Suna sayesinde romantizmi keşfettim

◊ Aslında beden eğitimi ve spor eğitimi almışsınız ama oyunculuk yapıyorsunuz. Bu geçiş nasıl oldu? Sizi kim keşfetti?
– (Gülüyor) Keşfedilmedim… Çocukken başlayan spor hayatım bana disiplinli bir birey olmayı öğretti. Çok yönlü bir çocuktum, spor yapmadığım zamanlarda çizim yapardım. Önümde uzanan iyi bir spor ya da resim kariyeri vardı. Ama içimdeki enerji oyunculuğa da meyilliydi. Neyse… Spor kariyerime devam etmek için İzmir’de okumayı seçtim. Okurken, Ege Üniversitesi TV sayesinde medya sektörüne ilk adımımı attım. İşin mutfağında bulunmak, oyunculuğa dair fikirlerimin gelişmesini sağladı. Gerçekten yetenekli olup olmadığımı anlayana kadar kamera karşısına geçmekten kaçındım. Birkaç reklam işinden sonra ilk ciddi oyunculuk deneyimim geldi. Onu bir başka dizi takip etti. Şimdi de içinde bulunmaktan çok keyif aldığım “Kızlarım İçin”le oyunculuk serüvenim devam ediyor.

◊ “Kızlarım İçin”in senaryosu geldiğinde ve Suna karakteri ile ilk tanıştığınızda neler düşündünüz?
– Suna’yı okuduğumda onu bulup destek olmak istemiştim. Nitekim buldum da… Fakat Suna’yla esas ilk sahnemizi çekerken tanıştık. Zihni olgun, yaşı küçük, acısı büyük ama bunun altından kalkabildiği için de zafer dolu bir genç kız o… Oynarken Suna’ya daha çok bağlandım.

◊ Suna en çok neyi fark etmenizi sağladı?
– Suna’dan sevgiyi tarif etmesini isteseniz eli ayağı birbirine dolaşır. Sevilmekten çok sevmeyi seçen bir kız Suna… Ahsen ise sevilmeye açık biri… En azından öyle olduğumu sanırdım. Suna sevdikçe, şiirler okudukça, benim de duygusal taraflarım ortaya çıkmaya başladı. Suna’dan sonra açıkçası biraz daha romantik oldum, romantizmi keşfettim.

SEVİMLİ DEĞİL ETKİLEYİCİ OLMAK İSTERİM
◊ İzleyiciler Suna’ya kimi zaman kızıyor, kimi zaman seviyor. Peki siz?
– Suna ve ona benzer bütün genç kadınları destekliyorum. Hem hayatla mücadele etmek, hem bu arada özünü korumaya çalışmak çok çaba gerektiren bir durum. Öte yandan ipin ucunu bırakmadan başarılı kalmaya çalışması bence birçok yaşıtı için iyi bir örnek. Böyle olunca Suna’ya kızmam mümkün değil.

◊ Dizide en çok ablanız Kumru’ya düşkünsünüz. Ya gerçek hayatta?
– Gerçek hayatta en ufak bir gündem değişikliğinde bile annemi arar, fikrini alırım. Anneme çok düşkünüm. Aramızda 8 yaş olmasına rağmen her şeyimi konuşabildiğim abim de benim için çok değerli.

◊ Şöhret hayatınızı nasıl değiştirdi?
– Gerek 12 yıllık voleybol kariyerimde gerek akademik geçmişimde başarı ve buna bağlı popülarite hep vardı. Başarılı olmak ve onun getirdiği popülerlik beni o zaman da değiştiremedi, şimdi de… Yani olduğum gibiyim… Sevimli ve güzel olmak yerine saygı duyulan, etkileyici biri olmayı tercih ederim. Ne yaparsam yapayım en iyiye ulaşana kadar durmayan bir yapım var. Oyunculuğa başladıktan sonra değişen tek şey yolda yürürken insanlarla tatlı tatlı bakışmak veya vakit varsa sohbet etmek.

◊ İstanbul’da doğup büyümeyen biri olarak burada yaşamaya alıştınız mı?
– Çok da uzak sayılmazdım… Bazı etkinlikleri hiç kaçırmaz, büyük müsabakaları izlemeye geldiğim zamanlarda da şehirde bol bol vakit geçirirdim. Büyükşehir özlemim hiç olmadı. Ayrıca ailem Avrupa’da yaşıyordu, boş zamanlarımın çoğunu Avrupa’da geçirdim. Her şeyin bir zamanı olduğuna inanıyorum. Zamanım geldi ve İstanbul beni çağırdı. O bana kolay alıştı, ben de ona…

◊ “Kızlarım İçin” çok beğenildi. Peki sırada ne var, belli mi?
– Çetin Sarıkartal ile oyunculuk üzerine çalışmaya devam ediyorum. Oyunculuk yüksek lisans programına devam etmeyi planlıyorum. Dizimiz iyi gidiyor, ekiple çok mutluyuz. Bunun yanında çok güzel sinema filmi senaryoları okuyorum. Gelen bütün işleri okumaya özen gösteriyorum. Yakın zamanda da umarım sinema perdesinde görüşeceğiz.