DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Trump, Türkiye’nin Suriye önerisine yaklaştı

Trump, Türkiye’nin Suriye önerisine yaklaştı. Gelişmeleri ve detayları öğrenmek için hemen tıklayın.

30.07.2025
A+
A-

Tunuslu siyasi analist Sami Hamdi, bölgedeki gelişmelerin ve özellikle İsrail’in Suriye politikalarının arka planını derinlemesine analiz ederek, bölgenin parçalanması ve istikrarsızlaştırılması yönündeki stratejilere dikkat çekti. Hamdi, İsrail’in yeni hükümetle birlikte Suriye’deki dengeyi değiştirmeye yönelik planlarının, bölgenin sömürgeci güçler tarafından yeniden şekillendirilmesine hizmet ettiğini belirtti. Bu bağlamda, İsrail’in Suriye’yi dört farklı yapıya bölerek, ülkeyi uzun vadeli bir istikrarsızlık ve kontrol altında tutma stratejisi izlediğine vurgu yaptı.

Hamdi, özellikle ABD’nin bölgeden çekilme eğilimiyle birlikte İsrail’in bu planlarını güçlendirdiğine dikkat çekti. İsrail’in, yeni merkezi hükümetten rahatsız olduğunu ve bölgedeki güç dengesini kendi lehine çevirmek amacıyla, kuzeyde SDG, PKK ve YPG gibi vekil güçler; güneyde ise Dürziler ve Hikmet el-Hicri gibi unsurlarla bir denge kurmaya çalıştığını ifade etti. Bu vekil güçlerin ve farklı yapıların, bölgenin istikrarını sağlama iddiasıyla hareket ettiğini ancak aslında bu stratejinin, bölgeyi sürekli kaos ve kontrol altında tutma amacı güttüğünü vurguladı.

İsrail’in Stratejisi ve Bölgesel Güç Dengeleri

Hamdi, İsrail’in bu planlarını, merkezi bir ordu yerine vekil güçler ve bölgesel aktörler aracılığıyla bölgeyi yönlendirme ve istikrarsızlaştırma stratejisinin bir parçası olarak tanımladı. “Hem İsrail hem de diğer bölgesel güçler, Trump’a Suriye’nin dört bölgeye ayrılmasıyla bölgedeki istikrarın sağlanabileceğini söylüyorlar. Ancak, bu planın temelinde sömürgeci temeller ve bölgesel hegemonya arzusu yatıyor,” dedi.

Amerikan Başkanı Donald Trump’ın, bölgedeki asker ve maliyet yükünü azaltmak istediğine değinen Hamdi, İsrail’in ise bölgeyi, SDG, PKK ve YPG gibi vekil güçlerle denge kurma ve kontrol altında tutma yolunu seçtiğini belirtti. Ayrıca, güney sınırlarını Dürziler ve başka unsurlara vererek, bölgedeki güç dağılımını kendi lehine çevirmeye çalıştığını söyledi. Bu politikaların, bölgedeki istikrarı değil, kontrolü amaçlayan sömürgeci projelerin devamı olduğunu vurguladı.

Trump ve Bölgesel Güçler Arasındaki İlişki

Hamdi, “Trump, bölgedeki bu bölünmüşlüğü kabul ederek, bölge ülkelerine bölünmüş ve kontrol altında tutulmuş bir yapı sunmaya çalışıyor. Ancak, bölgedeki aktörler ve özellikle İsrail, bu planlardan rahatsızlık duyuyor,” dedi. Ayrıca, Trump’ın Suriye’deki bölünme planlarına rağmen, Şam ile diyalog ve müzakere kapılarını açık tuttuğunu ve bu durumun, İsrail’in bölgedeki stratejilerine karşı bir engel teşkil ettiğini belirtti.

Hamdi, Trump’ın, Şara ile olan ilişkilerinde, güvenlik ve ekonomik konularda bazı kolaylıklar sağlayacağını ve Suriye merkezi hükümeti ile iş birliğine açık olduğunu gösterdiğine vurgu yaptı. Ancak, İsrail’in bu gelişmelerden rahatsız olduğunu ve Trump’ın, Şara’yı doğrudan hedef almasını istemediğini, çünkü bu durumda bölgedeki denge ve ABD’nin çıkarlarının zarar görebileceğini belirtti.

Siyonizm ve ABD’deki Değişen Dinamikler

Hamdi, ABD’deki iç siyasi gelişmelere de değinerek, özellikle siyonizmin etkisinin kaybetmeye başladığını ve yeni nesil genç Amerikalıların, siyonist olmayan adaylara yöneldiğini belirtti. “İlk kez oy kullanan genç nüfus, siyonist olmayan adaylara ve ABD’de yeni bir neslin ortaya çıkışına işaret ediyor,” dedi. Bu durumun, ABD’nin bölgedeki politikalarını ve İsrail’e bakış açılarını köklü biçimde değiştirebileceğine dikkat çekti.

1948’deki Nekbe sürecinde, ABD ve Avrupa ülkelerinin İsrail’i desteklediğini hatırlatan Hamdi, günümüzde ise bu geleneğin devam ettiğini ancak, bölgedeki güçlerin ve özellikle Müslüman ümmetinin, bu duruma karşı direnç ve yeni stratejiler geliştirmekte olduğunu belirtti. “Müslüman ülkeler, Gazze ve Filistin meselesinde yeni güçler ve araçlar kullanarak, ABD ve İsrail’e karşı etkili baskı kurabilir,” diye ekledi.

İslam Ülkelerinin Fırsatları ve Müslüman Halkların Gücü

Hamdi, özellikle Gazze saldırılarının durdurulması konusunda, İslam ülkelerinin büyük bir fırsat yakaladığını ve bu durumu doğru değerlendirmeleri gerektiğini vurguladı. “Geçmişte Kral Faysal’ın petrol ambargosu gibi araçlar, bölgesel güçleri harekete geçirmiştir. Günümüzde de, Müslüman liderler, halk çoğunluğunun desteğini alarak, ABD ve İsrail üzerindeki baskıyı artırabilir,” diye sözlerine ekledi.

Hamdi, son olarak, bölgedeki bütün halkların ve liderlerin, birlik ve dayanışma içinde hareket ederek, İsrail’in saldırılarına karşı ortak bir duruş sergilemeleri gerektiğini belirtti. Bu sayede, halkların özgüveninin artacağı ve bölgedeki direnişin güçleneceği mesajını verdi. “İslam dünyası, bu fırsatı kaçırmadan, ortak hareket ederek, işgal ve saldırılara karşı güçlü bir duruş sergilemelidir,” diyerek sözlerini tamamladı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.