Suriye Rejiminin Doğu Guta’daki Kimyasal Silah Saldırısı ve Mağdurları
Suriye rejiminin Doğu Guta’da gerçekleştirdiği kimyasal silah saldırısının detayları ve bu trajik olaydan etkilenen mağdurların hikayeleri. Savaşın acımasız yüzü ve insanlık dramı hakkında bilgi edinin.
Suriye Rejiminin Kimyasal Silah Saldırısı: Doğu Guta Katliamı
Suriye rejimi, 2013 yılında Şam’ın açıklarında patlak veren devrimci dalgalara karşı uluslararası hukuku ihlal ederek, Doğu Guta’da kimyasal silahlarla bir katliam gerçekleştirdi. Bu saldırıda, kadın, çocuk, yaşlı ve sivil toplamda 1400’den fazla Suriyelinin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Sosyal medyada, kedi, köpek, koyun ve kuşların da öldüğü görüntüler paylaşıldı.
New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) raporlarına göre, rejim, Doğu Guta’nın özellikle Zemalka Mahallesi’ne en az karadan karaya 8 roketle kimyasal saldırı düzenledi. Yapılan incelemelerde, bu saldırılarda sarin gazı veya benzeri zehirli kimyasalların kullanıldığı tespit edildi. Doğu Guta’daki halk, o gün bölgenin kimyasal silah başlığına sahip 12 roketle vurulduğunu bildirdi.
Şam’a Bağlı Doğu Guta’da Savaşın İzleri
Doğu Guta’nın Cobar, Harasta, Kabun gibi mahallelerinde savaşın izleri açıkça gözlemleniyor; bazı yerler tamamen enkaza dönüşmüşken, diğerleri ise iç savaş süresince ağır hasar almış veya yağmalanmış durumda. Bölge halkı, rejimin kimyasal silah saldırısıyla Doğu Guta’nın stratejik “giriş kapısı” konumundaki Zemalka Mahallesi’ni ele geçirmeye çalıştığını ifade ediyor.
Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), rejim ve destekçilerinin iktidarda kalmak için halkına ve ülkesine karşı açtığı 13 yıllık savaşta, 2012 Aralık’tan 2023 Ağustos’a kadar 200’den fazla kimyasal silah saldırısı gerçekleştirdiğini açıkladı.
Ailesini Kaybeden Halid Muhyiddin’in Hikayesi
AA ekibi, Suriye rejiminin halkına karşı işlediği, uluslararası toplumun adaletin sağlanması konusunda etkisiz kaldığı en ağır suçlardan biri olan 2013’teki Doğu Guta kimyasal silah saldırısının mağdurları ve tanıklarıyla görüştü. Bölge sakinlerinden Halid Muhyiddin, 2013 kimyasal silah saldırısında eşi, 2 yaşındaki erkek çocuğu, anne, baba, erkek ve kız kardeşleri ile yeğenleri dahil toplamda 19 aile üyesini kaybettiğini anlattı.
Esad rejiminin kimyasal saldırısında yakınlarını yitiren Muhyiddin, 2014 yılında motosiklet kullanırken rejim ve müttefiklerinin hava saldırısında kullandığı varil bombası nedeniyle iki kolunu kaybetti. Eski ailesinin yaşadığı eve geldiğinde büyük bir üzüntü hissettiğini ve nefes almakta zorluk çektiğini dile getiren Muhyiddin, gözlerinin dolduğunu ifade etti.
Rejimin düzenlediği kimyasal silah saldırısını anlatırken röportajını sık sık yarıda kesmek zorunda kalan Muhyiddin, 21 Ağustos 2013’te saat 02.15’te bu bölgeye kimyasal silahla saldırıldığını ve tüm ailesinin evin altında hayatını kaybettiğini belirtti.
“Uluslararası toplumdan Beşşar Esed, adamları ve subaylarından hesap sorulmasını talep ediyorum. Bu kimyasal saldırıyı düzenledi ve hiçbir şey olmadı, hala daha korunuyor. Bu dönemde Rusya da yanında yer aldı. Şimdi de onu Rusya koruyor. Bugün bu saldırıyı düzenleyenler de Lübnan’a kaçtılar.” ifadelerini kullandı.
“Kadın, Çocuk, Yaşlı Tam Bir Soykırım”
Zemalka Mahallesi’nde kimyasal silah saldırısına tanıklık eden herkesin anlatacak bir hikayesi mevcut. Zemalka’da medya işlerinden sorumlu olarak çalışan Abdullah Dahla, o gece olayları kaydetmek için dışarı çıktıklarında görevlerini bırakarak saldırının kurbanlarını kurtarmak için sağlık çalışanına dönüştüklerini belirtti. Dahla, “Kadın, çocuk, yaşlı tam bir soykırıma tanık olduk.” diyerek, araçlarının ambulansa dönüştüğünü ancak bunun da top ve roket atışına maruz kaldığını kaydetti.
Kimyasal silah saldırısına kısıtlı imkana sahip sağlık ekiplerinin hiçbir şekilde hazırlıklı olmadığını vurgulayan Dahla, koruyucu kıyafetleri olmayan sağlık ekiplerinin de can verdiğini sözlerine ekledi. Ayrıca, sosyal medyada bu görüntülerin mizansen olduğuna dair çıkan dezenformasyon hakkında, “Kimyasal saldırıdan kurtulan biri olarak bizler bunun tanığıyız. Bizler Allah’ın ve insanların önünde bu tanıklık için sorumluyuz. Rejim ve Rusya, bu yalanı üretti. Bizlerin bu katliamı sahnelediğimizi öne sürdü.” dedi.
Kimyasal Silah Saldırısı Kurbanları için Sahra Hastanesi
Zemalka’daki yerel koordinasyondan sorumlu sivil savunma ekipleri, o dönem saldırının kurbanlarının gömüldüğü toplu mezarları gösterdi. Suriyeliler, bu dönemde kurban sayısının fazlalığı ve saldırıların sürmesi nedeniyle insanların kazılan toplu mezarlara defnedilmek zorunda kaldığını aktardı. Bölgede dört sıra mezar işaretleyen betonların metrelerce uzandığı dikkat çekti.
“Yüzden Fazla Bebek ve Küçük Çocuğun Sarin Gazı Nedeniyle Öldüğünü Gördük”
Bu dönem bölgedeki sahra hastanesinde görev yapan doktor Hassan İdelbi, AA ekibine kimyasal silah saldırısında hayatını kaybeden kadın ve çocukların getirildiği sahra hastanesini gösterdi. O dönemki sahra hastanesi, Esad’ın devrilmesiyle sanayi bölgesindeki atölye ve depo haline geri çevrilmiş. İdelbi, kimyasal silah kullanımının ardından durumu “karmaşık” hale getirmek için hava saldırılarının da düzenlendiğini belirtti.
O gece 10 binden fazla kişinin yaralandığını ve 1400’ün üzerinde ölüm yaşandığını vurgulayan İdelbi, saldırının gerçekleştiği tarihte henüz mezun bile olmadığını ve hastanede gece nöbetinde bulunduğunu kaydetti. Yaşadıklarının bir göstergesi olduğu için bebeklerin “ağlamasına” sevindiklerini dile getirdi. Ardı ardına hastaneye getirilen yüzlerce hastanın yapılan resüsitasyonun ardından oksijen alabilmeleri için dışarıya çıkarıldığını anlatan İdelbi, “Bir süre sonra dışarı çıktığımızda, yüzden fazla bebek ve küçük çocuğun sarin gazı nedeniyle öldüğünü gördük.” diye konuştu.
İdelbi, yaralılardan bazılarının yaşadığının fark edilemediği birkaç vakaya rastladığını da anlattı. Sarin gazı nedeniyle kalp atışları “çok düşük” olan yaralıların mezarlara konduğunu ifade eden İdelbi, “Tesadüfen ellerini ya da bacaklarını oynattılar. Üstleri toz toprak olmuştu.” dedi.
“Rejimin İlk Hedefi Suçu Saklamaktı”
Saldırının düzenlenmesinin ardından rejimin ilk amacının “işlenen suçu saklamak” olduğunu kaydeden İdelbi, “‘Kimyasal silah kullanacağız, bölgeyi işgal edeceğiz ve delilleri temizleyeceğiz.’ dediler.” diye konuştu. Kimyasal silah saldırısının kurbanlarına ilişkin görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından bunun “uydurulmuş” olduğu iddialarını değerlendiren İdelbi, uluslararası toplum açısından suçun inkar edilmesinin daha “kolay” olduğunu ve böylece yaptırım uygulamak zorunda kalınmayacağını ifade etti.
“Rejimin kimyasal silah kullanmasının yasak olduğu ancak konvansiyonel silahları kullanabileceği” gibi bir tutum sergilendiğini belirten İdelbi, “Oysa ki (konvansiyonel silahlar yüzünden) insanlar uzuvlarını kaybederek, tüm hayatları boyunca zorluklar yaşıyor.” dedi. İdelbi, saldırının ardından uluslararası toplumdan birçok örgütün bölgeye geldiğini ancak yanlarında rejim yetkilileri olduğu için hareketlerinin sınırlı kaldığını kaydetti.
Toplanan delillerin yeterli olmadığını aktaran İdelbi, “Bu yüzden de rejimin savaş suçlusu olduğunu söylemek için yeterli bir kanıt olduğunu söyleyemediler ya da söylemediler.” ifadesini kullandı. İdelbi, uluslararası topluma bölgeye gelerek olanları yaşayanlardan dinleme çağrısında bulundu.
AA