimliklerinin bilinmemesi gibi ciddi sorunlarla karşılaşması mümkün olmaktadır. Ayrıca zaman kaybı, olayın hatırlanması ve tanıkların olayı doğru bir şekilde anlatmasında zorluk yaratabilmektedir.
Bu tür sorunlar, pratikte çoğunlukla şüpheli şahısların lehine sonuç doğurabilmekte ve mağdurda umutsuzluk yaratabilmektedir. Şüphelinin inkarı, somut ve net anlaşılabilir delillerin zamanında toplanmaması durumunda ciddi hukuki sorunlara yol açabilmektedir. Ayrıca, olay gerçekleşmesine rağmen ilgililerden kaynaklanan nedenlerle bunu gizlemeleri veya işleme tabi tutmamaları da ayrı bir sorundur. Bu tercih, muhtemelen soruşturma ve kovuşturmanın etkili olmaması ile ilgilidir.
Sonuç
Tüm bu ve benzeri nedenler, istenmeyen eylemlerin önüne geçmediği gibi daha da artış göstermesine yol açabilmektedir. Sonuç olarak, kamu veya özel meslek grupları içinde en çok şiddete maruz kalan gruplardan birinin doktorlar ve sağlık mesleği mensupları olduğunu söylemek mümkündür. Şiddet eylemleri arttıkça, yasal ve idari tedbirlerin de arttığı gözlemlenmektedir. Mevcut mevzuat itibarıyla en çok korunan ve teminata alınan meslek grubunun sağlık mesleği mensupları olduğu da belirtilmelidir. Yapılan ihbar, şikayet ve soruşturmalarda özellikle belirtilen hususların dikkate alınması, daha hızlı ve etkin bir uygulamanın mümkün olabileceğini göstermektedir.